Fıkra gibi Avrupa tarifi

2010 önemli bir tarih. Özellikle de İstanbul için. O yıl, İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti sıfatını paylaşacak. Diğer iki kent Almanya’da Essen ve Macaristan’da Peç.

Hazırlıklar sürüyor, zamanla yapılanları daha iyi öğrenebileceğimizi umuyorum.

O yıl, Türkiye’de Japonya yılı da olacak. Daha şimdiden çok ciddi hazırlıklar planlandığını duyuyorum. İstanbul, Asya ile Avrupa’nın buluşacağı bir merkez haline gelecek.

Bazı uzmanların ileri sürdüğü gibi ekonomik kriz 2010’da hız keserse, İstanbul’un önemli bir çekim merkezi haline geleceği kesin.

Önemli olan bu kentin değerlerinin gerektiği gibi seferber edilebilmesi.

TEK BİR AVRUPA YOK

İSTANBUL 2010 çerçevesinde İKSV’nin düzenlediği sempozyumda Macaristan Eğitim ve Kültür Bakanı İstvan Hiller, Avrupa kültürüyle ilgili ilginç hikayeler anlattı.

Aynı zamanda tarihçi olan Hiller’in 350 yıl önceye dayanan hikayesi Hollanda ve Avusturya’nın Bab-ı Ali’deki sefaretleriyle ilgili.

Hollanda’nın İstanbul Büyükelçisi ile saray arasında iyi ilişkiler zamanın Avrupalı diplomatlarının dedikodularına neden oluyor, Hollanda Büyükelçisi, Osmanlıdan en iyi haber alan sefir olarak dikkat çekiyormuş. Araştırmışlar, Büyükelçi’nin Saray’a hediyeler sunduğunu bulmuşlar. Avusturya-Macaristan Büyükelçisi de hemen Viyana’ya durumu bildirmiş ve hediye gönderilmesini istemiş.

Habsburglar çok güzel bir yazı masası göndermişler. İlk masa sevinçle karşılanmış, ikincisi geldiğinde "a çok iyi, takım oldu" denmiş, ama 19’uncu masadan sonra Saray, Viyana elçisinden nefret etmeye başlamış.

SIR KEŞFEDİLMİŞ AMA

Avusturya sefiri, başarısızlığının sırrını araştırmış ve öğrenmiş ki Hollandalı meslektaşının sunduğu hediyeler çok farklı. Lüks objeler, egzotik bitkiler, kuşlar, haritalar gibi zarif hediyeler geliyormuş Hollanda’dan. Bu durumu Viyana’ya bildirdiğinde, Avusturya fiyatı pahalı bulmuş. Oradan buradan para toplanmış. Bu para ile yeni bir hediye alınmış. Ne olabilir? Masa. Avusturya 20’nci masasını da göndermiş Osmanlı Padişahı’na.

Bu hikayeyi anlattıktan sonra "Tek bir Avrupa kültürü yok" diyor Macaristan’ın tarihçi Bakanı, "Avrupa’nın her tarafında ayrı bir kültür vardır."

Burada bir parantez açıyorum: Bu "masa öyküsü", İsviçre’den gelen son masayı getirdi aklıma. Lozan Anlaşması’nın imzalandığı masa. Bu, bizim için çok anlamlı bir hediye, ama anladığım kadarıyla daha şimdiden nereye konacağı sorun olmuş.

Keşke, Lozan belgelerinin, kitaplarının, resim ve o süreçle ilgili tüm objelerin toplandığı bir müze düzenlenebilse, sürekli kendini yenileyen ve araştırmacılara ışık tutan bir müze.

Nasılsa masa da var.

GELECEK GEÇMİŞTE SAKLI

Macar Bakan haklı, tek bir Avrupa kültürü yok. Avrupa kültürünün bütün katmanlarında Anadolu, Türkler ve Türkiye ile ilişki var üstelik.

Ya gelecek? Avrupa’da yaşayan üç milyon Türkiye kökenli insanın gelişen Avrupa kültürüne hiç mi etkisi yok? Sempozyumda konuşan Alman Yeşiller Partisi milletvekili ve partinin Avrupa ve Eğitim Politikaları Sözcüsü Özcan Mutlu, bu etkileşimin olduğunu söylerken, bunun gelişmesi için özel kültür politikalarının desteklenmesi gerektiğini de vurguladı.

Macaristan Kültür ve Eğitim Bakanı’nın dediği gibi, "Gelecek, geçmişte saklıdır."

İnsanlar arasındaki ilişkiler kültürel köprülerle güçlenir. 2010 bu açıdan bir fırsat yaratabilir. Doğru değerlendirebilirsek.

Yazarın Tüm Yazıları