Hangisi kabus bilemedim

Bazen rüyamda evli olduğumu görüyorum, adamın biri başımda vıdı vıdı edip duruyor.

Haberin Devamı

Ben ona bir şeyler anlatıp, “Yok hayatım, öyle değil, sen beni yanlış anladın” falan deyip ortalığı yatıştırmaya çalışıyorum ama kahrolası sesim çıkmıyor.
Sonunda nefes alamaz bir şekilde “ah uh” çekerek, kan ter içinde uyanıyorum.
“Oh be” diyorum, “oh be, Allah’tan rüyaymış, gerçekten evli değilim.”
Sonra başka bir gece, yine bir rüya görüyorum, yapayalnız evde oturuyorum, camdan gelen geçeni seyrediyorum, her kadının yanında bir adam, her adamın yanında bir kadın, birçoğunun yanında çoluk çocuk, kol kola girmiş, mutlu yüzlerle önümden geçip gidiyorlar.
Akşam olunca mutsuz bir şekilde yatağa yatıyorum, yapayalnız.
Sonra uykumun arasında elim gidiyor yandaki yastığa, yokluyorum yastığı, sıcak bir tene dokunmak için, bir soluk, bir nefes duymak için ama ellerim bomboş kalıyor.
Yine nefesim daralıyor, korku içinde uyanıyorum, başlıyorum ağlamaya, “Neden ben evli değilim, nerede benim kocam?” diye.
Sonra durup düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum, yahu bu nasıl bir şeyse evli olsam bir kâbus, bekâr olsam başka bir kâbus.
Eee peki, benim istediğim ne?
Çağırınca gelen, git deyince giden bir sevgili mi?
Bana çok âşık olan ya da aşkını belli etmeyen, mesafeli bir adam mı?
Peki, illa ve illa benim hayatımda bir adam olmalı mı?
Ben neden hayatımın her döneminde hep bir adama ihtiyaç duyuyorum?
Yalnız başıma neden yapamıyorum?
Ampulü kendim değiştirebilip, elektrik parasını kendim ödediğime göre maddi de değil, peki öyleyse ne?
Izdırap çekmekten, huzursuzluktan, arızalardan mı besleniyorum yoksa?
Yoksa bunların tek suçlusu babam mı?
Ee peki, öyleyse de yaşım geldi 41’e, hâlâ babam gibi bir adama rastlayamayacağımı anlayamadım mı?
İşin içinde var bir bit yeniği, durun bakalım az zaman sonra çıkar kokusu...

Haberin Devamı

Can Luka

Bak oğlum, bu yazıyı anan baban elbet senin için saklayacak, sen büyüyüp anlar hale geldiğinde de önce onlar sana okuyacak, okuma yazmayı sökünce de kendin okuyacaksın.
Sakın ola ki bu yazıyı gençliğin telaşına, başının dumanına kapılıp da “aman ya” deyip atmayasın bir kenara.
Sonra yıllar geçip adam olunca üzülürsün valla.
Hatta arkadaşlarına, “Yahu biliyor musunuz, benim teyzem üçüncü yaş günümde benim için Kelebek gazetesindeki köşesinde yazı yazmıştı” dersin, inandıramazsın.
Zaten geldiğin gün tüm havamı söndürdün, şubat ayının yıldızı bendim ama sen bana kazık attın, erken fırlayacağın tuttu.
2 Şubat’ta gelip, benim 5 Şubat’ı sıradan ettin.
Anan, anneannen, Begüm, herkes benden önce senin için plan, program yapar oldu.
Zaten annen geçen gün bana, “Artık doğum günü kutlama, 41 oldun, ha ha” gibi salakça da bir espri yaptı.
Neyse biraz sert bir yazı gibi gözükse de bazen duygularımı belli edemiyorum işte.
Ama işin esası seni çok seviyorum, çok yaşa inşallah benim paşa oğlum.

Yazarın Tüm Yazıları