Paylaş
* İntihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’ın cenazesine hakkında suikast tertip etmeye niyetlendiği iddia edilen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur Yiğit de katıldı.
* Son iki yılda 8 subay şüpheli bir şekilde ya intihar etti ya da öldü. Bu satırlar yazılırken Çanakkale’nin Ezine İlçesi İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Önder Galip’in makamında intihar ettiğine dair haberler TV’lere düştü.
* * *
* Erzincan’da 3 MİT elemanı, kanunlara göre tutuklanabilmeleri için, hem MİT’in, hem de Başbakan’ın “olur”u gerekirken bu “olur”lara ihtiyaç duyulmadan tutuklandılar. MİT’in itirazı hiçbir işe yaramadı. MİT’çiler ne ile suçlanıyor, halen bilinmiyor.
* Bazı gazetelere göre Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın evinin önünde araçla tur atarken yakalanan iki kişiden birinin albay, diğerinin binbaşı olduğu ortaya çıktı. Subayların keşif yaptıkları ya da Arınç ile ilgili bilgi topladıkları iddiaları ortaya atıldı. Emniyet güçlerini gören Topçu İstihkam Binbaşı İbrahim G. elindeki bir kâğıdı yutmaya çalıştı. Polisler İbrahim G.’yi tutarak ağzındaki kâğıdı çıkardılar. Kâğıtta Arınç’ın evinin ayrıntılı bir krokisinin yer aldığı görüldü.
* Bazı kaynaklara göre (Oda TV) ise suikast ihbarında bulunan kişi Bülent Arınç’ın korumalığını yapan kişi. Operasyonu emniyet içinde özel bir birim ve MİT beraber yürüttü. Şüpheli kişiler kısa sürede yakalandı. Gerçekten de iki kişi Arınç’ın evinin etrafında dolaşıyordu. Ancak yakalanan kişilerin Genelkurmay Başkanlığı ile hiçbir resmi bağı yoktu. Birisi emekli asker, biri ise sivil vatandaştı. Yakalanan kişilerde suikasta ilişkin hiçbir delil bulunamadı. Suikast iddiası doğrulanamayınca iki kişi serbest bırakıldı.
* * *
* “Bülent Arınç’a suikast girişimi”ni hemen ilk saatlerde AKP’li Dengir Mir Mehmet Fırat kesin bir dille “Ergenekon”un işi olarak ilan etti. Tıpkı AKP’li Hüseyin Çelik’in 1993’te Bingöl’de 33 ere yapılan baskını TSK’nın tertip etmiş olabileceğini “kapı çalan bekçi benzetmesi” ile ima etmesi gibi. Halbuki, dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal saldırıyı kesinkes PKK’nın yaptığını, ancak bir ihmalden bahsedilebileceğini söylüyor.
* “Darbecilerin” yargılandığı davada “darbe yapanlar” yok. 12 Martçılar, 12 Eylülcüler olmadığı gibi, hadi onlar eski darbelerdi, “yakın tarih darbecileri” 28 Şubatçılar, 27 Nisan e-muhtıra sahipleri de yok. Sanıklar arasında Amerikancı hiçbir “darbeci” yok.
* * *
* Türkiye, ABD ve Irak arasında oluşturulan üçlü mekanizmanın 4. ana komite toplantısı iki bölüm halinde tamamlandı. Kuzey Irak’ın da Erbil’deki toplantıya katılması ile üçlü mekanizma dörtlü mekanizma oldu. İlki geçen yıl yapılan toplantılardan çıkan sonuç Türk basınına, “PKK’nın korktuğu başına geliyor”, “PKK’nın tasfiyesi için artık yol haritası var” şeklindeki başlıklarla yansıdı.
* Ancak, ne Kuzey Irak, ne Irak, ne de ABD, PKK’nın tasfiyesi konusunda gereğinde silahlı güç kullanacaklarına dair Türkiye’ye garanti verdiler. Bu durumda İçişleri Bakanı Beşir Atalay yüreğimize su serpen “PKK’nın korktuğu başına geliyor” ve “PKK’nın tasfiyesi için artık yol haritası var” sözleri ile ifade edilen kazanımların neler olduğunu kaba hatları ile açıklamak zorunda.
* * *
Sevgili okurlar, siz böyle bir ülkede yaşıyorsunuz ve yaşadıklarınız giderek size normal gözüküyor!
Garabet olanın doğallaşması başlı başına bir travma değil mi?
Paylaş