Çocuk beklentisi içindeki çiftlerin en büyük hayal kırıklığı, hiç şüphesiz sağlıklı başlayan bir gebeliğin düşükle sonlanmasıdır. Olağan gebelik kontrollerinde fötusun kalp atışını duyan çiftlerin yüzde 15’i, ne yazık ki ilerleyen günlerde bebeklerini kaybetmekte. Gebeliğin daha başında test yapıp da gebe kaldıklarını öğrenen çiftlerin ise neredeyse yarısı daha sonra bu talihsiz sonuçla karşı karşıya kalmakta. Gebeliğin 24. haftasına kadar peşi sıra üç ya da daha fazla düşük yaşanması durumu tekrarlayan gebelik kayıpları olarak tanımlanır.
#SpermErkek kısırlığı (erkek infertilitesi) önemli sağlık sorunlarından biridir. Çiftlerin çocuk sahibi olmalarında erkeklerle ilişkili sorunlar tüm infertil çiftlerin yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Erkeklerde üremeyi sağlayan hücreler spermlerdir. Spermler testis adı verilen erkek yumurtasında üretilir ve kadın yumurtasını dölleyerek gebeliğin başlatılmasına katkıda bulunur. Normal gebelik oluşumu için sağlıklı spermlerin oluşumu şarttır.
#SpermKadınların 35 yaşından sonra yumurta sayısı ve kalitesi ciddi oranda azalmaktadır. Genetik ve çevresel birtakım faktörlere bağlı olarak bu değerlerin bazı kadınlarda daha genç yaşlarda da azaldığı ve erken menopoz sürecinin başladığı görülmektedir. Çocuk sahibi olamama problemiyle doktora başvuran kadınların %10- 30’unda yumurta rezervinin az olduğu tespit edilmektedir. Yumurtalık rezervi 30 lu yaşların başından itibaren azalmaya başlar,40 yaşına yaklaştıkça rezerv kaybı hızlanır.
#YumurtalıkErkeklerde orgazm sonrasında öksürük, ateş, konuşma bozukluğu, hafıza sorunları gibi belirtilerle ortaya çıkan 'Orgazm Sonrası Hastalık Sendromu' sağlık çalışanlarının bile hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığı nadir bir hastalık. Peki bu sendrom neden ve nasıl yaşanıyor? Prof. Dr. Ege Can Şerefoğlu tüm ayrıntılarıyla anlattı.
#Cinsel SağlıkKısırlık nedeniyle yapılan sperm tahlillerinde sıklıkla harekette bozukluk olduğu şeklinde bir sonuç görülür. Doğal olarak bu da daha yolun başında çocuk olma hayallerinizi sarsacaktır. Ama endişe etmeyin, her hareket bozukluğu kısırlık yapacak diye bir kural yok.
#Sperm HareketsizliğiÇocuk sahibi olmaya niyetlenen çiftlerden istenen ilk test sperm tahlilidir. İlginçtir, menide sperm diye bir hücrenin bulunduğu, günümüzden yaklaşık 300 yıl önce bir Hollandalı kumaş tüccarı olan Antony van Leeuwenhoek’un yine kendi geliştirdiği mikroskop altında yaptığı incelemelerle ortaya çıktı.
#SpermGünümüz şartları gereği baba olma yaşı gittikçe ilerlemekte. 70’li yıllarda erkeklerin %15’i baba oldukları zaman 35 yaşını geçmişlerdi. Oysa günümüzde çocuk sahibi olan erkeklerin neredeyse dörtte biri 35 yaşın üzerinde. 35 yaş, üreme başarısı bakımından erkekler için de kritik bir dönem. Yapılan araştırmalar, 40 yaş üzeri erkeklerde spermlerin de yaşlanmaya başladığını ve eşlerini gebe bırakma kapasitelerinin anlamlı şekilde düştüğünü ortaya çıkardı. Buna göre geçen her yıl için baba olma şansı %5 azalmaktaydı. Daha erken yaşlarda kısa sürede gebelik görülürken, 45 yaşına gelince bekleme süresi neredeyse 5 kat artmakta. Bahsettiğimiz bu durumu “sperm yaşlanması” olarak kabul ediyoruz.
