Hastasıyız ezelden...

Müjdeyi kulaktan kulağa yayalım mümkünse: Ömrüne bereket dilediğimiz Türkan Şoray ruhu, bu televole zamanlarda bile sağ ve sıhatte arkadaşlar! Hem de yüzünün yarısını kaplayan kömür gözleriyle, yine pek güzel...

Ancak bu aralar tebdil-i mekánda ferahlamaya karar kılmış, pop müzik áleminde ince kıyım bir kabadayı gibi, çiftliğin hanımağası gibi gezinmekte. Eh artık, bu laf kalabalığının ardından bir zahmet sadede gelelim. Herhalde konunun göbek adını tahmin etmişsinizdir: Göksel...

Pop müzik álemine nefes nefes, nefis nefis, eski Türk filmi hissiyatı üfleyen Göksel sağolsun... Özellikle son zamanlarda, reklamları izlerken bile, hani ar damarını çatlatmış olsak, Reha Muhtar'a bakarken bile gözleri sulanan içli köfte tabiatlı, naçar bir sersem olarak itirafımızdır: Sayesinde hálimizden hoşnuduz...

Pop áleminin genç Sultan'ını, rengárek köpük balonları arasında ‘ya sabır’’ çekerken gördüğümüz ilk andan beri seviyoruz zaten. Muayyen kadın hállerinden bahsettiği, Brigitte Jones'a selám yolladığı bir şarkı olmasına rağmen, trafikten depreme, ekonomik buhrandan kötü hava şartlarına kadar gündeme gelen her bet mevzuda, marş gibi söylenen ‘‘Depresyondayım’’ yüzünden, sevgimiz katmerlenmişti zaten... ‘‘Vay be, 'Günün Birinde' gibi sahibinin sesi bir parçayı, daha da güzel söylemeyi başarmış hanımefendi’’ diye düşünürken, sevgi katsayımız şiddetli bir akselerasyonla yükselmekteydi ZATEN...

E, bu kadarı da fazla yani!

Göksel'in ‘‘Söz Ver’’ adlı albümünün çıkış parçası olan Hastasıyım ile durumun ciddiyeti, doktor müdahalesi gerektiren bir boyuta vardı. Anlayacağınız, hastası olduk.

Dolayısıyla:

Göksel'den bir sonraki albümde şarkı yerine, teferruatlı prospektüsler eşliğinde bir takım ilaçlar ihtiva eden bir reçete yazmasını rica ediyoruz. Bizi artık ancak o paklar yani...

Bu arada, daha önce Esengül tarafından seslendirilmiş olan ‘‘Ayrılık Günü’’ ve albümdeki kişisel favorimiz olan ‘‘Firar’’a da acil klip çekmelerini bekliyoruz.

Göksel, anladığımız kadarıyla had safhada esprili bir hatun kişi. Kadın gibi kadın yani... Hastasıyım'ın klibinde, Şehr-İstanbul'un damlarında denizlerinde, çiçek böcek dallarında, rengáhenk fonlar eşliğinde o güzel suret ve endamından bolca bahşederek, şarkısını terennüm ediyor: ‘‘Hastasıyım hastasıyım, gözlerinin hastasıyım.’’

Eh yani, al bizden de o kadar!

Son olarak, kaçıranlar olduysa diye; Göksel, geçtiğimiz günlerde Milliyet'de yer alan bir röportajda, Yiğit Karaahmet'i şöyle yanıtlıyordu:

Siz şimdi depresyondan çıktınız mı?

Çıktım. (Gülüyor.) Zaten hiç depresoyona girmemiştim ki. Aslında hayatla dalga geçiyorum ama kimse anlamıyor. Ciddi söylüyorum. O şarkıda da tamamen kendimi tiye almak istedim. Şarkıyı yazarken depresyonda değildim ama o durumu çok iyi bilirim. Kendimi kötü hissettiğim dönemler oldu. Belki de o yüzden bu kadar iyi ifade edebildim. Hastasıyım'da da aynı ince alay var.

‘‘Depresyonda değildim’’ diyorsunuz ama şarkıları söyleyiş tarzının sizi dünyanın en depresif insanıymış gibi gösteriyor.

Ses tonum yüzünden insanlar böyle düşünüyor galiba. İlk başta başkalarının şarkılarını söylüyordum, herkes yine böyle diyordu. Aslında evde çok neşeliyim. Çok yansıtamıyorum ama bunu.

Niye yansımasın canım; bal gibi yansıyor valla... Yakamoz yakamoz yansıyor, şükür...

İlahi, siz bizi güldürdünüz, Allah da sizi güldürsün Göksel Hanımefendi ne diyelim... Bir de küçük istirhamımız olacaktı:

Hişt, kardeş, size abla diyebilir miyim?
Yazarın Tüm Yazıları