Salih Seçkin Sevinç onlarca yemek blogger’ından biri. Onu takip etmemin nedeni bir felsefesinin olması. Kendisine halk gurmesi diyor ve ara sokaklarda kalmış lezzetleri keşfediyor. Minik röportajlar yapıyor, mekan ve sahibinin hikayesini yazıyor. Çok güzel fotoğraflar eşliğinde adresiyle, telefon numarasıyla, haritasıyla yayınlıyor. Elbette anlaşamadığımız çok nokta var. Mesela bence şehrin en güzel kokoreci Eminönü’nde değil, Dolapdere’de...
ÇOCUKKEN getirildikleri bir yaz tatilinde Bodrum’a ilk görüşte aşık olan ve sonrasında bolca seyahat edip dünyanın en güzel yerlerini görmüş olmalarına rağmen akıllarının bir köşesinden hiç çıkaramadıkları, “Keşke bir gün biz de Bodrum’a yerleşebilsek” dileğini pandemi dönemiyle birlikte gerçeğe dönüştüren; Bodrum’un cam göbeği mavisine, bembeyaz ikonik evlerine ve baharla birlikte iyice coşan begonvillerinin pembesine hayran, Yokuşbaşı’ndan Halikarnas Balıkçısı’nı selamlamadan geçmeyen ve bir anda karşılarına çıkan Bodrum Kalesi manzarasıyla her seferinde içi huzur ve mutlulukla dolan bir çift hayal edin... Ama bir yandan da gezmeyi tozmayı, keşfetmeyi çok seven ve sosyallik genlerinden de ödün vermeyen, gerçek manada İstanbullu bir çift...
#1Başlığı okuyunca aklınıza birçok farklı şehir gelmiş olabilir ama ben hem Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le hem de 19 Mayıs’la özdeşleşen bir yerden, Samsun’dan bahsediyorum. Kurtuluş Savaşı gururunun ruhuna işlediği bu şehre bence mayısta gidin. Ama yılın diğer 11 ayını seçseniz de mutlaka görmeniz gerekenler listeniz değişmeyecek. İşte benim ‘en’lerimle Samsun!
#SamsunBaşardı: 1000 jüri üyesinin oylarıyla yüz binlerce, belki milyonlarcasının arasından sıyrılıp Mikla’yı dünyanın en iyi 96’ıncı restoranı yaptı. Mehmet Gürs’le Londra’daki ödül töreninden döner dönmez buluştuk, bu başarısının arkasında nelerin yattığını konuştuk.
#Mikla