Halka başka dışarıya başka

CUMHURBAŞKANI Gül, gerilimi yumuşatmak için İsrail’i ziyaret etmeyi planlıyor.

Haber, İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz’de dün yayınlandı. Başka ilginç ayrıntılar da vardı haberde.

İşadamı Jak Kamhi’nin İsrail’i ziyareti sırasında Gül’den bir mesaj götürdüğü belirtiliyor. Kamhi’nin İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e ilettiği notta, Cumhurbaşkanı l, İsrail’i ziyaret etmek istediğini söylüyor.

Ama bu yılın ikinci yarısında.

Haberde ziyaret tarihiyle ilgili yorumlar da var.

Yerel seçimler öncesi böyle bir ziyaretin mümkün olmayacağı için yıl sonuna doğru bir randevu tarihi istendiği yorumu yapılıyor.

Yoruma katılıyorum. Seçmenin kafası karışmaz mı sonra? Sen bu kadar bağır çağır, sonra Cumhurbaşkanını özür dilermiş gibi ayağına gönder.

Olmaz imajı bozar.

Zaten haberden anladığım kadarıyla bu gerekçe de makul karşılanıyor. Şunun şurasında herkes politikacı değil mi, seçimler denen o sırat köprüsünü geçene kadar her şey mubah.

Bir küçük ayrıntı daha var haberde, "Türkiye Cumhurbaşkanı, ocak ayında İsrail’i ziyaret edecekti ama kulağındaki rahatsızlık nedeniyle ziyareti iptal etmişti" dendikten sonra bu gerekçenin de muhtemelen İsrail’in Gazze operasyonuyla bağlantılı olduğu söyleniyor.

Yine de Gül’ün ziyaret mesajı memnuniyet yaratmış.

İsrail, Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek istiyor. İçinde bulunduğu geçiş dönemi, yani hükümet kurulmadan önce yaraların sarılmasına önem veriyor.

Türkiye’ye ABD ve Avrupa’dan gelen mesajlar da ilişkilerin bir an düzeltilmesi yönünde.

***

OBAMA
’nın Ortadoğu özel temsilcisi George Mitchell, dün Ankara’daki temaslarından sonra yaptığı açıklamada son derece dikkatli bir üslupla açık mesajlar verdi.

"Başkan Obama’nın Ortadoğu barış çabalarında Türkiye’nin anahtar rol oynayacağını" söyledi.

Açıklamasını da tam şu ifade ile yaptı:

"Ankara’nın İsrail ve Arap ülkeleriyle yakın ilişkileri Başkan Obama’nın, Ortadoğu barışını dış politika önceliği yapma vaadinde önemli rol oynamıştır."

Yani, Türkiye’nin İsrail ve Araplarla iyi ilişkide olması, ABD’nin Ortadoğu politikalarını hayata geçirebilmesinin ilk koşullarından biridir. Dolayısıyla Türkiye pusulasını şaşırmamalıdır.

Mitchell’in "monşer" ifade ile dile getirdiği mesajın özü budur.

Bu, Türkiye’ye her yerden gelen mesaj. Anlaşıldığına da inanıyorum.

Başbakan Erdoğan’ın seçim mitinglerinde, meydanların heyecanını yükseltmek için yarattığı düşmanlar arasına İsrail’i koymamaya dikkat etmesi, halktan gelen seslere, "Davos İsrail seçimlerinde yerini bulmuştur" gibi ne anlama geldiğini bir türlü çözemediğim yanıtlar vermesi de Türkiye’ye çeşitli kanallardan gelen bu mesajın zaten farkında olunduğunu gösteriyor.

***

İSRAİL
ile gerilimin aşılmasını tartışacak değilim bunun için çaba harcamak da doğru bir karar.

Ama içeride başka, dışarıda başka konuşmak halkı ahmak yerine koymaktır.

Bir yandan İsrail’e posta atarak içeride prim toplamaya çalışırken, öte yandan arabulucular gönderip gönül almak halkı ahmak yerine koymak, hem de ahmaklaştırmaktır.

Halkın desteğini almayan dış politika adımları kalıcı ve etkili olabilir mi? Türkiye sadece coğrafi konumu ya da hükümetlerin yetenekleri sayesinde değil, halkı ile birlikte bölgenin önemli ülkesi.

Nabza göre şerbet vermenin sınırı olmadığı için, şerbet yüklemesi ile toplumu komaya soktuktan sonra, yani düşmanlıkları körükledikten sonra dışarıda barış politikalarına katkıda bulunmak mümkün değildir.

Zaten bu yüzden, her gelen "aman sizin oynadığınız rol çok önemliydi" hatırlatması yapıyor.
Yazarın Tüm Yazıları