Davet ettiler ama kırmızı halı sermediler

BRÜKSEL

AVRUPA Birliği ülkelerinin liderleri, önceki akşam Türkiye’ye müzakere tarihi verdiler ama tam üyelik yoluna kırmızı halılar sermediler.

Türkiye’ye dikenli bir yol gösterdiler. Bu yol öylesine dikenli idi ki, Brüksel’deki Türk heyeti, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile birlikte, kararın açıklandığı andan, dün öğleden sonra geç saatlere kadar, bu dikenleri ayıklamak için olağanüstü çaba sarf ettiler.

Şimdi önümüzde dikensiz bir yol olduğunu söyleyebilir miyiz? Hayır. Ama en azından yürüyecek bir yer var.

Avrupa Birliği, her ne kadar B planının olmadığını söylese de var.

Önümüzdeki yıllarda Sarkozy ve Merkel gibi liderler Avrupa’nın liderlik sahnesine tırmandıklarında bu B Planı’nı devreye sokmakta pek sıkıntı çekmeyebilirler.

Mutlaka öyle olacak değil tabii. Ama referans noktaları Türkiye ile ilgili Konsey kararında var. Üstelik bunlar yeni de değil. Büyük bir kısmı son İlerleme raporunda, bir kısmı da Helsinki’den bu yana alınan kararlarda zaten var.

Müzakere yeteneği bu B planını rafa kaldırmakta gösterilecek maharete bağlı bundan sonra.

23 MADDE EŞİTSİZLİĞİ

Sonuç bildirisinde bizim en fazla dikkat etmemiz gereken bir konu, buradaki diplomatların, ‘yanlışlık olmuş, düzeltiriz’ dediği bir konu.

Bu 23 numaralı madde.

Türkiye ile müzakerelerin nasıl yürütüleceği açıklanırken, sonuç bildirgesindeki 23 numaralı maddeye referans yapılıyor. Orada, müzakere sürecini özel ilişki temeline kaydıracak teorik temel var. Müzakerelerin sona erdirilmesi, aday ülkenin Avrupa kurumlarına demirlenmesi, önlemler gibi.

Önümüzdeki yıllarda Avrupa siyaset sahnesine Sarkozy ve Merkel gibi Türkiye ile ilişkileri entegrasyon değil de özel bir çerçeve içine hapsetme niyetindeki politikacıların iktidara gelebileceğini göz önüne alırsak, 23 madde dikenlerine karşı dikkatli olmak daha da önem kazanıyor.

Avrupalı yetkililer, Türkiye’nin Helsinki zirvesinde, diğer üyelere eşit temelde adaylık statüsüne sahip olduğunu söyleseler de, farklı bir müzakere yöntemi uygulanıyor. Bu bir gerçek.

Ama bu konuda, ‘Biz artık tüm adaylarımızla bu yöntem üzerinden müzakere edeceğiz’ deniyor.

Oysa belgeyi inceleyince, Hırvatistan ile 17 Mart’ta açılacak müzakerelerde 23’üncü maddeye referans yok.

Türkiye, bu farklı muamele, müzakere sürecine kadar ve de sonra Brüksel ile Ankara arasında mutlaka pazarlık konusu yapılmalı.

ORTAKLAR ARASI PAZARLIK

Brüksel ile ilişkilerimizde, en kritik pazarlıklar hep son ana kaldı. Helsinki de de böyleydi, Kopenhag’da da. Bu işin doğasında var. Ama artık ileriyi görerek çok daha önceden, şeytanın ayrıntılarda gizli olduğunu bilerek pazarlık tekniği geliştirmeyi öğrenmeliyiz.

Ortaklar arası bir üslup ile ulusal çıkarları korumak mümkün. Bu titizlik ile de tam üyelik yolunda ilerlenebilir. Diğer üyelerin de yaptığı bundan farklı değil ki.

Kırmızı halılar serilmese de Avrupa Birliği, evine hiç aklına gelmeyen bir konuğu misafirliğe değil, ilelebet birlikte yaşamaya davet ediyor.

Şimdi yollar çok dikenli ama ben inanıyorum, Türkiye ile Avrupa, yeni bir tarihe çocukları için kırmızı halılar döşüyor.
Yazarın Tüm Yazıları