Güneşin ufuktaki bulutları portakal rengine dönüştürdüğü olağanüstü bir günbatımında doğasına, mavi yolculukta eşsiz koyları ve berrak suyuyla denizine sevdalanmamak mümkün değil… Kısa bir tatilde gezerek bitiremeyeceğiniz, bir kere yolunuz düşünce de vazgeçemeyeceğiniz bir cennet Fethiye.
#FethiyeGeçenlerde sosyal medyada bir espri konusu ilişti gözüme; euro ve dolardaki yükselişten yakınılarak “Türk gezginler Instagram’da anca Tokat’tan paylaşım yapar” deniyordu. Mevzu espriden ibaret olsa da biz Anadolu kentlerini fazla hafife alıyoruz galiba diye de düşünmeden edemedim. Tamda bu nedenle bu hafta da Tokat’ı yazmak istedim size. Eğer “Bir gün yolum düşerse görürüm” diye düşünüp şimdiye kadar hiç planlarınız arasına almadıysanız, hatanızdan hemen dönün derim. Tokat’ın sakladığı değerler, keşfetmeye değer.
#TokatUlaşılmaz kabul ettiğimiz, dağcılara bıraktığımız Ağrı Dağı her yıl ağustosta dünyanın dört bir yanından doğaseverleri ağırlıyor. Doğu Beyazıt’ın otelleri, Güney rotasındaki iki kamp alanı yaşları 70’i bulan yürüyüşçülerle doluyor. Yılda 5 bin kişiyi bulan zirve çıkışlarının yarısı bu dönemde gerçekleşiyor. 2009 Ağustosu, Ağrı’nın zirvesinde kar fırtınalarıyla geçmişti. Şu anda son beş yılın en iyi meteorolojik koşulları yaşanıyor. Çoğunlukla bulutların ardına gizlenen zirve açık, rüzgar 5 - 20 kilometre hızla esiyor. Ağrı Valiliği bu yıl 26 Temmuz’da ilk kez herkese açık zirve tırmanışı gerçekleştirecek. Üstelik otel, dağda konaklama, rehberlik, ulaşım hizmetleri ücretsiz. Önceki hafta bir grup doğaseverle zirve yürüyüşüne katıldım. 66 yaşındaki Ankaralı inşaaat mühendisi Esat Yarar, 71 yaşındaki Japon zoolog Akika Shimizu’ya Ağrı’nın güzelliklerini keşfettim.
Tuncel Kurtiz’i anlatmaya gerek var mı? Tek kelimeyle anlatırsak: Sanatçı. Sinema, tiyatro derken şimdi de televizyonların yıldızı. İster beyaz perdede, ister sahnede, ister televizyonda olsun, tüm ödüller onun oluyor. Sadece sanatçı değil, sevecen, sımsıcak bir dost aynı zamanda. Tuncel Kurtiz’le Ezel dizisi için İstanbul’a geldiğinde kaldığı Tünel Rezidans’ın yedinci katındaki dairesinde söyleştik. Muhteşem Haliç manzarası yüzünden arada bir yemek sohbetini kesip, İstanbul’un nasıl “ırzına geçildiğini” konuştuk. Tuncel Kurtiz bana elleriyle pişirdiği enginarı, kuşkonmaz ızgarayı, Edremit’ten getirdiği özel peynirleri sundu. Sohbetimizi kırmızı şarapla ıslattık.