Güncelleme Tarihi:
Millet olarak meyve sebze alırken en tazesini, en lezzetlisini bulmak için dokunmayı, tadına bakmayı çok severiz. Eriği, çileği, üzümü, kirazı elleyerek ya da tadına bile bakarak seçebiliyoruz ama bazı meyvelerde böyle bir şansımız olmuyor. Karpuz da bu meyvelerden biri…
Şeker gibi tatlı olsun, sulu olsun istiyoruz ama içini görmeden almak zorundayız. Bu nedenle satın aldığımız karpuzun nasıl çıkacağını ancak eve gelince anlıyoruz. İyi karpuz seçmenin en bilindik yöntemi alt tarafına kuvvetlice vurup o tok sesi duymaktır ama karpuzun iyisini kötüsünden ayırmak için daha başka kriterler de var.
Her yıl karpuz mevsiminde 'İçine şırıngayla şeker enjekte ediliyor' iddiaları atılıyor, bu haberlere artık aşinayız ama buna son yıllarda bir de 'Forchlorfenuron' adlı hormon ile ilgili haberler eklendi.
Hasadın hızlı büyümesi için kullanılan 'Forchlorfenuron' adlı maddenin karpuzu olduğundan daha canlı ve parlak gösterdiğini söyleyen, "eğer aldığınız karpuz böyle parlaksa ve kestiğinizde tadı yoksa forchlorfenuron hormonuna işaret ediyor" diyen uzmanlar da var, bu hormonun zararsız olduğunu savunanlar da… ABD Gıda Dairesi yetkililerine göre de bu madde insan ve hayvan sağlığı için bir sorun oluşturmuyor.
Konuya netlik kazandırmak için için uzmanların kapısını çaldık. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz, Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Derneği Adana Şube Başkanı Celal Kara ve İç Hastalıkları uzmanı Dr. Aytaç Karadağ ile konuştuk. İşte 9 SORU 9 CEVAP...
1- Öncelikle karpuzun içinde çatlaklara neden olan 'Forchlorfenuron' nedir?
Dr. Aytaç Karadağ: Forchloefenuron, karpuz, kivi ve üzümlerde hasadı 14 gün erkene çeken ve meyve boyutunu %20 artıran sitokin denilen bir çeşit kimyasal hormondur. ABD Çevre Koruma Ajansı'nın 2004 yılında tescil ettirdiği "bitki büyüme düzenleyicisi" olarak adlandırılıyor.
2- Karpuzun içindeki yol yarıklar neden oluşur? Zararlı mıdır?
Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz: Karpuzlardaki meyve eti yarılması ve çatlaması çoğunlukla çekirdeksiz karpuz çeşitlerinde görülen fizyolojik bir zararlanmadır. HH, plasenta (meyve eti) ve kabuğun eşit olmayan şekilde genişlemesinden kaynaklanır. Bu nedenle daha çok ilk hasat edilen meyvelerde ortaya çıkar.
Karpuz çeşidinin özelliğine uygun meyve şekline sahip olmaz. Yetersiz çiçek tozu oluşumunda düşük gece ve gündüz sıcaklıkları, bulutlu havalar etkili olur. İklim koşulları çiçek tozlarının serbestçe hareket etmesini engeller. Ayrıca arılar da düşük sıcaklıklarda rahatça hareket edemeyecekleri için döllenme noksanlıkları ile karşılaşılır. Dolayısıyla karpuz meyve etindeki kırılma ve yarılmalarda Forchlorfenuron’un doğrudan bir etkisi yoktur.
YARIĞIN BOYUNA GÖRE ZARARI DEĞERLENDİRİLİR
3- Forchlorfenuron’un kullanımı zararlı mıdır? Ülkemizde bu maddenin kullanımı yasal mı?
Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz: Meyve tutumu sorunlarının çözülmesi amacıyla bitki büyüme düzenleyicilerden (BBD) yararlanılır. Meyve tutumunu ve normal meyve oluşumunu garanti altına almak için bir alternatiftir. Forclorfenuron büyümeyi düzenleyici bir maddedir. Yani yapay bir kimyasaldır. Uygulama dozları oldukça düşüktür. Üzümler için düşük dozlar hasattaki gecikmeyi minimize ederken, yüksek dozlar meyve iriliğini artırır ve hasattaki gecikmeyi azaltır. Ayrıca triploid karpuzlarda tozlayıcı kullanmadan çekirdeksiz karpuz elde etmek amacıyla da kullanılmaktadır.
