Paylaş
Dünyada Kovid-19’dan ölen insan sayısı geçtiğimiz perşembe günü 4 milyonu geçti. Buna rağmen aşı karşıtı açıklamalar maalesef hala toplumun bir bölümünü etkiliyor. Sonuç ise tartışılmayacak kadar net. Aşı olanlar hayata devam ediyor, yaptırmayanlar çok zamansız veda ediyor.
Aşıya ulaşmak kolaylaştı. Apartmanlarda, mahallelerde, semtlerde komşular, arkadaşlar aşı olmak için birbirlerini teşvik etmeli. İzmir’de vaka sayısının 100 binde 32’ye kadar düştüğü iyi bir dönem başladı. Aşı yaptırarak bu sayıyı sıfırlamak mümkün. Güzel bir yaz, korkusuz bir sonbahar için aşı olmak, aşılanmayı teşvik etmek gerek.
Tarıma yüzde 50 daha az su
SAVAŞLAR bölgeseldir. Belli bir coğrafyayı etkiler, dünyanın geri kalanını ilgilendirmez. Geçen hafta gündemi değiştirme amaçlı yapılan prvokasyon da önce İzmir’i ilgilendirir, sonra Türkiye’yi. Ama sınırları aşmaz.
Buna karşılık Kovid-19 küresel bir salgın olduğu için bütün insanlığı etkiliyor. İklim krizinin yarattığı felaketler ise üzerinde yaşayan canlılarla birlikte tüm gezegeni tehdit ediyor. Cenneti gökyüzünde aramaya gerek yok. Dünyamız, karanlık, soğuk uzayda milyarlarca yıldız arasında ağaçları, çiçekleri, böcekleriyle gerçek bir cennet. Uzayda keşfedilebilen başka bir böyle gezegen yok. Hızla yok olan gezegeni korumak, birbirimizle kavga etmekten çok daha önemli. Çünkü fazla zaman kalmadı.
CAYIR CAYIR GELİYOR
Yeni bir araştırmaya göre, dünyaya gelen güneş ışınlarını geri yansıtan buzullar küresel ısınmayla eridiğinden son 15 yılda ihtiyacın iki katı enerji birikmiş. Okyanusların ısınmasıyla azalan bulutların da bunda payı var. Böyle devam ederse cayır cayır gelen iklim krizinde yeni felaketler kaçınılmaz görünüyor.
Bütün bu tehlikeler karşısında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iklim kriziyle mücadele projeleri çok önemli. Örneğin, İzmir’de tarımda su kullanımının yüzde 50 azaltılması hedefleniyor. Türkiye’de suyun yüzde 70’inin tarımda kullanıldığı düşünülürse hedefin önemi daha iyi anlaşılır.
DOĞRU YERE DOĞRU ÜRÜN
Başkan Tunç Soyer hedefi tutturmak için İzmir’in iklimine uygun olmayan, çok su tüketen silajlık mısır yerine gambilya, mürdümük, saz çavdarı gibi doğal yağışlarla yetişen atalık yem bitkilerinin teşvik edileceğini söylüyor. Ve salma sulama yerine damlama gibi modern tekniklerle yüzde 50 tasarruf hedefinin büyük yatırımlara gerek olmadan gerçekleşebileceğini belirtiyor.
BM Gıda Zirvesi öncesi yapılan toplantıda hoşuma giden müjdelerden biri de Bayındır’da kurulan koyun, keçi, manda sütü işleme fabrikasının yılbaşında açılacağı haberiydi. Günde 100 ton süt işleme kapasitesine sahip tesis, koyun, keçi ve manda sütünü yerel üreticiden alarak işleyecek. Bir büyükbaş hayvan için günde 300 litre su kullanıldığını düşünürsek, susuzlukla mücadelede projenin önemi daha iyi anlaşılır. Keçi sütünün anne sütüne en yakın ürün olması gibi küçükbaş hayvanların insan sağlığı için önemi de işin bir başka artısı.
Paylaş