Darbe aile içi şiddetin devamıdır

UTANÇ verici iki olaydan sonra, birbirimizin gözlerinin içine bakıp soralım. Türkiye bu mu?

Evet bu.

Darbe ile aile içi şiddetin doğal karşılandığı zihniyet iklimini bir türlü terk edemeyen iddialı bir ülke.

Aile içi şiddete karşı önlem almadığı için Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından tazminat ödemeye mahkum edilen ilk devlet oldu.

Bu utanç verici duruma değil, Başbakanımız karara tepki gösterdi. Aile içi şiddete karşı önlemlerin yetersizliğini değil, bu kararı nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını utanç verici buldu.

"Dünyanın her yerinde aile içi şiddet var" diyerek vicdanını rahatlatmak istedi.

Ama daha da önemlisi, yıllardır şiddet gören, defalarca devlete sığındığı halde korunamayan Nahide Opuz olayı için Başbakan’ın "Bu bir tekil olay" demesiydi.

O ünlü "münferit vaka"nın Türkçesi. Biz bu yorumu, Türkiye işkence yüzünden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde hüküm giydiği zamanlar da yetkililerden çok duyardık.

***

İKİNCİ
utanç verici olayı ise Taraf Gazetesi ortaya çıkardı. Eğer iddia doğruysa Genelkurmay Başkanlığı’nda iki ay önce AKP ve Fethullah Gülen hareketine karşı darbe planı yapılmış.

Buram buram soğuk savaş zihniyeti kokan bir yöntemle AKP ve Gülen hareketine desteğin kırılmasını amaçlayan bir plan.

Bugüne kadar itibardan düşürülmek istenen herkese, her parti ve kuruluşa karşı kullanılan, Ergenekon davasına da karıştırılmak istenen CİA’lı, Mossad’lı, PKK’lı klasik yıpratma soslu provokasyon formülü.

Ama durum çok ciddi. Eğer iddia doğru çıkarsa, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratan bunca olaydan ve darbe planlarının açığa çıkmasından sonra hálá darbe rüyaları gören birilerinin kurumun içinde varlığını sürdürüyor olması ciddi sorun.

Genelkurmay Başkanlığı iddianın her yönüyle araştırıldığını açıkladı.

Bundan sonra Türkiye’nin ilk meselesi bu araştırmanın sonucunda ulaşılacak gerçeğin ortaya çıkmasıdır. Bu araştırma sonuçlanana kadar diğer her şey ikincil önemde.

Eğer böyle bir darbe planı varsa, mutlaka sorumluları ortaya çıkartılmalı, yok belge doğru değil de bir yönlendirme, provokasyon ise o zaman da "karşı darbe girişimi" olarak kabul edilmelidir.

Onun da peşi bırakılmamalıdır.

***

SİYASETİN
tıkandığı noktalarda, kilidi açacak olan yine siyasettir. Siyasete darbelerle müdahale etmek, şiddet kullanarak siyasete yön vermeye çalışmak demektir. Mümkün mü?

Gücü devreye sokarak herhangi bir siyasi akıma, gidişata müdahale etmek mümkün değil. Müdahale edilse bile sorunlar ortadan kalkmıyor.

Ama ne yazık ki Türkiye, sorunları şiddet kullanarak çözme alışkanlığını aşabilmiş değil.

Devleti ele geçirmek için darbeyi yani şiddeti doğal gören zihniyet, duygusal sorunlarımızı çözerken de peşimizi bırakmıyor, kadını yola getirmek için de dayağı, şiddeti doğal görüyor.

Üstelik her iki durumda da aynı tipik tepkiyi görüyoruz. Üstünü örtmek.

Askeri mahkeme darbe planıyla ilgili haberlere yayın yasağı koyuyor, Başbakan aile içi şiddet haberlerine medyada yer verilmemesini istiyor.

Bana göre darbeye gerçekten karşı çıkmak aileden başlar. Çünkü demokrasi ailede öğrenilir.

Gücü yetmediğinin karşısında ezik, gücü yettiğine ali kıran baş kesenlikle başlayan yolculuk darbeciliğin kapısında son bulur.
Yazarın Tüm Yazıları