Dünya barış merkezi Bugün düş yarın gerçek

ÇEVRE ilçelerin belediyeleri kordon boyunca tezgahlarını açmışlardı. Ressamlar, seramikçiler eserlerini sergiliyor, çocuklar uzun bir masanın başında gönüllerince toprak yoğuruyordu.

Çanakkaleli ebru sanatçısı hünerini gösteriyor, Tiyatro Troya, Bozcaada Çocuk Tiyatrosu, Bayramiç, Biga ve diğer belediyelerin halk oyunları toplulukları gösteriler sunuyorlardı.

Şehir ayağa kalkmıştı. Sokaklarda, genç müzik grupları konserler veriyor, Bulgaristan’dan gelen dansçılar neşe dağıtıyordu. Akşama da Grup Sefarad’ın müziği, Çanakkale’ye yerleri boş kalan eski sakinlerinin Çanakkale Musevilerinin ezgilerini taşıyordu.

Kordon boyu, bölge belediyelerinin kendi ürünlerini tanıtmalarını sağlayan cümbüşlü bir panayırdı.

15 asitane içinde en haşmetli semaya sahip olduğu söylenen Gelibolu Mevlevihanesi’nin mutfaklarından gelen Gelibolu Mevlevi tatlısı, Bozcaada şaraplarının yanındaki standlarda ikram ediliyor, Ezine peynirleri tattırılıyordu. Çanakkaleliler, akşam geç saatlere kadar bu standların önlerinde uzun ama düzenli ve neşeli kuyruklar oluşturdular.

* * *

ÇANAKKALE
Ticaret ve Sanayii Odası Başkanı İlhami Tezcan, ‘Komşuluk, Dayanışma, Barış ve Çanakkale’ konulu panelde,. ‘Bizim için Gelibolu, Troya, Assos, Kazdağı önemli markalardır’ dedi. Bu kavrayış Çanakkale’yi kendi halinde bir kent olmaktan kurtaracak bilincin gelişmekte olduğunu gösteriyor.

Sivil toplum örgütleriyle, iş dünyası, Üniversitesi, Belediye Başkanı ve Valisi ile herkes elbirliğiyle Çanakkale’yi yepyeni bir boyuta taşıma hamlesi içinde.

Tabii ki bu hamleyi ateşleyen güçlü bir vizyon var.

* * *

İNSANLIK
tarihinin destanlaşan Troya ve Çanakkale savaşlarının geçtiği bu toprakların çağrısına kulak vererek kenti dünya barış kenti haline getirme vizyonu benimseniyor. Yöre halkının Osman Bey adını taktığı, 1988’den itibaren Troya kazılarını devralan arkeolog Prof. Korfman’ın da vasiyeti bu. Tübingen Üniversitesi’nden ayılıp Çanakkale’ye yerleşmeye hazırlanırken kansere yenik düşen Prof. Korfman 200 bin kitabını da Çanakkale’ye bağışlamış. Belediye Başkanı Ülgün Gökhan, içinde çeşitli etkinliklerin yapılabileceği büyük bir kitaplığın seneye açılması için kolları sıvamış.

Çanakkale’nin Türkiye’nin en batıdaki en uzak ili olmaktan kurtulup, sahip olduğu olanakları seferber edebilmesi için bazı sorunların aşılması gerekiyor. Ulaşım sorunun çözülmesi, doğa dostu sanayi yatırımlarının artması ve Troya müzesinin bir an önce kurulması öncelikli talepler.

Çanakkale Savaşı’nın kahramanı Mesudiye zırhlısı yıllar önce bir İtalyan firmasına hurda olarak satılmıştı. O günlerden Çanakkale’nin değerini bilen bugünkü zihniyete geldik.

Bugün Çanakkale, geçmişine sahip çıkıyor ve onun üzerinden geleceğini düşlüyor. Dünyanın tüm çatışmalarının çözümlendiği, iki büyük savaşın anıları arasında barış görüşmelerinin yapıldığı barış merkezi. Bugün düş, yarın gerçek.

Acıyı paylaşmak

Acının sınıfı, dini, ırkı, cinsi olabilir mi? Bir müslümanın acısını paylaşırken, bir Hıristiyan’ın acısı bizi daha mı az etkilemeli? Felaket, zenginin başına geldiyse hak yerini buldu diye mi düşünmeliyiz? Siyahların ölümü beyazlarınkinden farklı mıdır?

Amerikan halkının felaketi karşısındaki tepkimize bakınca bu sorular üşüşüyor aklıma. Bu felaketi paylaşmak, onlara yardım etmenin yollarını aramak yerine karşılaştırmalar, yorumlar yapıyoruz. Fransız Televizyonu TV5, Amerikan halkıyla dayanışma programları yayınladı, BBC ve diğer Avrupa televizyonları canlı yayınla, sular altında geleceklerini yitirenlerin sesini duyurdu dünyaya. Orada insani bir dram yaşanıyor. Irak’taki kadar gerçek bir dram. Kenti terk edemeyecek kadar yoksulları vuran bu felaket ile başa çıkmakta zorlanıyor ABD. Dünyadan yardım istiyor. Avrupa ülkeleri petrol rezervlerinin bir kısmını vermeye hazırlanıyor.

ABD’nin petrol rezervinin yüzde onunu yitirmesine neden olan bu felaketin insani sonuçlarını içimizde hissedecek duygusal takatimiz kalmadı diyelim, ekonomik sonuçlarının kapımızı çalacağını hesaplayamayacak kadar mı günü birlikçi olduk? Ne siyaset sınıfımızdan insani bir geçmiş olsun mesajı duyuldu ne de bizden teselli sözcükleri. Galiba biz de Bush kadar duyarsızlaştık, farkında değiliz.
Yazarın Tüm Yazıları