Humboldt Üniversitesi bünyesinde Federal Meclis ile Almanya Göç ve Entegrasyon Araştırmaları Merkezi (Deutsches Zentrum für Integrations- und Migrationsforschung, DeZIM) desteğiyle ‘Almanya’da Saygı Kazanmak: Türkiyeli Göçmenlerin Ayrımcılık Karşısında Tepkileri’ projesi günlük ayrımcılık ve ayrımcılık karşısında tepkiler konusunda araştırma yürütülüyor.
#Almanya Göç Ve Entegrasyon Araştırmaları MerkeziAlmanya, Schengen bölgesindeki sınır kontrollerini genişletme kararı alarak Fransa, Lüksemburg, Belçika, Hollanda ve Danimarka'yı da kapsayacak şekilde artıracağını duyurdu. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bu adımın göçü engelleme ve güvenlik tehditlerine karşı koruma sağlama amacı taşıdığını belirtti. Ancak, Brüksel'deki yetkililer ve Avrupa hukuku uzmanları, bu genişletmenin Schengen bölgesinin serbest dolaşım ilkesine ciddi bir darbe vurduğunu ve AB’nin birliğini test ettiğini ifade etti.
#ALMANYAFarklı alışkanlıklara sahip yabancılarla bir arada yaşamak toplum olarak uzun süredir verdiğimiz bir sınav. Yaşam tarzımızın tehdit edildiğine inanıyor birçoğumuz. Zaman zaman tansiyon da yükseliyor, istenmeyen şiddet olaylarıyla karşılaşıyoruz. Peki, verdiğimiz tepkiler, sarf ettiğimiz sözler bizi ırkçı mı yapıyor? Konuyu uzmanlarla konuştuk.
#IrkçılıkAlmanya’da yapılan bir araştırma ayrımcılığın ve ırkçılığın insanların gelir durumunu etkileyerek fakirleştirdiğini ortaya koydu. Araştırmaya göre, siyahi, Asyalı ve Müslümanlar, göçmen kökenli olmayanlara kıyasla daha fazla yoksulluk riski altında yaşıyor. Hatta bu insanlar iyi eğitimli ve çalışan kişiler olsalar bile fakirlikten etkileniyor.
#Almanya30 Ekim 1961 tarihinde Türkiye ile Almanya arasında imzalanan İş Gücü Anlaşması ile başlayan Türk göçü kitap oldu. 63 yıllık Türk göçünün 44 yılına bizzat yaşayarak tanıklık eden tarihçi-yazar Dr. Latif Çelik, gelecek nesilleri de derinden etkileyecek ‘60. Yılında Almanya Türkleri’ adlı bir kitap yazdı. “Bütün bildiklerinizi unutun, Türklerin 60 yıllık Almanya tarihi yeni baştan yazıldı” diyen Dr. Latif Çelik, kalıcı bir eser bırakmanın gururunu yaşadığını söyledi. Eser, Anadolu’nun yolu ve elektriği olmayan ıssız köylerinden kalkıp Avrupa’nın en önemli sanayi ülkesine çalışmak için gelenlerin başarı hikâyelerini bilimsel kriterler ile ortaya koyuyor. Yüzlerce hikâyeden çıkarılan özetlerle her biri ayrı ayrı tarih kokan binlerce fotoğraf arasından seçilen bir dönemin serüvenini 10 ana başlık altında 351 sayfadan oluşan büyük boy kitabında toplayan Dr. Latif Çelik, “Türk göçünün 60 yıllık serüveninin farklı yönleriyle gelecek nesillere ulaştırılması öncelikle bizim neslin kalem tutan entelektüelleri için önemli bir görev olduğuna inanıyorum” dedi. Dr. Latif Çelik, Hürriyet’in sorularını yanıtlarken de göç hikâyesinin tarihini ve heyecanını yaşadığını gizlemedi.
#ALMANYAAlmanya’da federal hükümet adına yapılan bir araştırma, ırkçılığın yaygın olduğunu ortaya koydu. ‘Ulusal Ayrımcılık ve Irkçılık Monitörü’ adlı rapora göre, siyahiler toplumsal alanda, Müslümanlar ise daha çok devlet kurumlarında ayrımcılığa uğruyor.
#Almanya“Bizim askerimiz Suriye’de savaşırken onlar nargile içiyor... Ucuza çalışıp Türkleri işsiz bırakıyorlar... Nitelikli olanları Avrupa’yı, eğitimsizler Türkiye’yi seçiyor... Bu kadar fakirlerse neden çok çocuk yapıyorlar...” TÜBİTAK ile birlikte ‘1003 Entegrasyon Projesi’nin startını veren Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi’nden Doç. Dr. Şebnem Köşer Akçapar’a göre bu düşüncelerin çoğu Türkiye’deki Suriyelilerle ilgili yanlış bir algıdan besleniyor ve suç oranları sanıldığının aksine çok düşük: “Büyük kısmı burada yaşamaya devam edecek. 5-9 yaş arası 478 bin çocuk var. Bunların bir kısmı burada doğdu, bir kısmı çok küçükken geldi. Suriye ile ilgili hiçbir hatıraları yok. Bir an önce entegrasyon şart.”
#Şebnem Köşer AkçaparHASAN KALYONCU ÜNİVERSİTESİ (HKÜ)İKTİSADİ, İDARİ VE SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ (İİSBF) SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜM BAŞKAN YARDIMCISI YRD.DOÇ. DR. BİLAL ÇIPLAK, ALMANYA’DA BULUNAN KÖKLÜ HUMBOLD ÜNİVERSİTESİ’NİN “GÖÇ VE ENTEGRASYON MERKEZİ” TARAFINDAN, İKİLİ İLİŞKİLERİN GELİŞTİRİLMESİ VE AKADEMİK İŞBİRLİĞİ KONULARINDA FİKİR PAYLAŞILMASI İÇİN DAVET EDİLDİ.
1960’lı yılların başından itibaren Batı Avrupa ülkelerine çalışma amacıyla giden Türkiye kökenliler, yarım asırlık bir dönemi geride bıraktılar ve artık Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası haline geldiler. Bugün sayısı 5 milyonu bulan Türkiye kökenlilerin artık “misafir” hatta “göçmen” olduklarını söylemek bile oldukça zor.
TÜRKİYE-Almanya ilişkilerinde 2010 yılı, iki ülke arasında karşılıklı üst düzey ziyaretlerin yoğun olduğu bir yıl oldu. Almanya’da Cumhurbaşkanlığı görevinin Horst Köhler’den Christian Wulff’a geçtiği 2010 yılında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel’in karşılıklı ziyaretleri ile yeni Almanya Cumhurbaşkanı Wulff’un Türkiye ziyareti önemli gelişmeler arasında yer aldı. İstanbul’da kurulacak Türk-Alman Üniversitesinin temelinin de atıldığı 2010 yılında iki ülke ilişk
<B>ALMANYA'</B>daki izlenimlerimize devam ediyoruz. Eski Başbakan <B>Kohl,</B> geçmişte, <B>‘‘Almanya</B> <B>göç ülkesi değil’’ </B>derken, şimdiki Cumhurbaşkanı <B>Johannes Rau,</B> bayramda <B>Berlin'</B>deki <B>DİTİB'</B>e bağlı <B>Fatih Camii'</B>ni gezerken, <B>Almanya'</B>nın göç ülkesi olduğunu itiraf etmek zorunda kalıyordu.