İşçi aleyhinde ama işçi başkanı

GENEL kurulu var işçinin, kendini yönetecek kişileri seçeceği genel kurulu.

Haberin Devamı

O gün çalışıyor ya da normal izinli. Emir yüksek yerden:
“Gidip katılırsan, iş akdine son verilir”.
İnsanların ekmeği ile oynama tehditleri ile Hava-İş genel kurulu öncesinde senaryo hazır. 24 yıldır Hava-İş Genel Başkanlığı’nı yürüten Atilay Ayçin’i indirip, Hava-İş’i ele geçirme senaryosu.
Tehditler karşısında genel kurula 320 delegeden ancak 211’i katılabiliyor.

İLK ANDA BELLİ

Genel kurulu açış konuşmasında başkan Ayçin, “Ceberut hükümet” dediği anda, salon aniden boşalıyor, genel kurulun rengi belli oluyor.
Atilay Ayçin Türkiye’de sendikal mücadeleyi yıllardır sürdüren bir sendikacı. Fiili grev hakkı için mücadele eden, her türlü engeli aşmaya çalışan, çalışanın yanında olan biri.

İŞVEREN TANIĞI

Rakip ki, yeni genel başkan seçilen Ali Kemal Tatlıbal önemli bir özelliğe sahip.
Geçen yıl THY grevinde 305 kişi işten çıkarılıyor. İşten çıkarılan çalışanlar mahkemeye başvuruyor. Onların işe iade davasında Tatlıbal “THY’nin tanığı” olarak ifade veriyor. 6 Kasım 2012’de Bakırköy 13. İş Mahkemesi’nde verdiği ifade tutanakta aynen şöyle yer alıyor:
“THY’de Personel Başkanlığı’nda Takip Şefi olarak üç yıldan beri çalıştığı, davacıyı tanımadığı, kararsız kalmış uçucu ekibe uçmaları telkininde bulunmak üzere görevlendirildiği, kararsız kalmış personele greve katılmaları durumunda işsiz kalacaklarını bildirdiği...”
İşçi aleyhine ifade veren Tatlıbal, işçiler tarafından işçi sendikasının başkanı seçiliyor. Kullanılan 211 oyun 133’ünü alıyor, Ayçin 73 oyda kalıyor.

DAYATMAK

Kendi sermaye sınıfını, kendi bürokrasisini, kendi sivil toplum örgütlerini oluşturan AKP, kendi işçi sınıfını da yaratıyor, her yeri ele geçirme işlevi.
Kendi çalışma arkadaşlarını mahkemede yalnız bırakan bir kişiyi, işçi nasıl başkan seçiyor? Birileri ellerini ovuşturuyor olabilir, ancak toplumda olağanüstü birikim yaratıyor.
Yargı kararlarını görmezden gelmek, işsiz bırakma ile tehdit etmek, işçi zor durumda. İktidar ideolojisini hayatın her alanında dayatmayı sürdürüyor. Bu, hiç iyi değil.

Haberin Devamı

Bayık birkaç aydır söylüyor

KCK eşbaşkanı, PKK’nın Kandil başkanı Cemil Bayık 6 Ekim 2013’te:
“Müzakerelerin bir an önce başlaması gerekir. İmralı ile yapılan anlaşmaya göre, ateşkes ve geri çekilme ile birlikte hükümet yasal adımlar atacaktı, ama atmadı”.
Cemil Bayık
17 Ekim 2013’te:
“Bize dayatılan savaştır, AKP bizi sabrımızın sonuna getirdi”.
Cemil Bayık
5 Kasım 2013’te:
“Barış süreci öldü”.
Cemil Bayık
21 Kasım 2013’te:
“Barzani ile görüşme Kürtlerin gönlünde kırılmalara yol açmıştır”.
Cemil Bayık
3 Aralık 2013’te:
“Müzakere başlamaz ise, süreç bitmiştir, tek yol savaştır”.

MÜZAKERE İÇERİĞİ

Cemil Bayık hükümetle müzakere şartlarını açıklıyor:
“Üç şartı var. Birincisi, Öcalan’ın yaşadığı şartların değişmesi gerekir. Öcalan başmüzakereci gibi olmalıdır. İkincisi, müzakere yasal çerçevede olmalıdır. Üçüncüsü de, müzakerelerde üçüncü bir gözlemci taraf olmalıdır. Bu konuda anlaşmaya rağmen, hükümet bunların hiçbirini yerine getirmedi. Biz bahara kadar süre tanıdık”.
Bahara kadar süre tanıdık diyorsa da, daha bahara çok zaman olmasına rağmen, şantiye yakma, yol kesme, polise ateş etme, parti binalarına bombalı saldırı, sonradan serbest bıraksa da asker kaçırma birbirini izliyor. Silahları zaten bırakmış değil.

İKİ SEÇİM VAR

AKP “süreç” derken, ayrıntıları Cemil Bayık aktarıyor, çerçevesi çizilmiş yasal adımlar. Son demokrasi paketi o adımların kıyısından köşesinden geçiyor, PKK’nın asıl isteklerine cevap vermiyor.
Baharda ve yazın iki önemli seçim varken, AKP’nin o “yasal adımları” atması çok güç. Hazır kışa girerken, AKP biraz daha zaman kazanmak istiyor. Bu arada ara sıra terör eylemine “Bunlar süreci kesmek isteyenlerdir” diyerek itirazını sürdürüyor. Oysa, Bayık “Tek yol savaştır” diyor. Bunu da göstermeye başlıyor.

Yazarın Tüm Yazıları