#Sperm YaşlanmasıBirçok konuda olduğu gibi kısırlık için de toplumumuzda değişik inanışlar süre gelmiştir. Bazıları faydalı gibi görülse de bilimsel temeli olmayan duyuma dayalı çoğu uygulamalar aksine zarar da verebilir. İşte doğru olduğu sanılan yanlışlardan bazıları...
#KısırlıkKadın yaşının ilerlemesiyle doğal yolla gebelik şansının de azalacağı bilinmekte. Özellikle 30 yaşından sonra dikkatli olmak gerekir. İleri yaş kadınlarda düşük riski ve genetik anomalili gebelik olasılığı daha fazla görülmekte. Burada yumurtalarda yaşlanmaya bağlı anöploidi dediğimiz kromozom sayılarında bozulmaların ortaya çıkması söz konusu. Ancak ne yazık ki yaşam şartları gereği ilk doğum yapma sıklığının son yıllarda 35-39 yaş kadınlar arasında altı kat daha fazla olduğunu görüyoruz. Yani günümüzde anne-baba olma yaşı artık ileri yaşlara ötelenmekte. Bu da sorunlu gebelik sıklığını artırmakta. Oysa aynı sorun erkekler için de geçerli.
#Erkekte Biyolojik YaşlanmaNe kadar ileriye ötelense de çoğu evlilikte daha ilk günden itibaren bir çocuk beklentisi kendini gösterir. Aylar geçtikçe bu beklenti bir endişe halini alır ve nihayet bir gün sabırlar tükenerek tedavi arayışı başlar. Tedavi sürecinde de en büyük endişe, doğal yolla gebe kalınabilir mi yoksa tüp bebeğin mi gerekeceğidir. Hiç kuşkusuz son çare tüp bebek. Tüp bebeğin ortalama %50’lik başarısı küçümsenemez. Ancak tabii ki en ideali de doğal yolla kalınacak bir gebelikle evlat sahibi olmaktır. O halde doğal yolla gebe kalma şansı nedir?
#Doğal Yolla Hamile KalmaHem erkek hem dişi üreme organına sahip olan canlılara verilen ad olan hermafrodit teriminin açıklaması merak ediliyor. İnsanlarda da hayvanlarda da görülebilen hermafrodit konusu mitolojide de bir tarihe sahip. Peki, hermafrodit nedir, ne demek? İşte hermafroditin ortaya çıkış hikayesi...
#HermafroditAzoospermi, yani tahlillerde ölü ya da canlı hiç olgun sperm hücresi görülmemesi çocuk sahibi olamayan çiftler için oldukça endişe veren bir neticedir. Oysa bunların bir kısmı tedavi ile sperm çıkışına kavuşabilir, hatta doğal yolla bile gebelik sağlayabilirler. Ancak yine de bir kısım çiftte ne yazık ki olgun sperm elde edemiyoruz. İşte bu aşamada akla ilk gelen çözüm kök hücre olmakta. İyi de, günümüzde kök hücre ile çocuk olması mümkün mü?
#KısırlıkHer anne ve baba için çocuk sahibi olmak oldukça önemlidir. Çocuk sahibi olmak isteyen ama sağlık sorunlarından dolayı olamayan kişiler çeşitli yöntemleri kullanabilirler. Özellikle de aşılama ile üreme son yıllarda çok merak edilmektedir. Aşılama ile üreme nedir ve nasıl yapılır? Aşılama yöntemi ile üreme örnekleri ve özellikleri nelerdir? Tüm ayrıntıları ile sizler için derledik.
