Efsaneden hakikate

AZERBAYCAN Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol ana boru hattına ilk petrolü pompalarken, ‘Efsane hakiket oldu’ dedi.

Gerçekten de, Hazar petrolleriyle ilgili ilk anlaşmanın imzalandığı günden bu yana geçen 11 yıl içinde, öyle sert çatışmalar yaşandı, pazarlıklar döndü, iğrenç oyunlar oynandı ki, bu süreci çok yakından izleyen bir gazeteci olarak, zaman zaman ben de ümidimi yitirmiş, ‘Acaba hayal mi? Gerçekleşmesi mümkün olmayan bir efsane mi?’ diye sormuştum kendime.

Hayal gerçek oldu.

Hazar petrolü, Türkiye üzerinden Batı piyasalarına kavuşacak.

Irak petrolü de tam kapasiteyle devreye girdiğinde, Ceyhan dünyanın önde gelen petrol satış merkezlerinden biri haline gelecek.

Petrol, bölgemiz tarihinin, kültürünün, siyasetinin, sarsıntılarının bugün Irak’ta yaşananlara kadar uzanan en belirleyici aktörlerinden.

Hazar petrolü bu yıl sonunda Ceyhan’a iniyor. Bu yeni durumu yönetmeye hazır mıyız? Gerekli vizyona sahip miyiz? Artık bu sorunun yanıtlarını tartışmanın zamanı.

* * *

11 yıllık sürece dönüp baktığımda, Türkiye’nin hazırlığının ne kadar az, petrol konusundaki deneyiminin ne kadar yetersiz olduğunu daha iyi görüyorum. Bu durum, Rusya, Amerika ve İngiltere gibi işin ehli ülkeler ve dev petrol şirketlerinin arasında, Türkiye’nin etkiye açık bir oyun planı kurmasına neden oldu.

Bakü-Ceyhan’ın hükümetler tarafından iç politika malzemesi haline getirilmesi, pazarlık pozisyonlarını olumsuz etkiledi. Bu zaaf, büyük şirketlerin ve devletlerin kamuoyu üzerinden pazarlık yürütmelerini kolaylaştırdı.

Örneğin Bakü-Supsa. ‘Eğer, Supsa olmasaydı Hazar petrolü Rusya’ya kaçacak’ telaşını yayarak, Çiller hükümetini bu hattın finansmanını üstlenmeye (250 milyon dolar) ve gelecek petrolün alımı konusunda taahhüt vermeye ikna etmişlerdi ki son anda, geri dönüldü. Hattın yapımı engellenemedi ama hiç olmazsa Türkiye açısından hiçbir ekonomik anlamı olmayan bu teklif ortadan kalktı.

* * *

BAKÜ-Tiflis-Ceyhan’
ın gerçekleşmesinde emeği geçenleri saygıyle anarken, aralarından bir uzmanın görüşlerini paylaşmak istiyorum. Şu anda Koç topluluğu enerji grubu yöneticiliğini sürdüren Erol Memioğlu, Hazar petrolleriyle ilgili çalışmaların başladığı dönemlerde TPAO Yurtdışı Projeler Kurulu Başkanı olarak görev yapıyordu. Memioğlu’ndan ‘efsane’nin dünüyle ilgili eleştirilerini ve ileriye dönük değerlendirmesini istedim.

‘Bu süreçte öncelikler iyi belirlenemedi. Nihai kararlarda ağırlık, Hazar petrollerinde en fazla rezerve sahip olan şirket ve ülkelerin. Bizim de önceliğimiz hisselerimizi artırmak olmalıydı. Başta Türkiye, yüzde 1.75 hisseye sahipti. Ama sonra Azerbaycan kendi hissesinden yüzde 10’unu satışa çıkardı, biz ve Exxon talip olduk ve paylaştık. Bu süreçte Türkiye’nin dikkati sadece Bakü-Ceyhan üzerine odaklandığından, hissemizin daha fazla artırılması için yeterli kararlılık gösterilemedi. İkinci husus şu. Bakü-Supsa yapılabilirdi fakat, Türkiye bu kez dikkatini Bakü-Ceyhan’da yoğunlaştıracak yerde Supsa’nın sözcülüğüne soyundu. Bu, Bakü-Ceyhan’ı geciktirdi. Üçüncü konu ise Bakü-Ceyhan siyasi ve stratejik açıdan ele alınırken, ekonomik çıkarlar aynı önceliğe sahip değildi.’

* * *

CEYHAN’
ın geleceği ile ilgili vizyon da önemli. ‘Ceyhan’ın petrol satış merkezi haline getirilmesi gerekiyor. Irak petrolü de buraya gelecek ayrıca Arap ve Rus petrolü ek olarak bu bölgeye çekilebilir. Bu hattın yanına bir hat daha inşa edilebilir’ diyor Memioğlu, ‘Ceyhan’a ulaşacak başka by-pass hatları da düşünülebilir. İhtiyacı karşılayacak kapasitede rafinerilerin yapılmasıyla Ceyhan limanı Türkiye’ye ticari canlılık da getirecektir.’

İlham Aliyev’
in dediği gibi ‘efsane hakikat oldu’. Bakü-Ceyhan, petrolün sadece savaş alanlarında değil, masada da paylaşılabileceğinin ilk örneği olarak da gerçek bir 21. yüzyıl efsanesi.
Yazarın Tüm Yazıları