SON birkaç haftadır İzmir’den, Ankara’dan bazı tanıdıkların ailecek Kovid’e yakalandıkları haberleri aldım. Maalesef aralarından ikisi yaşamını kaybetti. Benim yaş grubumdan, 60 yaş ve üzeriydi virüse yenilenler. Ortak özellikleri ise aşı yaptırmamış olmalarıydı. Biri aşıya karşı olduğu için, diğeri ise sırası geldiği halde Biontech beklediği için yaptırmadığını söyledi yakınları.
#İzmirBanu Birecikligil, her sergisinde kendine ait bir mitoloji gösterir bize. Son sergisi ‘Lathyrus’un Sabahı’, masum görünüşlü fakat zehirli Lathyrus bitkisinin (mürdümük ya da nazende) meyvelerinin insanı cezalandırma ya da ona bir uyarı yollama gücü hakkında bir çerçeve hikâye içinde, melankoli, sanat tarihi, tabiatın gücüne saygı, dünyanın sonu, hibrit varlıkların olabilirliğine duyulan umut gibi temaları ele alıyor.
#Lathyrus’Un Sabahı“Boğa dikeni” öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak, “kuş ekmeği”nden yapılan çay kanamaları durdurmada ve idrar yolları enfeksiyonlarında etkin bir şekilde kullanılıyor. “Boy otu”ndan, modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte yararlanılıyor.
Datça’da mevsimler bildiğimiz gibi değişmez. Çünkü bahar ele geçirmiştir bu coğrafyayı ve bahar isyancıdır. Datça’nın mevsimler tablosu şöyledir: Yaz, sonbaharlı bahar, ilkbaharlı bahar ve yine yaz... Ocakta badem çiçekleriyle uyanan yarımadada, daha sonra anemonlar, papatyalar, birbirinden leziz Ege otları kaplar çayırları. Kütür kütür çağlalar pazara çıktığında bile badem çiçekleri dalları terk etmez. Ayşen Yaman, Hürriyet Seyahat okurları için gözlemlerini yazdı.
Datça’nın cennet benzeri koylarında, Knidos antik kentinde dolaştıktan sonra sıra konaklamaya ve yeme-içme faslına geldi. Kaldığım Mehmet Ali Ağa Konağı, Osmanlı sivil mimarisinin ayakta kalabilmiş en güzel örneklerinden biriydi. Bal, badem ve balık üçlüsü ise Datçalıların uzun yaşama sırlarını oluşturuyordu.