#Aşılama İle ÜremeÇoğu bilimsel araştırma, son yıllarda sperm kalitesinde gittikçe artan bir bozulmadan bahsetmekte. Burada da çevresel faktörlerin payının ön plana çıktığını görüyoruz. Özellikle elektromanyetik dalgalar, sigara, hava kirliliği, tarım ilaçları ya da pestisitlerle uzun süreli temas gibi çok sayıda etkenin, çocuk sahibi olma şansını düşürdüğü, ya da daha geç gebe kalınmasına yol açtığı gösterildi. Bahsettiğimiz bu faktörler temelde spermin genetik malzemesini bozarak döllenme kapasitesini azaltmakta ya da gebeliğin sağlıklı biçimde sürdürülebilmesini engellemekte. Spermin genetik yapısındaki bozulma DNA hasarı olarak bilinir. Sperm hücreleri testiste olgunlaşıp yumurtaya doğru yolculuğuna başladığında çok hassas bir süreç geçirir. İşte tam bu sırada yukarıda bahsettiğimiz etkenler ortaya çıkarsa, DNA hasarı gelişir. Böyle bir spermin yumurtayı dölleme gücü önemli derecede azalmıştır.
#DNA HasarıTüm erkek nüfusunda %1, kısırlık nedeniyle araştırılan çiftler de ise %10-15 oranında azoospermi görülür, yani tahlillerde ölü ya da canlı hiç sperm hücresi bulunmaz. Ancak bir kısım olguda ise detaylı olarak incelendiğinde, az sayıda da olsa olgun sperme rastlanabilmektedir. Buna “kriptozoospermi” denilir. Kriptozoospermi tedavi ile düzeltilemiyorsa tüp bebek önerilir. Üretimi ileri derecede azalmış spermlerin fonksiyonlarının nasıl etkileneceği halen araştırma konusudur. Acaba tahlillerde çok az sayıda bulunan spermler tüp bebek sonucunu nasıl etkiler? Ya da, tüp bebek sırasında embriyo biyopsisi yapıp bunu genetik incelemeye gönderdiğimizde şayet olumsuz bir netice gelirse bunun nedeni sperm midir?
#Sperm KalitesiÖzene bezene seçip bir karpuz aldınız, nasıl çıkacak diye heyecanla kesiyorsunuz ve bir bakıyorsunuz içinde çatlaklar. Kesin çok iyi olgunlaştığındandır diye düşünüyorsunuz ve önemsemiyorsunuz ama içindeki o çatlaklar bir tehlikenin habercisi olabilir mi?
#HekstraÇocuğumuz olmuyor endişesi ile tedavi gören erkeklerde hiç kuşkusuz ilk inceleme sperm tahlilidir. Ancak sperm tahlilinin bir kısırlık testi olmadığı, sadece eşini gebe bırakma potansiyelini tahmin ettiren bir tetkik olduğu da unutulmamalı. Nitekim sperm sayısı bir milyonun altında ya da morfolojisi sıfır iken gebelik görülürken, sayı 50 milyona ulaştığında bile baba olunamayabilir.
#SpermTüp bebek yapılan çiftlerde sağlıklı bir gebeliğin gelişmesi, her şeyden önce spermin yumurtayı dölleyebilme başarısına bağlıdır. Sperm yumurtanın içerisine enjekte edildikten sonra ertesi gün ilk bölünmenin gerçekleşmesi beklenir. Buna fertilizasyon ya da döllenme diyoruz. Çünkü bu ilk bölünmenin ardından hücreler milyarlarca kez bölünerek ileride çocuğun vücudunu şekillendirecektir.
#Tüp BebekÇocuk sahibi olmaya niyetlenen çiftlerin ancak üçte biri o ay gebe kalabilmekte. Tüp bebek de yapılsa, olguların yarısında sonuç alınamaz. Bu durumda erkek yönünden bir değerlendirme yapılırken klasik olarak sperm sayısı, hareketi ve morfolojisi sonuçlarına bakılmakta. Oysa sayının çok düşük olduğu veya morfolojinin sıfır geldiği çoğu erkeğin eşlerini gebe bırakabildikleri de bir gerçek. O halde sorunu başka bir yerde aramalıyız. İşte, başarısız denemelerin nedenleri arasında sperm DNA hasarları bu anlamda son yıllarda üzerinde sık durulan bir konu oldu. Gerçekten de geçtiğimiz aylarda yayınlanan bir çalışmanın sonuçları dünyanın önde gelen 700 otörünün kısırlık araştırmasında sperm DNA hasarına bakılmasını gerekli bulduklarını ortaya çıkardı. Peki, nedir bu sperm DNA hasarı?
#DNA