DP’lilerin torunları Gezi’de

“Yeni bir toplum doğuyor, korkudan uzak, dayanışma kültürü ile yoğrulan bir toplum. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”.

Haberin Devamı

Yok “faiz lobisi”, yok “kurulan tuzaklar”, yok “marjinal gruplar” ya da bilmem ne, hepsi gerçekdışı. Gerçek başka bir ruhla boy atıyor. Somut örneği var.
AKP ikide bir Menderes’in mirasına sahip çıkmaya çalışıyor. Olur olmaz benzetmelerle. Tarihler farklı, olaylar farklı, hele insanlar çoktan farklı. Sahip çıktığı Menderes mirası da, artık Tayyip Erdoğan’la birlikte değil.

ÜÇ İDAM

27 Mayıs sonrasında Demokrat Parti’nin (DP) üç ileri geleni idam ediliyor. Başbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu.
Gezi direnişine başından beri katılanlar, yeni bir toplumun doğduğuna inananlar, dayanışma kültürü ile yoğrulanlar arasında kim var? İdam edilen Fatin Rüştü Zorlu’nun aynı ismi taşıyan torunu Fatin Zorlu var. İyi yetişmiş, dünyayı bilen, özellikleri bulunan biri.
Çok çarpıcı. “Faiz lobisi, marjinal gruplar” teorileri yerle bir. Fatin Zorlu’nun Gezi’de yer alması farklı bir dayanışma kültürünün habercisi. AKP’nin buna yetişmesi mümkün değil.

YENİ DÜZEN ÖZLEMİ

Gezi üzerine yayınlanan kitap sayısı hızla artıyor. Kitaplar, karikatürler, hele de mizah dergileri Gezi ile birlikte tavan yapıyor. Çok satanlar listesine giriyor.
Gezi’ye katılanların tamamı yeni bir düzen istiyor. Otoriter söylemin ve uygulamaların olmadığı, bireysel özgürlüklere saygılı, sorumluların yargıdan kaçırılmadığı, evrensel bir hukuk düzeni. Yaşamakta olduğumuz düzenle taban tabana zıt bir düzen.
Farklı sınıf ve inançlardan, farklı dünya görüşlerinden, hatta çok acılı da olsa, farklı tarihsel geçmişten gelen insanlar Gezi’de bir araya geliyor. Bunu basite indirgeyip, “bize karşı olanlar” diye görmek, ikide bir “sandık” edebiyatı yapmak çözüm değil. Artık anlamak gerek, farklı dayanışma kültürü sonucu, insanlar farklı bir yaşam biçimi istiyor.

MUHAFAZAKÂRLIK YETMİYOR

Demokrat Parti muhafazakâr bir parti.
Ana akım, İkinci Meşrutiyet ile birlikte tarih sahnesine çıkan Hürriyet ve İtilaf, bazı farklılıklarla Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve hatta, ilgisi olmamakla birlikte, bugün kendisini aynı çizgiye oturtma çabasındaki AKP. Ortak özellik muhafazakâr kimlikleri.
Artık öyle değil. DP’nin, üstelik idam edilmiş, çok önde gelen bir bakanının torunu, bireysel de olsa, yeni bir dayanışma kültürü sergiliyor.
Aslında Gezi’ye katılanlar, mümkün olsa da tek tek incelense, ortaya kim bilir nasıl bir sosyal ağ, nasıl bir kültürel anlayış ve düzen özlemi çıkar.

Haberin Devamı

Yalnızlık örneği: Eurovision

Haberin Devamı

PUANLAMA sistemine itiraz derken, ortaya bir de şike iddiaları çıkıyor.
Türkiye şarkı yarışmalarının düzenlendiği Eurovision’da son yıllarda mutsuz. Katılmaktan vazgeçiyor, örneğin, oylamaya itiraz ediyor. Bir ülke bir başka ülkenin şarkısına puan verirken, şarkının kendisinden çok ülkeye puan veriyor. Beş-altı yıl önce Belgrad’da izlediğim yarışmada buna birebir tanık oluyorum. O puan neye göre veriliyor? Dış politikaya, ülkeler arasındaki ilişkiye göre, şarkı arka planda.
Şike iddialarından bağımsız, Eurovision’dan vazgeçmesi Türkiye’nin dış politikada yalnız kalmasıyla bağlantılı. O yalnızlık giderek hayatın değişik alanlarına sıçrıyor. Tipik örnek Eurovision.
Gidip katılacağız, her dış etkinlikte olduğu gibi, günlerce kendi kendimize davul çalacağız, sonuçta “Yine bana hüsran, bana yine esmer günler”le karşılaşıp boyumuzun ölçüsünü alacak, elin oğlunu iç politika faslında kullanacağız.
Eurovision’a veda zamanı. Çünkü, yalnızlık.

Haberin Devamı

Cennet Koyu’nda dün yıkım

TRT hazır ve nazır, dün Bodrum Cennet Koyu’nda yıkım var. Madem Tayyip Erdoğan bayram sırasında kıyıları işgal etmiş bazı yerlerde yıkım istiyor, bu dün başlıyor. TRT yıkımda çekim yapıyor, herkese gösterecek, “Bak sözünde duruyor” propagandası.
Ancak yıkılan yer gerçekten Çevre Bakanlığı’nın emri ile mi, yoksa yıkılan yerlerin sahiplerinin kendi isteği ile mi?
Yıkılan yer Erdoğan’ın dediğinden dışarı çıkmayan TV sahibine ait. Erdoğan kıyılara itiraz ettikten sonra, TV sahibi kıyıya olduğu gibi oturmuş oteli küçültmeye karar veriyor.
“Yıkım başladı” propagandası gereksiz.

Yazarın Tüm Yazıları