Enseye tokat

Bu işin piri, rahmetli Cenk Koray’dı bana sorarsanız...

Bir yılbaşı gecesinin ertesi günü yaptığı şaka, Türkler’in polis gördü mü şuur yitimine uğraması üzerine derin tefekkürlere dalmama neden olmuştu; dünmüş gibi hatırımdadır.

Otoyolun kenarına park etmiş bir trafik ekip arabasının yanına eczacı terazisi koymuştu. Trafik polisi kılığındaki bir oyuncu, arabaları durduruyor ve inen şoförlerden tartıya çıkmalarını istiyordu.

Sonra boylarını ve kilolarını ölçüyor ve boyları ile kiloları arasında 10 fark olmayanlara ceza yazacağını söylüyordu.

Zira güya şoförler için standart belirlenmişti... Avrupa Birliği’ne girmek için hükümetin aldığı yeni karar böyleydi.

Tepkiler farklı farklıydı ama ‘kafa’ bábında nihayetinde aynıydı:

Akşamdan kalma olduğunu -yılbaşı ya- bir hatadır yaptığını söyleyip af dileyenler mi istersiniz... Hastaneye yetişmek için otomobile bindiğini, hem bu karardan haberdar olmadığını ama vallaha bir daha yapmayacağını söyleyenler mi... Üstü kapalı bir dille rüşvet teklif edenler mi...

Bir Allah’ın kulu da çıkıp; ‘Yahu siz kafayı mı yediniz?’ diye sormadı. O sıralarda hükümetin başında olan Özal ve ailesinin, bu karar dolayısıyla bisiklete bile binip binemeyeceğini merak etmedi...

Cenk Koray, taş bağladığı oltalarla sazan avlamakta ustaydı...

Onun şakaları, komikti, tatlıydı, en önemlisi de zararsızdı.

Şimdilerin ‘şakacı’ları ise, olayı dehşet boyutuna taşıdı.

Erzurum Emniyet Müdür Vekili Ahmet Demiral’ın dediği gibi: ‘Şaka şakalıktan çıktı.’

Okumuşsunuzdur, Mustafa Karadeniz, geçtiğimiz günlerde, Erzurum halkına ve güvenlik güçlerine bir UFO şakası yaptı.

Şöyle: Karadeniz, vali ve emniyet müdürü ile anlaşıyor. Şehirde düzenlenen bir konser sırasında, Palandöken Dağı eteklerinden yanardöner balonlar uçuruyor. Yine evvelden anlaşmış olduğu şarkıcılar, bu ‘UFO’ları görünce, korkudan bayılıyor mayılıyor...

Konserden sonra da, şarkıcı tayfası, güya UFO’ları aramak için çıktıkları Palandöken Dağı’nda kayboluyor.

Bunun üzerine güvenlik ve arama kuvvetleri devreye giriyor; halk seferber oluyor.

Neymiş? Şaka...

Hatırlarsınız, Karadeniz, en meşhur şakasını, Küstüm şarkısıyla ünlü Latif Doğan’a yapmıştı.

Karadeniz ve ekibi, kar maskeleriyle Doğan’ı bir restorandan silah zoruyla kaçırmışlardı.

Onu binanın çatısındaki bir helikoptere bindirmiş ve gözlerini bağlamışlardı. Sonra helikopteri yerden bir metre havalandırmış ve Doğan’a paraşüt takarak; ‘Boğaz Köprüsü’nün üzerindeyiz, hemen atla’ demişlerdi.

Ve ‘Su soğuktur abiler, yapmayın, acıyın’ şeklinde yalvarıp yakaran Doğan’ı, o bir-iki metrelik yükseklikten aşağıya atmışlardı.

Bunu müteakip, Doğan’ın hayranları, Mustafa Karadeniz’i sıkıştırıp bir temiz dövmüşlerdi.

Erzurum’da da esnaf Fevzi Elagül, serseri kılığında Karadeniz’in yanına yaklaşmış ve onu ‘şakacıktan’ bıçakla kovalamış.

Polis durumdan haberdar olduğu için müdahale etmemiş. Bu ‘şaka’dan sonra Karadeniz; ‘Herhalde şaka yapmayı bırakacağım’ demiş.

Valla hep böyle şaka niyetine kaka yapacaksa, bıraksa iyi eder...

Erzurum’daki UFO hadisesinden sonra Emniyet Müdür Vekili Ahmet Demiral háliyle durumdan şikayetçiydi: ‘Adam dilekçeyle kalkıp geliyor Asayiş Şubesi’ne... Ben polis olarak bunu ciddiye alırım. Anons ettirdim, aramaya aldırdım. Yarın böyle bir müracaatta bunu kaale almazsam ne duruma düşerim ben?’

Şakacının kaçınılmaz kaderi: Ya inandırıcılığını tamamen yitirir ve Yalancı Çoban’a döner... Ya da bir gün bir şaka mağdurunun tepesi fena atar, karşılığında Karadeniz’e beter bir eşek şakası yapar; Allah muhafaza ‘şakacı’ da Niyazi’nin yolundan gider...

Asparagas

Komik ve uçmuş

Tom Cruise’un kendisini güldürecek, maceraya meraklı, motosiklet ve uçağa binmeyi seven bir kadınla evlenmeye hazır olduğunu söylemesi üzerine Tuğba Özay, pilotluk brövesi almak için kurslara başladı: ‘Ay, hiç bilmiyordum ama meğer Tom Cruise’un hayalindeki kadın benmişim. Boydan yana en fazla belime filan geliyor ama olsun bu da Tom Cruise yani... Adam resmen beni tarif ediyor. Motosiklete binerim. Macerayı severim. Gencim güzelim. Üstelik de çok komiğim. Gerçi arkadaşlar benimle gülmekten ziyade bana güldüklerini söylüyorlar hep. Tam olarak ne anlama geldiğini anlamadım ama komiklikse komiklik... İşin bir tek uçma kısmı kaldı. Geçenlerde niyetimi açtığım bir tanıdık, bröveye gerek olmadığını, böyle düşünebildiğime göre zaten uçtuğumu söyledi hem. Yaşasın, zamandan da kazanıyorum böylece. Bir süre görüşemeyeceğiz; yarın Los Angeles’a gidiyorum.’
Yazarın Tüm Yazıları