Demokratikleşirken

BİZ dünya demokrasi tarihini zenginleştiriyoruz ya...

Haberin Devamı

Daha MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Meclis’teki herkese sesleniyorum. Nereden gelirse gelsin her türlü saldırıyı anında defedeceğiz. MHP’nin sıralarına 1 metre yaklaşan, bundan sonra ne olacağını görecek” cümlesinin dumanı tüterken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül imdada yetişti.


Önce de yazdık... Bizim ülke yöneticilerinin çenesi, yurtdışı bir geziye gitmek için uçağa bindikten -ayakları yerden kesildikten- hemen sonra açılıverir.

Geriye doğru örneğin Turgut Özal’dan bu yana, hangi gezide hangi büyüğümüz gazetecilere neler söylemiş bir derleyen olsa, dünya mizah kitapları arasında satış rekoruna ulaşacak bir eser çıkar ortaya...


Önce Cumhurbaşkanı’ndan başlayalım:


Ülkemizde giderek tırmanan, sokaktaki insana kadar hepimizi tedirgin eden bir siyasi gerginlik var ya... Hani Bahçeli’ye nerdeyse “Yaklaşanı yakarım!” dedirten hava... İşte onu ortadan kaldırmanın yolu, şu anda resmi bir gezi nedeniyle Hindistan’da bulunan Cumhurbaşkanı Gül’e göre, öncelikle medyanın “polemiğe prim vermemesi” imiş. Yani biz haber değeri olsa, örneğin Bahçeli, “Yaklaşanı yakarım” anlamında bir şey söylese bile önemsememeli; Başbakan’ın herkesi haşlayan -hatta kendi ölçülerine göre hakaret sayılabilecek türden olan- sözlerini görmezden gelmeli imişiz.


Yetmedi mi?

Haberin Devamı


“Bir hafta haber yapmayın, herkesin birbiriyle ilgili kötü söylediği şeyleri...”
demiş. Sonra “İyi şeyler yapın (yazın?)” diye devam etmiş.

Gazeteciler muzır mahluklar ya... Biri, Başbakan’ın o tür sözlerine ambargo koyup yayınlamayacak bir TRT’nin başına neler gelebileceğini düşünerek, “TRT de yayınlamayacak mı?” diye sormuş.


Bunun tasavvur bile edilemeyeceğini Cumhurbaşkanı da görmüş olmalı ki, “Bakalım, bir de böyle deneyelim” gibisinden yuvarlak bir cümleyle kapatmaya çalışmış.


Ülkedeki siyasi gerginliği gidermenin o gerginliği yaratanlardan değil de, gazetecilerin onları bildirmesinden geçtiğini ileri sürmek, kuşkusuz büyük bir demokratik buluştur. Buna malum kalemlerden övgüler gecikmemelidir.

Haberin Devamı


Ancak ondan sonra dönüp, “Tek parti devrinde gazeteler, Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nden verilen emirlere göre manşet atardı” demeye kalkana haddini bildirirler. Onu unutmamak lazım.


Bahçeli
’nin sözlerine gelmeden anımsatalım:


İngiliz Parlamentosu’
na gidenler, dağıtılan broşürdenöğrenirler:


İktidar ile muhalefet sıraları arasındaki mesafe, iki taraftan birbirine kızıp kılıç çeken üyelerin düello yapmasına imkân vermeyecek genişlikte tutulmuştur. Ama bu artık deyim yerindeyse “şehir efsanesi”dir.


Bize gelince...


Deli Halit Paşa
’nın Meclis’te, İstanbul Darülfünunu (Üniversitesi) ile ilgili bir tartışma sırasında çıkan kavgada (tam da 9 Şubat 1922 günü) çekilen tabancalardan çıkan bir kurşunla öldürülmesinden beri Genel Kurul salonunda bu sözleri çağrıştıracak bir olay pek yoktur.

Haberin Devamı


Demek oraya doğru gidiyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları