Belli bir yaşa gelen her anne ve baba günün birinde torun sevmek ister... Canının canını kucağına almak, onun büyümesine tanık olmak ne kadar da büyük bir mutluluk... Bazıları bu hayallerini erkenden gerçekleştiriyor ama bazıları da yıllarca bekliyor.
#Simon Le Bon"Sabahları karımdan önce yataktan kalkıyorum ve 10 dakika kadar onun huzur içinde uyuyuşunu izliyorum. Hakkımda bilmeniz gereken tek şey bu... Sanırım ben çok şanslı biriyim.. Öncelikle çok iyi bir insanı eş olarak seçtim. Güzel, harika biri ve her zaman gülüyoruz. Bu öyle çok da kolay bulunacak bir şey değil. Ama şundan eminim ki hayatımın sonuna kadar evli olmak istiyorum... "
#Simon Le BonGenç kızın sosyal medya sayfasına baktığınızda yaşıtlarından çok da farklı olmadığını görüyorsunuz ilk anda. Belli ki varlıklı bir hayat sürdüren genç kızın paylaştığı fotoğraflar esprili, neşeli ve hayat dolu. Bazılarında arkadaşları var yanında bazılarında da kardeşleri. Kimi fotoğraflarında da sadece kendisi görünüyor.
#Claudia SchifferÇıkardığı ilk albümün 40’ıncı yılında ‘Future Past’i yayımlayan Duran Duran, çağı yakalamayı başarmış. Albümden kimi şarkılar bizi grubun bol synth’li ve geri vokalli eski günlerine götürürken sound geleceğe odaklı bir Duran Duran’i müjdeliyor. Ama elbette 80’lerde yaşadıkları gibi bir sevgi selini tekrar yakalamaları mümkün görünmüyor.
#Duran DuranDünyanın gelmiş geçmiş en sofistike gruplarından biri Duran Duran. Hatta 1980’lerin ve 1990’ların The Beatles’ı. Hitleriyle yıllarca herkesi büyülediler. Yarınki İstanbul konserleri öncesi, zamanında çok sayıda erkeğin saçlarına meç attırmasının sebebi olmuş vokalistleri Simon Le Bon’u İtalya’nın Bari şehrinde kaldığı otel odasında yakaladık
Amber Le Bon (23), 90’lı yılların ünlü mankenlerinden Yasmin Le Bon ile Duran Duran grubunun solisti Simon Le Bon’un üç kızından en büyüğü. Fotoğrafçılık ve müzik okumasına rağmen annesi gibi modellik yapıyor. Annesinin İran kökenlerinden gelen iri gözleri, dolgun dudakları ve 1.50’ye yaklaştığı rivayet edilen uzun bacaklarıyla dikkat çekiyor. Mango’nun 2012 ilkbahar-yaz defilesinde podyuma çıkmak için İstanbul’a geldi.
Magazine düşecek diye sanat eleştirmenlerinin ödü kopuyor. Geçmiş olsun. Renkli giyim tarzı ve şöhretli arkadaşları sayesinde çoktan düştü bile. Sanatçı Haluk Akakçe, Türkiye’den çok çok önce Londra ve New York’ta tanınıyordu. İşleri dünyanın en ünlü koleksiyonerleri tarafından kapışılıyor, MoMA’dan Tate Modern’e kadar en prestijli müzelerde sergileniyor. Epeyce yüksek fiyatlı eserleri galerinin duvarına asıldığı an satılıyor. Biraz tuhaf bir şekilde de olsa, nihayet memleketinde de üne kavuştu. Giyim tarzı ve arkadaşlarından dolayı “Andy Warhol mu, soytarı mı” manşetlerinin kahramanı oldu. En son Contemporary İstanbul’a 5 bin piyango bileti kullanarak hazırladığı ve adını bir Frank Sinatra şarkısından alan “Fairytales Do Come True and It May Happen To You” (Peri masalları gerçekleşir ve sizin de başınıza gelebilir) adlı bir işle katıldı.