Yapılan çalışmalar, forklorfenuronun meyve verim ve kalitesini etkilemeden çekirdeksiz karpuz üretiminde etkili olduğunu göstermiştir. Avrupa’da 2006 yılında AB direktiflerine eklenmiştir ve üreticiler kullanmaktadır.
Bu şekilde karpuzların iç yarılmasına karşı sınıflandırılmasını görüyorsunuz. ABD standartlarına göre uzun çeşitlerde (10-11 kg) yarılma 33 mm, yuvarlak çeşitlerde (10-11 kg) 51 mm’ye izin veriliyor. Uzun çeşitlerde 38 mm, yuvarlak çeşitlerde de 64 mm yarık ciddi zarar olarak değerlendirilmektedir.
4- Zamanından önce olgunlaşan karpuzun tadı nasıl olur? Forchlorfenuron ile yetiştirilen karpuz nasıl anlaşılır?
Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz: Ülkemizde karpuz yetiştiriciliğinde aşılı fideler kullanılmaktadır. Aşılı fide daha çok hastalıklara dayanıklı anaçların üzerine dayanıksız kültür çeşitlerin aşılanması ile elde edilir. Bu amaçla ülkemizde daha çok kabak anaçları kullanılmaktadır. Kabak karpuza göre daha hızlı gelişen bir bitki olduğu için iri karpuzlar oluşmakta, üretici de bu karpuzları tam olgunlaşmadan hasat etmektedir. Dolayısıyla karpuzların su miktarı, tadı ve kalitesi yeterli olmamaktadır. Yani uygulanan büyümeyi düzenleyici maddenin böyle bir etkisi yoktur. Çünkü yapılan araştırmalarda bu tür bir sonuç elde edilmemiştir. Her meyve en iyi tada bitki üzerinde olgunlaştığında ulaşır. Karpuz da olgunlaşmadan hasat edilmişse, yolda da olgunlaşamayacağından tadı düşük olur.
HIZLA BÜYÜRKEN LEZZETİ AZALIYOR
Dr. Aytaç Karadağ: Bu kimyasal katılan karpuzlar çok büyük ve dışları parlak renkli, şekli bozuk, içi boş, içinin rengi koyu kırmızı değil daha beyaza dönük açık renkte olur. Bu kimyasalın kullanıldığı karpuzun yetiştirildiğinin bir başka açık işareti de meyvenin tadıdır. Bunun nedeni, forchlorfenuron'un karpuzun daha hızlı büyümesini sağlaması, ancak lezzetin seyreltilmesidir.
DIŞI ÇATLAMIŞ KARPUZLARI ALMAYIN
5- Karpuzların dışı neden çatlar?
Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz: Karpuzlarda meyve eti ile kabuk aynı hızda gelişmezse dış kabukta çatlama olur. Kabuk çatlamasında gece ve gündüz sıcaklıkları arasındaki farklılıklar etkilidir. Gündüz güneş altında ısınan kabuk genleşir. Gece düşük sıcaklıklarda gerilir. Bu değişim de kabuk çatlamasına neden olur. Ayrıca gübreleme dengesinin sağlanamaması da neden olabilir. Yetiştiricilik sırasındaki yüksek sıcaklık ve düşük nem çatlamanın ana nedenidir.
Celal Kara: Hızlı büyüyen karpuz çatlar. Yavaş yavaş olgunlaşan karpuz çatlamaz. Çatlak olan yerde bakteri üreyebilir ya da hava aldığı için karpuzun tadını bozabilir. İyi bir karpuzun çatlamadan olgunlaşması için hasattan 10 gün önce karpuza verilen su kesilmeli. Bu nedenle çatlamış karpuzları almayın.
YEDİĞİNİZ KARPUZ TATLI İSE GERÇEKTEN TATLIDIR
6- Geçtiğimiz yıllarda da karpuzun içine şırıngayla şeker enjekte ediliyor iddiaları ortaya atılmıştı Bu iddiaların doğruluk payı var mı?
Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz: Bu konularda iddialar hep var. Hatta her konuda iddialar var. Ancak bilimsel araştırmalarla sonuçlar ortaya konmadıkça bu haberlere inanmamak gerekir. Karpuzun tadı üzerinde iklim koşulları ve çeşit önemli bir faktördür. Çeşitler ülkemizde çok hızlı değişmektedir. Sağlıklı gıda tüketmek için markalaşma önemlidir. Yol kenarından alınan karpuzların veya diğer ürünlerin kalitesi şansa kalmıştır. Güvenilir marketlerden veya pazarcılardan alışveriş yapmak doğrudur. Yol boyu satılan ürünlerde kontrol söz konusu değildir.
