Güncelleme Tarihi:
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (HUGO) tarafından 2013’te yapılan ve yarım asırdır Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenlilerin sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel konular karşısındaki davranış ve eğilimlerini tespit etmek amacı taşıyan “Euro-Turks-Barometre” araştırmasının sonuçları yayınlandı. Araştırma Türklerin 100 bin ve daha fazla bulunduğu altı Avrupa Birliği üyesi ülke (Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere, Belçika, Avusturya), Kuzey Avrupa bölgesi (Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya) ve İsviçre’de yaşayan 2634 kişi ile gerçekleştirilmiş.
Sosyal ve siyasi statülerinde de önemli değişiklikler olan Türkiye kökenlilerin yüzde 90’a yakın bölümü 11 yılı aşkın bir süredir, yüzde 57’sinin ise 21 yıldan fazladır Avrupa’da yaşıyor. Türkiye kökenlilerin yüzde 13-20 arasındaki bölümü ise Avrupa ülkelerinde doğmuş.
ÇİFT VATANDAŞLIK YAYGIN
AB üyesi 10 ülkenin nüfusundan fazla sayıya tekabül eden “Avrupalı Türkler”in yüzde 91’i ya orada doğmuş ya da 11 yıldan fazladır orada yaşıyorlar.
Araştırmanın sonuçlarına göre artık Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası haline gelen Türkiye kökenliler büyük oranda bir entegrasyon sorunu yaşamadıkları düşüncesindeler. Çoğunluk yaşadığı ülkede kendisini evinde hissediyor.
Kalıcılığın bir başka göstergesi olan vatandaşlık konusunda AB vatandaşı olan Türklerin yarısının aynı zamanda T.C. vatandaşlıklarını korudukları görülüyor. Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenlilerin yarısı yani 2,5 milyonu bulunduğu ülkenin, dolayısıyla da AB vatandaşı.
POLİTİK TERCİHLERDE BÜYÜK FARK VAR
Araştırmanın en göze çarpan noktalarından biri Türklerin politik tercihlerine verdikleri cevaplar. Avrupa’da yerleşik Türkiye kökenlilerin, yaşadıkları ülkedeki siyasal tercihleri ile Türkiye’deki siyasal tercihleri arasında ciddi bir farklılık olduğu gözleniyor. Genel olarak yaşadıkları ülkelerde sol, sosyalist vb. siyasi ideolojilere sahip olan partileri tercih eden Türkiye kökenlilerin, Türkiye’deki tercihleri muhafazakar - merkez sağdan yana oluyor. Katılımcılar bulundukları ülkede yüzde 55 oranında sosyal demokratlara oy vermeyi tercih ederken, Türkiye’de olmaları durumunda yüzde 44 AKP’ye oy vereceklerini söylüyorlar. CHP’nin oranı yüzde 12, MHP’nin yüzde 4, BDP’nin yüzde 2 oy aldığı görülürken “hiçbirine oy vermem” ve “kararsızım” diyenlerin oranı toplam yüzde 24’e ulaşıyor.
Avrupa’da yaşayan vatandaşlar arasında Türkiye seçimleri için bulundukları yerde oy kullanma imkanının verilmesi de ciddi ilgi yaratmış.
Hatta bu ilginin yaşadıkları ülke seçimlerinden çok daha güçlü olduğu anket sonuçlarına yansıyor. Sadece bir yerde oy kullanması gerekirse Türkiye kökenlilerin yüzde 26 ile Türkiye seçimlerini, yüzde 12 ile yaşadıkları ülke seçimini tercih edeceklerini söylemeleri oldukça dikkat çekici. Türkiye seçimleri için “oy kullanmaya gideceğim diyenlerin oranı yüzde 74 gibi son derece yüksek çıkıyor.
AB'YE VERİLEN TEPKİ AYNI
Katılımcıların Türkiye-AB arasındaki ilişkiye bakışları açıkları Türkiye’de konuyla ilgili daha önce yapılan araştırmalarla benzerlik taşıyor. Türkiye’de olduğu gibi Avrupa vatandaşı olan Türkler de AB üyeliğine daha soğuk bakıyor. Çalışmada bunun nedeni olarak Avrupa’daki mali kriz ve Türkiye’deki gelişmelerin rol aldığı değerlendirmesi yapılmış.
DİYASPORALAŞMA SİNYALLERİ VAR
Avrupa’da yerleşik Türkiye kökenlilerin yüzde 85 oranında yaşadıkları toplumla entegre olma sorunu yaşamadıklarına inandıkları sonucu ortaya çıkmasına rağmen çalışmada ortaya çıkan diğer veriler ciddi diyasporalaşma sinyalleri veriyor. Türkiye’ye aidiyet, Türklüğe aidiyet vurgusunun güçlü olduğu göze çarpıyor.
TÜRKİYE'Yİ TAKİP EDİYORLAR AMA GERİ DÖNMEK İSTEMİYORLAR
Çalışmada katılımcıların en çok Türk medyalarını takip ettiği de ortaya çıktı. Yaşadığı ülkedeki medyaları takip edenlerin oranı sadece yüzde 7 civarında kaldı. Türkiye’yi yüksek oranda takip etmelerine rağmen geri dönmeyi düşünebileceğini açıklayan katılımcıların sayısı yüzde 30.
NEO-NAZİ CİNAYETLERİ ARAŞTIRMASI
HUGO’nun 2000’den bu yana Neo-Nazi örgüt NSU tarafından gerçekleştirilen ırkçı saldırılar konusunda Almanya’da yaşayan Türklerin duygu, düşünce, tespit ve öngörülerini ortaya çıkarmaya yönelik bir yaptığı kamuoyu araştırmasından çıkan sonuçlar da oldukça çarpıcı.
“Almanya’da Irkçı Neo-Nazi Cinayetler: Türklerin Görüş ve Duyguları Araştırması” başlıklı çalışmaya göre Türkler, eylemlerin hedefi oldukları halde, bu eylemleri yapanlarla Alman toplumunu özenle ayırmayı tercih ediyor ve Almanları suçlayıcı bir tavırdan özenle uzak duruyorlar. Türklerin çok önemli bir bölümü (yüzde 78) cinayetleri Alman toplumu ile değil, çok küçük radikal bir grupla ilişkilendiriyor. “Cinayetleri işleyen bütün Alman toplumudur” önermesine katılanların oranı sadece yüzde 2,30’u “Alman toplumunun büyük bölümü” diyenlerin oranı ise yüzde 6,78’dir.
DEVLETE GÜVENSİZLİK VAR
Neo-Nazi cinayet şebekesini Alman toplumundan ayıran Türklerin Alman devletine karşı güvenlerinde ise ciddi bir kırılma olduğu ortaya çıkıyor. “Size göre bu cinayetleri işleyenler Alman Devleti tarafından desteklendi mi ya da hiç korundu mu?” sorusuna “evet” diyenlerin oranı yüzde 55, “hayır” diyenlerin oranı ise yüzde 20,66’dır. Bu sorunun yüzde 24,37 oranında yanıtsız bırakılması da dikkat çekicidir.
Bu durum Almanya’daki Türklerin Alman Devleti’ne karşı güvensizliğini ortaya koyması bakımından son derece dramatik bir görüntü olarak değerlendirilebilir.