Paylaş
Tokat Karadeniz ve Akdeniz arasındaki geçiş yolu üzerinde. Konumu nedeniyle geçmişte çok önemli bir kentmiş. Tarih sahnesine ilk olarak 7 bin yıl önce çıkmış. Hitit, Helen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Tokat’ta yaşayan medeniyetlerden bazıları… Bu kültürel zenginlik şehrin dokusuna yansımış elbette ama maalesef takip edilecek somut izlerin çoğu bugüne ulaşamamış. Mevlana’nın “Tokat’a gitmek gerek. Çünkü Tokat’ta insan ve iklim mutedil” dediği şehri, Evliya Çelebi öyle bir anlatmış ki okuyan tüm Tokatlıların gururunun okşanacağı kesin:
“Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve bostanlar, içinden sular akar. Her bağında birer köşk, havuz, fıskiyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halk zevk ehlidir. Gariplerle dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, yumuşak huylu insanlardır. Cami, saray, köşk ve imaretleri o kadar sağlam ve güzel olur ki buralara girenler hayran olur. Bu eski ve tarihi şehir alimler konağı, fazıllar yurdu ve şairler yatağıdır.”
Sezar’dan Kazıklı Voyvoda’ya
Tokat’ta 3 önemli kale var; ikisi tarihe damga vuran iki ayrı isimle anılıyor. M.S. 5. yüzyılda yapılan Tokat Kalesi şehirdeki en eski yapı. Drakula olarak bilinen bizim ise Kazıklı Voyvoda olarak andığımız, tarihin en acımasız yöneticilerinden 3. Vlad’ın (Tepeş) esir tutulduğu yer olmuş. Zile Kalesi ise 2100 yıl önce efsane imparator Jül Sezar’ın Pontus ordusu ile yaptığı savaştan büyük bir zaferle çıkışının tanığı. Sezar’ın kazandığı zafer sayesinde Roma, Anadolu’nun tek hâkimi olmuş. Sezar’ın asırlardır popülerliğinden hiçbir şey yitirmeyen o meşhur sözü söylediği yer de Zile olmuş: Veni, vidi, vici! Yani; geldim, gördüm, yendim! Savunma mimarisine ve taş yapılara meraklıysanız, Niksar Kalesi’ni de listenize alın.
Gök Medrese’de Tarihin İzleri
Tarihi 1277’ye dayanan Gök Medrese’nin içinde Tokat Müzesi var. Şehrin zengin kültürel geçmişine dair izleri görmek için ziyaret edilmeli. İçinde Eski Tunç Çağı’ndan Osmanlı’ya kadar uzanan geniş bir döneme ait eserler var. Mavi seramikler ve Roma İmparatoru Diocletian zamanında Hristiyan olduğu için öldürülen Aziz Christina’nın balmumundan yapılmış heykeli en dikkat çekici bölümler.
Yöresel El Sanatları Taş Han’da
Gök Medrese’yi gezdikten sonra hemen yanındaki görkemli Taş Han’da alın soluğu. Diğer adı Voyvoda Han, 1631 yılında yapılmış. 20. yüzyılın başına kadar Ermeni tüccarlar tarafından kullanılmış. Geçirdiği restorasyon ile yöresel el sanatlarına ev sahipliği yapan bir çarşıya dönüştürülmüş. Seyahatlerinizden anı ürünleri ile dönmeyi seviyorsanız, doğru adres.
Saat Kulesi’nin Parası Halktan
Anadolu’daki tarihi saat kuleleri bulundukları şehirle simgeleşir; birçoğunun da özel bir hikâyesi vardır. Tokat’ın saat kulesi de özellikle gece ışıklarıyla hoş bir görüntü sergiliyor. 2. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı için 1902’de inşa edilmiş. 33 metrelik yüksekliğe sahip kule saray tarafından değil bizzat halktan toplanan paralarla yapılmış.
Tellakların Okulu Ali Paşa Hamamı
Tokat’ın hamamları ulusal üne sahip! Şehir merkezindeki meydanda yer alan 1572’den kalma tarihi Ali Paşa Hamamı, bence içlerinde en güzeli. Kurşun kubbesinden dışarıya taşan küçük pencereleriyle mimari açıdan öne çıkıyor. Bu hamamın bir özelliği de Türkiye’nin dört bir yanına yayılan Tokatlı tellakların mesleklerini öğrendikleri yer olması.
Görkemli Konaklar
Tokat, gurur kaynağı Gazi Osman Paşa’nın adını, 1992 yılında açılan üniversitesine ve şehrin en merkezi caddesine vermiş. Buraya kadar anlattığım Ali Paşa Hamamı, Gök Medrese, Taş Han bu caddenin üzerinde. Aynı güzergâhta bir önemli yapı daha var; 19. yüzyıldan kalma Latifoğlu Konağı. Üst kattaki erkekler ve kadınlar için ayrı ayrı yapılmış salonları ve araç-gereçle dolu mutfağı ilgi çekici, bir uğrayın derim.
Doğadaki Hazine Ballıca Mağarası
Pazar ilçesinden Akdağ’a giden yolda yer alan Ballıca Mağarası, sadece Tokat’ın değil ülkemizin önemli doğal varlıklarından biri. Oluşum yönünden dünyanın en zengin ve en güzel mağaraları arasında kabul ediliyor. İçi; sarkıtlar, dikitler, sütunlar, damlataşlar ve damlataş havuzları, mağara gülleri ile soğan sarkıtlarıyla dolu. 684 metre uzunluğa ve 94 metre yüksekliğe sahip.
NE YENİR?
Tokat’ın en meşhur yemeği kentle aynı adı taşıyan kebabı... Özelliği tüm malzemelerin Tokat’tın yerel ürünleri olması. Kullanılan et ve kuyruk yağı, bölgede yetiştirilen Karayaka koyunlarının 6-9 aylık erkek kuzularından alınıyor. Temel sebzeler patlıcan, biber ve domates; sadece mevsiminde kullanılıyor. O yüzden kışın şehre yolunuz düştüğünde arasanız da Tokat Kebabı bulamıyorsunuz. Tokat kebabının şişleri ve ocağı da özel…Bat da Tokat mutfağının olmazsa olmazı. Sulu kıvamdaki bu yemek, Tokat’tın meşhur asma yaprakları eşliğinde yeniyor. Adını da yaprağın yemeğe batırılarak yenmesinden alıyor.Tokat’a gittiğinizde alınacaklar listenize; kiraz, üzüm, cevizli sucuk, salamura yaprak ve Zile pekmezini ekleyin. Çöreklerini ve simidini de tatmadan dönmeyin.
Şehirdeki lezzet durakları için birkaç önerim de var:
Pirhan, tarihi atmosferiyle sevdiriyor kendini. Tokat kebabını ya da güveçte pişen lezzetlerini tadabilirsiniz. (Meydan Camii karşısı)
Hacivat Köftecisi hem lezzetli hem renkli bir adres. Gölge oyunu gününe denk gelirseniz sadece karnınız değil ruhunuz da doyar. Adının köfteci oluşu yanıltmasın, menü zengin. (Gaziosmanpaşa Bulvarı)
Peri Konağı’na kahvaltı için gidebilirsiniz. (Gaziosmanpaşa Bulvarı)
Liva Restoran yemek çeşitleri kadar yaz aylarında keyifli olan bahçesiyle de seviliyor. (Altıyüzevler)
Fotoğraflar: FotoKritik, pinterest, Fotoğraf Türk, Onedio
Paylaş