En etkili 500 kişiden biri

EVET, Cuma gününe kadar Brüksel’e kilitlenmiş durumdayız. 18 Aralık’tan itibaren de sonucun anlamını tartışmaya başlayacağız bir süre.Bunları Cuma günü gazetede ziyaretime gelen bir Amerikalıya, şu sıralarda Washington’un gündemin alt sıralarına kaydığını söylemek için aktardım. Aldığım yanıt, ‘Demek ki daha agresif davranmamız gerekiyor’ oldu. Bana iletilen cv’sinde, ‘ABD dış politikasının en etkili 500 isminden biri’ olarak tanıtılan Max Boot, Amerikan Dış İlişkiler Konseyi üyesi, güvenlik konularında uzman. Bir haftadır Türkiye’de, Ankara, İstanbul, Adana ve İzmir’de incelemelerde bulunuyormuş. Bush Yönetimi’nin yakın çevresinden olan Boot’un vermek istediği mesaj, beklendiği gibi son zamanlarda Ankara ile Washington arasındaki limonileşmeyle ilgili. Özetle söylemek gerekirse, Başbakan Erdoğan’ın Felluce’de, direnişten ve ‘şehitler’den söz etmesi, buna ek olarak savaşın soykırım olarak tanımlanmasına karşı hiçbir şey söylememesi gerginliğin görünürdeki kısmı. Bir de, ABD Büyükelçisi’nin randevu talebine yanıt vermede işi yavaştan alma gibi diplomatik kulislerde yaşananlar var. Türkiye kamuoyunda, Irak savaşına karşı tepkinin Amerikan aleyhtarlığı olarak ortaya çıkması da bir başka boyut. Bütün bu gelişmeleri, ‘Türkiye, teröristlere yanlış mesaj gönderiyor’ diye yorumluyor Boot. Ve Washington’daki rahatsızlığın ‘bizim düşündüğümüz kadar sıradan ve yüzeysel’ olmadığını söylüyor. Yaklaşım şu: ‘Eğer Irak’ın bölünmesini istemiyorsanız, bizim orada başarılı olmamız gerekiyor. Şu anda Amerikan askerleri geri çekilirse kaosun yaratacağı tek sonuç Irak’ın bölünmesi olacak.’Washington’un, sadece Türkiye’den gelen açıklamalar değil, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Irak’ta operasyonla ilgili eleştirilerinden de rahatsız olduğu anlaşılıyor. ‘Bu tip konuşmalar diğer tarafın işine yarar. Onları cesaretlendirir’ diyor. Irak’ta, demokrasi vaadiyle başlatılan ve şimdilik tam bir kaos getiren savaşla ilgili her eleştiri Bush Yönetimi’nin, ‘benden olmayan düşmandan yanadır’ çizgisini her sefer daha net ortaya çıkartıyor. Seçimlerden sonraki yönetim değişikliklerinin yönünü de belli ediyor bu durum. * * * SÖZ terör ve teröristlerden açılınca, konu Kuzey Irak’taki PKK varlığına geliyor. Amerikan dış politika argümanlarından en bilinen en kalıp haline gelen yanıtları alıyorum. ‘Askerlerimiz şimdi Sünni üçgenindeki teröristlerle ile ilgileniyorlar. Savaşın en sıcak noktası orası. PKK ile savaşacak güç ayıramayız. Ama PKK bizim terör listemizde yer alıyor. Türk hükümeti ile istihbarat alışverişi yapıyoruz!’Oysa, PKK’ya karşı pozisyon almak için mutlaka askeri operasyon gerekmiyor, baştan beri sözü edilen ‘siyasi irade’. Irak’ta onun üstünde siyasi irade mi var şimdi? Yok. Demek ki, Ankara’nın rahatsızlığı Washington’un bu konuda yeterince siyasi irade göstermemesinden kaynaklanıyor. Son günlerde, Türkmenler meselesi tamamen gündemden düştü. Amerikan askerleri peşmergelerle birlikte Musul’da operasyon düzenliyor. Bu konuda da görüşü gayet net Boot’un. ‘Bizim Irak’ta yeterince sorunumuz var. Kürtler bizim en büyük destekçimiz ve bizim bu desteğe ihtiyacımız var.’* * * HERKES gibi benim de aklımı kurcalayan soruyu sona bırakıyorum. Saddam’ın diktatörlüğünü devirmek için başlatılan savaştan, Irak, bir İslam Cumhuriyeti olarak çıkacak. ABD’nin istediği dönüşüm bu muydu? Aldığım yanıt: ‘Irak, bir Kemalist demokrasi olmayacak. Ne İran İslam cumhuriyeti kadar radikal İslamcı, ne de Türkiye kadar radikal laik olacak’ Ya demokrasi, kadın hakları? Eşitlik? ‘Halkın hassasiyetlerine saygı göstermek durumundayız.’Türkiye modelinin tutmayacağı anlaşıldı, şimdi Ortadoğu için demokrasi modeli Irak olacak. Siz ne diyorsunuz bilemiyorum ama bizim buralarda bunlara, ‘ham hayal’ denir.
Yazarın Tüm Yazıları