Japonya’da şimdiye kadar gördüklerinizi bir tarafa koymalısınız çünkü bu ada ülkesinin bambaşka bir dünya olduğunu belirtmekte fayda var. Farklı kültürüyle birçok gezgini kendine hayran bırakan Japonya’da hiç bu adaları duydunuz mu? İşte tilki adasından geyik kasabasına kadar Japonya’nın en ilginç ada ve kasabaları…
#Japonya Tilki Adasıİnsanların uzun yaşamasına, mutlu olmasına veya hormonlarının düzenli çalışmasına katkı sağlayan bakteriler üzerine araştırmalar yapan Ali Rıza Akın bilim dünyasında ‘bakterilere fısıldayan adam’ olarak biliniyor. Mikrobiyota alanında çalışan sayılı biliminsanından biri olan Akın, bakteri çeşitliliğinin önemini hatırlatıyor: “Bağırsaklarımızda çeşitlilik istiyoruz ama makarnanın üzerinde, iskenderde, mantıda, cacıkta her gün yoğurt yiyoruz. Bu da bağırsaklarımızdaki bakterilerin çeşitliliğini azaltıyor.”
#Hazan Aköz IşıkSingapur’dan Tokyo’ya yola çıkan ama yakalandıkları fırtına sonucu elektronik aksamı bozulunca zorunlu olarak Filipinler yakınındaki bir adaya inen, mürettebatıyla yolcuları haydutlar tarafından kaçırılan bir uçak... Ve de onları bu durumdan kurtarmak için mücadele eden kaptan pilot... Gerard Butler’ın başrolünü üstlendiği ‘Uçak’, eski usul aksiyonların tadında.
#Çizmeli Kedi: Son Dilek1915 Çanakkale Köprüsü inşaatında araçların geçeceği yolun yapımına başlanıyor. Projenin en önemli aşamalarından biri olan yol için, 87 tabliye bloğunun montajı, haziran ayının ortalarından itibaren 106 metrelik "Asian Hercules-III" isimli yüzer vinçle gerçekleştirilecek.
#Çanakkale Köprüsüİstanbul’da yaşayan Yüksek Mimar Şirin Özbek (29), Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu. Yüksek lisans programı sırasında bir yıl süreyle Erasmus öğrencisi olarak Belçika’da eğitim gördü. Şu anda İstanbul’da bir mimarlık ofisinde çalışıyor. Özbek, yüzmeye, dalmaya, snowboard’a, motosiklet kullanmaya meraklı. Aynı zamanda farklı kültürleri keşfetmeyi seviyor. “Seyahat benim vazgeçilmez yaşam ilkelerimden birisidir” diyor. Özbek, geçen kasımda beş gün kaldığı kültür, sanat ve tapınaklar şehri Ubud’u anlattı.
İki yıl önce, soğuk bir ocak günü Bozcaada’ya Amerikalı bir turist geldi. Merkezdeki eski Rum evleri arasında bir pansiyonda kaldı. Yaprakları dökülmüş bağlar, ıssız koylar arasında uzun yürüyüşlere çıktı. Adalılarla sohbet etti. Ayrılırken “Bozcaada’ya aşık oldum” diyordu.