Celal Kara: Karpuzlara tek tek şırınga ile şeker enjekte edilmesi uygulanabilecek bir yöntem değildir ve çok zordur. Zaten böyle bir uygulamanın etkisi de olmaz diye düşünüyorum. Yani eğer yediğiniz karpuz tatlı ise gerçekten tatlıdır, gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz.
KAPUZA TIRNAĞINIZLA ÇİZİK ATTIĞINIZDA ÇİZİLİYORSA OLGUNLAŞMIŞ DEMEKTİR
7- Yol kenarlarında kamyonlarda satılan karpuzları tüketmek ne kadar sağlıklı?
Celal Kara: Marketlerde manavlarda satılan karpuzlar mutlaka denetimden geçer. Ben illa her ürünün marketten pazardan alınmasının gerektiğini düşünmüyorum. Yol kenarlarında kamyonlarda satılan karpuzlar da satın alınabilir. Tüketiciler satın aldığı ürünü dikkatlice inceleyerek alabilir.
Olgun bir karpuz kendini belli eder. Olgunlaşmış karpuzun mat görüntüsü kaybolur ve parlak olur. Ya da karpuzun yüzeyine tırnakla çizik attığınızda hemen çiziliyorsa bu karpuz olgunlaşmış demektir.
8- Denetimlerden geçerek marketlere gelen karpuzlarda da hile olma ihtimali var mı?
Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz: Bence var. Kontrollü üretim yapılıyorsa ve bu belgelenebiliyorsa o ürünler dikim aşamasından sofraya gelene kadar kontrol ediliyor ve sertifikalandırılıyor demektir. Sertifika almak için üretici tarafından belli bir ücret ödenmektedir. Kontrollerin de akredite olmuş kurumlar aracılığı ile yapılması gerekir.
KISIRLIK, KANSER, TİROİD TEMBELLİĞİ...
9- Bazı sağlıkçılar ve çevreciler, bu kimyasalın vücuda girmesi sonucunda kanseri tetikleyebileceğini söylüyor. Bu kimyasalın kısa ve uzun vadede vücudumuza etkileri nelerdir?
Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz: Zaten vücuda alınan tüm kimyasallar vücut için zararlı etkiye sahip olabilir. Bu maddenin kalıntı etkisi ile ilgili olarak yapılan araştırma sonucunda kalıntı miktarının vücut için zararlı doz eşiğine ulaşmadığını belirtmektedir. Ayrıca Avrupa İlaç Birliği'nin yaptığı çalışmalarda da hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde bu kimyasalın kanser hücrelerinin artışında etkili olmadığını göstermiştir. Türkiye’de ruhsatlı bir büyümeyi düzenleyicidir. Ruhsatında Bağlar ve Kivi için kullanılabileceği belirtilmektedir. Ama uzun vadede tüm kimyasallar vücut için hastalık tetikleyicidir. Yapılan çalışmalarda kilo kaybı ile ilgili sıkıntıların olacağını belirtiyorsa da klinik deney sonuçlarını dikkate almak gerekir.
Dr. Aytaç Karadağ: Erken dönemde yan etkileri; aşırı zayıflık, bulantı, kusma, burun akıntısı, bilinç kaybı, hapşırma, ishal, kaşıntı, mide bulantısı, nöbetler, boğaz ağrısı, öksürme, ağız, dudaklar ve dilin şişmesi gibi belirtilerdi. Uzun dönem yan etkileri ise erkeklerde sperm sayısı düşüklüğü yaparak kısırlık, hamilelerde düşük doğum tartılı bebek, erken doğum riski, parkinson hastalığı, kanser (Akut lenfoblastik lösemi isimli kan kanseri, böbrek, akciğer, beyin, meme, yumurtalık, prostat, pankreas ve mide kanseri yaptığı bildirilmiştir.) tiroid bezinde hem zehirli guatr hem de tiroid tembelliği, çocukluların beyin gelişiminde bozukluk, erken ergenlik, yumurtalık kistleri gibi hastalıklara neden olabilir. Maalesef gelişme çağında olan çocukların sinir sistemi, üreme organları ve bağışıklık sistemi bu kimyasaldan daha fazla etkilenir.