İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye ifade özürlüsü

STRASBOURG
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi kuruluşunun ellinci yılını kutluyor bu yıl. Dün Strasbourg’da Mahkeme Başkanı Jean Paul Costa, geçen yılın bilançosunu açıkladı.

Jean Paul Costa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne en fazla dört ülke ile ilgili şikayetler geldiğini söyledi.

"Rusya, Türkiye, Romanya ve Ukrayna."

Rusya’dan sonra Mahkeme’ye en çok başvuru Türkiye aleyhinde yapılmış.

31 Aralık 2007’de mahkemenin önünde Türkiye’de İnsan Hakları İhlalleri ile ilgili 9 bin 173 dava varken, 2008’de bu sayı 11 bin 85’e yükselmiş.

2008 bilançosunda başka ilginç istatistikler de var.

2005 yılında Mahkeme önünde Türkiye ile ilgili 2 bin 488 dosya bulunurken bu sayı, 2006’da 2 bin 328’e gerilemiş ama 2007’de 2 bin 828’e, geçen yıl ise 3 bin 706’ya yükselmiş.

Bu, Türkiye’de insan hakları konusunda en çok konuşan AKP’nin iktidar dönemine ait rakamlar.

Dosyaların bir kısmının daha önceki yıllarda yapılan başvurular olduğu söylenebilir. Biliyorum. Ama başvuruların artmaya devam edişi nasıl açıklanacak?

Bu artış, Türkiye’de insan hakları ihlallerinin sürdüğünün işareti değil midir?

***

İNSAN
hakları ihlallerinin hangi alanlarda olduğu da ilginç gerçekleri gözler önüne seriyor.

2008 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye ile ilgili 264 dosyayı karara bağlamış.

Bu dosyalar incelendiğinde, "Güvenlik ve özgürlük hakkı ihlali, adil bir dava süreci hakkı ihlali ve davaların süresinin aşırı uzunluğu konularındaki hak ihlalleri öne çıkıyor

Mülkiyet hakları ihlalleri de yüksek.

Türkiye’de en fazla hak ihlalinin olduğu bir başka alan ise ifade özgürlüğü alanı.

Kopenhag kriterlerini uyguladığı iddiasındaki Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin üyesi ülkeler ile karşılaştırdığımda, ifade özgürlüğünün en fazla ihlal edildiği ülkenin Türkiye olduğu ortaya çıkıyor.

Yeni üye oldukları ve başvurular yeni yeni gelmeye başladığı için AB’nin yeni üyelerini bu karşılaştırma dışında tutuyorum. Zaten 2008 itibariyle bu ülkelerdeki hak ifade özgürlüğü ihlali ile ilgili verilen kararlar bir ya da iki dosyayı aşmıyor.

***

MAHKEME
bu rakamları yayınladığı gün bir başka sevimsiz haber de Paris’ten geldi. Fransız Ulusal Yayıncılar Derneği (SNE) her yıl Frankfurt’takine benzer bir uluslar arası kitap fuarı düzenliyor. 2010 yılının onur konuğu Türkiye olacaktı. Ama maalesef dernek bu kararını iptal etti. Türkiye onur konuğu olmayacak.

Nedeni mi? Türkiye’de basın ve yayın özgürlüğü konusundaki ihlallerin sürüyor olması.

Romancılar hakkında davaların sürdüğü, Başbakan’ın hoşuna gitmeyen haber ve yorumlar nedeniyle basını susturma hakkını kendinde gördüğü bir ülkeyi, kitap fuarının onur konuğu yapmak istemediler.

Bilmiyorum karar değişir mi? Ama eğer Türkiye onur konuğu olsaydı, 2010 hem İstanbul Avrupa kültür başkenti projesini destekleyecek hem de bu yıl Fransa’da başlayıp gelecek yıl bitecek olan "Türkiye mevsimi"ni tamamlayacaktı.

***

AVRUPA
İnsan Hakları Mahkemesi, Atilla Olgaç’ın Rumları öldürdüğü iddiasıyla ilgili de çok ciddi mesajlar verdi. Bir Rum gazetecinin sorusu üzerine, Başkan Jean Paul Costa, "Açıklamayla ilgili haberleri okuduk" dedi, "Bu açıklamalar Türk hükümetini bağlamaz ama eğer bu konuda gerekli soruşturmayı açmazlar ve hukuki süreci işletmezlerse o zaman Türk Hükümeti bu hareketin sorumluluğunu üstlenmiş olur."

Bu nokta çok önemli. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kayıp insanlar konusundaki davaların seyrini Türkiye için olumsuz biçimde değiştirecek bir olayla karşı karşıyayız.

Hukuki süreç en ciddi biçimde işlemek zorunda.
Yazarın Tüm Yazıları