Kaçış senaryosu

IRAK bugün sandık başında. ‘İdeal olmayan özgür ve demokratik seçimler.’ Seçime ABD Başkanı Bush tarafından konulan isim bu.Sokağa çıkma yasağı, özel otomobil kullanma yasağı, can korkusu ve namlular altında yapılan bu seçimlerle ilgili herhangi bir itirazda bulunmadan önce, nedenini anlamak gerekiyor.Washington tarafından, koşullar ne olursa olsun mutlaka yapılmasına karar verilen bu seçimler, aslında Amerika’nın Irak’tan kaçış senaryosunun bir parçası. O yüzden şu sıralarda Kerkük’müş, Sünnilerin temsiliymiş, bu sorunlarla uğraşmak istemiyorlar. Ne olursa olsun, seçimler yapılsın ve Meclis Anayasa’yı hazırlamak için çalışmalara başlasın, öngörülen zamanda, Aralık ayında Irak’ta seçimlere gidilsin ve yeni Irak hükümeti kurulsun. Seçimlerle ilgili yasama, yürütme, yargı tüm yetkileri, ellerinde bulunduran Seçim Komisyonu, Avrupa Birliği’ne danıştıklarını ve yüzde 40 katılımın, seçimlerin meşru sayılmasına yeteceğini ilan etti. Daha şimdiden katılımın yüzde altmışa varacağı da açıklanmış durumda. Kısaca, Kerkük, Sünni boykotu, güvenlik, sayımlar yapılmadan seçime gidilmesi gibi ‘minor problems- küçük sorunlar’ hiç önemli değil. Amerikalılar seçimler yapılacak ve Irak ‘happy end’e gidecek diyorlar. * * * KERKÜK konusunda Türkiye’nin endişeleri Amerika tarafından ciddiye alınmıyor mu? Bence alınıyor. Ama şu anda dikkate alınmıyor. Çünkü şimdi hedef seçimler. Anımsayacak olursak, Barzani ve Talabani, Kürtlerin Kerkük’e geri dönüşüne izin verilmezse boykot tehdidinde bulundular ve sonuç aldılar. Oysa geri dönüş seçimlerden sonra yapılacaktı. Çünkü, sorunlu bölgelerde uzlaşma sağlanmadan yerel yönetimde nüfus dengesinin değiştirilmesi sorunları derinleştirecekti. Bunun, Arap ve Türkmenlere karşı baskı ve ayrımcılığın artması sonucunu doğuracağını anlamayan yok. Ama şu an dikkate alınmıyor.Seçimlerin, ne olursa olsun yapılması gerektiğini savunanlarla konuştuğumda ilginç bir durumla karşılaşıyorum. Seçim sonrası Anayasa tartışmaları gündeme geldiğinde Kürtlerin, bugün sahip oldukları özerklikten hiçbir zaman geri adım atmayacakları inancı hakim. ‘Ama bunun ötesine gidemezler. Ne Türkiye, ne İran ne de Suriye buna izin verir’ deniyor. Bu yüzden Türk hükümetinin açıklamaları ile Kuzey Irak yöneticilerinin meydan okumalarına tamamen kulaklarını kapatmış görünüyor Washington. Irak’ta günü kurtarma politikası yapıyor. Bu anlayışla belki günü kurtarabilirler ama askerlerini bölgeden kurtarması mümkün değil. * * * KERKÜK ile ilgili endişeler arttıkça, tezkerecilerin ‘Biz demiştik’ korosunu dinliyoruz. Acaba Türkiye topraklarını açsaydı Washington, Türklerin Kürtleri işgaline göz yumar mıydı?Amerika’nın şu anda Talabani ve Barzani’nin şantajlarına göz yummasının nedeni peşmergelerin askeri gücünü yedeklemesi mi? En yakın müttefiki İngiltere’nin bile Irak politikasının oluşum sürecinin kenarında tutulması, diğer müttefiklerin esamelerinin okunmaması, bunun olamayacağını göstermiyor mu? Kerkük konusunda, karşılıklı tehditler, her şeyden önce halklar arasında kırgınlık yaratıyor. Kerkük tartışmaları, bir toprak meselesi haline getirilmemeli. Bu, Türkmenler de dahil bütün Iraklıların insan haklarının ihlaline karşı gösterdiğimiz hassasiyeti gölgeliyor. Bu sabah her şeye rağmen, kalbim Irak halkı ile, kendilerine hayırlı seçimler diliyorum. Keşke bu seçimler Irak’ı ‘happy end’e götürse. Bunun için herkes elinden geleni yapmak zorunda.
Yazarın Tüm Yazıları