İklim değişikliği

EĞER boş atışma ve didişmelerin etrafında dönüp duran “meleklerin cinsiyeti” türünden tartışmalara ilgi duymuyorsanız, dünyanın zirvesinde uğraşılan konulara göz atın.

Haberin Devamı

Gelişmiş ülkelerle başlayıp, dün de gelişmekte olan ülkelerin liderlerinin de katıldığı G-8 toplantılarında insanlığın kaderini belirleyecek konular ele alındı.

Çarşamba günü İtalya’nın depremzede kenti Aquila’da başlayan zirve, küreselleşme kavramının bugünün gerçeklerini anlamaya yetmeyeceğini gösteriyor.

Artık küreselleşmiş dünyada yaşam biçimi ile ilgili sorulara yanıt aramak durumundayız.  

Tüketimin yaygınlaşmasına dayalı ekonomi çarkını döndürme ile yaşadığımız gezegenin korunması arasındaki dengeyi tutturma sorunu ile karşı karşıya insanlık.

Bu zirvede ilk kez ABD de dahil gelişmiş ülkeler, karbon gazı emisyonunun bilimsel sınırları olduğunu ve bunu aşmamaları gerektiğini kabul ettiler.

* * *

ALINAN kararlar yetersiz olsa da önemli bir adım atıldı.

Haberin Devamı

Kararlar yetersiz çünkü, bilimadamları gelişmiş ülkelerin 2020 yılına kadar bugünkü karbon emisyon oranını yüzde 25-50 düşürmeleri gerektiğini söylüyorlar.

Zenginler ise 2050’den önce böyle bir şeye hazır değil. Gelişmiş ülkelerin bir kısmı 2050’ye kadar karbon dioksit emisyonunu yüzde 50 düşürmeyi öngörüyor. Ama Hindistan ve Çin, bu öneriye sıcak bakmıyorlar.

Oysa bilim adamlarına göre 40 yıl uzun bir süre, mutlaka ara etaplara da gerek var.

Konu aralık ayında BM’nin Kopenhag toplantısında daha da netleşecek.

Türkiye, iklim değişikliğinin sonuçlarından en çok etkilenecek bölgeler arasında.

Türkiye’nin karbon emisyonu gelişmiş ülkelerin yanında çok az. Üstelik de kısıtlama kararlarını hayata geçirmek çok pahalı. Buna rağmen, en fazla zarar görecek ülke olarak  sınırlama kararları bizi de yakından ilgilendiriyor.  

İnsanlığın devamı için gereken iklim koşullarını korumak sadece ekonomik bir önlem paketi değil.

Büyük bir değişim projesi bu. Yaşam biçimimizi, tüketim alışkanlıklarımızı, inançlarımızı,  günah ve sevap kavramlarını çevre açısından yeniden yorumlamayı gerektiren bir değişim sürecini hazırlamadan iklim değişikliğinin hızını yavaşlatmak mümkün olmayacak gibi görünüyor.        

* * *

ZİRVE’nin gündeminde olan konulara bakınca, bize çok uzak sandığımız her sorunun ne kadar iç içe olduğunu görüyoruz.

Haberin Devamı

Açlık sorunu en derin Afrika’da yaşanıyor, ama küresel etkileri var. Zirvede gıda krizinin çözümü için uzun vadeli projeler konusu tartışılıyor. Yani bugüne kadar yapıldığı gibi birkaç sandık un, birkaç kamyon şeker göndermekle sorunun çözülemeyeceği artık iyice fark edildi.

Ekonomik kriz de ortak sorun. Berlusconi’nin olumlu yorumuna rağmen krizin dünya açısından hâlâ risk taşıdığı vurgulandı.

Küreselleşmiş dünya böyle bir şey, sanayileşmiş ülkelerin iki yüz yıl önce attıkları adımların bedeli bugün iklim değişikliğinin yol açtığı felaketlerle hepimiz tarafından paylaşılıyor. G20’nin giderek daha önem kazanması da bunu gösteriyor. G-8’in karar alması yetmiyor, ortak adım atılabilmesi için aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin de kararları benimsemesi gerekiyor.

Haberin Devamı

Gezegenimizde tek başına kurtuluş mümkün değil, insanlık bunu her gün daha iyi anlıyor.

Şimdi kavga, felakete neden olan gelişmiş ülkeler ile sonuçlarını yaşayan gelişmekte olan ülkelerin sorumluluğu nasıl paylaşacakları noktasında.

Yazarın Tüm Yazıları