Usta oyuncu Filiz Akın, İzmir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ile Ege Geriatri Derneği işbirliğinde düzenlenen İleri Yaş Sempozyumunda vasiyetini açıkladı. Usta oyuncu bitkisel hayata girmesi durumunda ötenazi istediğini söyledi. Peki; Filiz Akın kimdir? İşte detaylar.
#Filiz Akınİzmir Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve Ege Geriatri Derneği işbirliğinde düzenlenen İzmir 9. İleri Yaş Sempozyumu’na katılan Türk sinemasının usta oyuncusu Filiz Akın, nazofarenks kanserini nasıl yendiğini anlattı. Eşi eski Mit Müsteşarı Sönmez Köksal ile vasiyetlerini de dile getiren Filiz Akın, "Yaşayacaksam kaliteli yaşayayım, eğer bağımlı olacaksam ve bitkisel hayata gireceksem öleyim. Eşimle birbirimize vasiyet ettik, eğer öyle bir durum doğar ve ötenazi hakkı tanınırsa bunu kullanma sözü verdik. Elbette beni hayata en çok bağlayan şey sevgi ve sizlerin duası" diye konuştu. Akın konuşması sırasında zaman zaman duygusal anlar yaşadı ve gözyaşlarına hakim olamadı.
#Filiz Akınİzmir Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve Ege Geriatri Derneği işbirliğinde düzenlenen İzmir 9. İleri Yaş Sempozyumu'na katılan Türk sinemasının usta oyuncusu Filiz Akın, nazofarenks kanserini nasıl yendiğini anlattı. Eşi eski Mit Müsteşarı Sönmez Köksal ile vasiyetlerini de dile getiren Filiz Akın, "Yaşayacaksam kaliteli yaşayayım, eğer bağımlı olacaksam ve bitkisel hayata gireceksem öleyim. Eşimle birbirimize vasiyet ettik, eğer öyle bir durum doğar ve Ötenazi hakkı tanınırsa bunu kullanma sözü verdik. Elbette beni hayata en çok bağlayan şey sevgi ve sizlerin duası" diye konuştu. Akın konuşması sırasında zaman zaman duygusal anlar yaşadı ve gözyaşlarına hakim olamadı.
#Filiz Akınİstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi’nin 2008-2009 döneminde 160 ismi, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın ise çok sayıda bürokrat, işadamı ve gazeteciyi 2007-2009 arasında istihbari dinleme kapsamında kod ve sahte isimlerle dinlediği ortaya çıkmıştı. Yasaya aykırı bu dinlemelerle resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçları işlendi.
Hürriyet’in, 13 Aralık’ta eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan’ı ‘İBDA-C lideri diye dinlemişler’ başlığı ile gündeme getirdiği dinlemelere, önceki gün de yenileri eklendi. Ankara’da HSYK Başmüfettişi Ali Rıza Karakan tarafından yürütülen telekulak soruşturması kapsamında dinleme kararını veren mahkemenin arşivinden ortaya çıkan yeni bilgiler basına yansıdı.
Nebil Özgentürk'ün Filiz Akın'ı konu alan Bir Yudum İnsan belgeselinde belirttiği gibi "namusun renginin esmer olduğu" Türk Sineması'nın ilk vamp, kötü, entrikacı olmayan, masum sarışınıydı o. Türk sinema izleyicisi 1960'larda, sarışın kadınların da "namuslu" olabileceği fikrine onunla alıştı.
Ergenekon Davası'nda tanık sıfatıyla dinlenen eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, dava sanıklarından Yalçın Küçük'ün, Abdullah Öcalan'a yönelik suikast konusunda devlet içinde bir ihtilaf olup olmadığını sorusuna "Evet, oldu. Benim adamlarım arasında bile suikaste karşı olanlar vardı. Ancak bana detayları gelmedi" yanıtını verdi. Yalçın Küçük'ün Mehmet Eymür'e yönelttiği sorularda yorum yapmaması uyarısında bulunan Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Küçük'ün "Benden niye korkuyorsunuz? Ben burada sanığım, soru soracağım" şeklinde bağırarak tepki göstermesi üzerine salondan çıkarılmasını istedi. Küçük'ün duruşmadan çıkarılması sırasında izleyicelerin bulunduğu bölümden alkış ve yuhalama sesleriyle "Kahrolsun Amerikan emperyalizmi" şeklinde slogan duyuldu.
Herkes, Hanefi Avcı’nın evinde çıktığı ileri sürülen ses bantları konusunda neden şikayetçi olmadığımı merak ediyor. Twitter’de olsun, Facebook’ta olsun soru yağmuruna tutuluyorum. Bana bantlar dinletildi ve bir soru soruldu. Bu soruya da başka türlü yanıt veremezdim. Bakın o soru neydi...
EMEKLİ asker ve üst düzey sivil yöneticilerin oluşturduğu Encümen-i Daniş, yeni dönem ikinci toplantısını yaptı. Görüşülen konularla ilgili açıklama yapan Başkan Necmettin Karaduman, demokratik açılım ve İsrail ile olan ilişkiler konusunu konuştuklarını söyledi.
"İrticayla Mücadele Eylem Planı" bu haftanın bir numaralı gündem maddesiydi. Herkes kendi ideolojik safına göre belgeyle ilgili görüş/yorum ileri sürdü. Medyadaki bu gürültülü ortama son bir-iki yıldır sık rastlamaya başladık. Bir "belge" manşet yapılıyor; sonra birkaç gün tartışılıyor ve sonra hemen bir başka "belge"nin peşine sürükleniyoruz. Ancak belgeler sahte çıkınca, "belgeleri" konuştuğumuz kadar sahtelik üzerinde durmuyoruz. Çünkü arkasından hemen bir "belge" daha çıkarılıveriyor. Bu konuda size iki somut örnek vermek istiyorum.