1400 ‘lü yılların sonuna doğru Saray mutfağına Kastamonulu Ali Usta tarafından getirilen, ramazan denince de ilk akla gelen tatlı “Güllü aş”.. Yine bir ay görünüp, tüm zarafetiyle sahneye veda edecek.. Yıllar içinde farklı çeşitlere, lezzetlere büründü kendileri. Çikolatalı bile oldu evet. Her güzel tatlının içerisine eklenen çikolata güllaca da eklendi, ne gerek varsa! Evet çikolata konusunda biraz tepkiliyim. Sosyal medyada her tatlının üzerine çikolata akıtmanın bir akım olmasıyla birlikte, pasta şefi olarak ayda minimum 50 kg çikolata ile haşır neşir olan beni bile soğuttular çikolatadan. Yanlış anlaşılma olmasın, çikolatadan değil, üzerine akıtıldığı tatlıları kastediyorum. Bu sebeptendir ki pastanemde hiçbir tatlının üzerinden çikolata akıttırmadım ! Tatlınızın temeli iyiyse çikolata gibi baskın bir tatla neden onun asıl lezzetini gölgede bırakayım ki ? Ahh konumuz Güllaçtı değil mi ? Bu vesile ile sizlere içimi dökmüş oldum... Bu yıl Ramazan ayı için güllaç hazırlarken porsiyonluk olarak hazırlamayı tercih ettim, arasına da Antep fıstığı ve babamın Kastamonu'daki bahçemizden toplayıp getirdiği dondurulmuş vişneleri kullandım... Tarife geçmeden soruyorum size, "Siz de Güllaç olmadan iftar sofrasına oturmayanlardan mısınız ?"
#RamazanGüllaç bir ramazan geleneği. Tıpkı pide gibi, tatlı bir telaş yaratıyor yemeğin küçük törenlere dönüştüğü bu ayda. Bu özel işçiliğin diğer zamanlarda da başka şekillerde yenebilmesini hayal ediyorum. Bu nedenle güllaçla pişirilen bir ana yemek tarifi veriyorum. Diğer tarifim de güllaçla vişneli ekmek tatlısını evlendiriyor