Dağınık kalsın

Bilgisayarlarla aram zaten iyi değildir, bir de açık ofiste çalıştığınız zaman orasını burasını kurcalayan da bol oldu mu iyiden iyiye illet bir duruma sarıyor mevzu.

Açsan açamıyorsun, kapatsan kapatamıyorsun, orası tekliyor, burası yavaşlıyor, bilmem nesi silinmiş, bilmem neresine bilmem ne eklenmiş oluyor, yazılar uçuyor, yazılarla beraber beyniniz uçuyor.

İnsan sinirden öte deli oluyor...

Keşke hayatta ‘Ne var ne yok?’ diye sorduğunuzda bile dağılmayan bir sistem olsa ama maalesef hayat dediğiniz, ha deyince böylesi lüksler sunmuyor.

İnternet ile gelen şeyleri, yazıda kullanmak ayıptır yani, biliyorum.

Fakat, canım ciğerim bir dostumun yolladığı şey, bu aralar düşündüklerime cuk oturunca kendi tutamadım; affınıza sığınıyorum.

Efendim; bir Fransız öğretmen, derste Fransızca’da bazı kelimelerin maskülen, bazılarının da feminen olduğunu anlatıyormuş: ‘Ev kelimesi (la maison) dişi, kalem kelimesi (le crayon) ise erkektir.’

Málûm, devir teknoloji devri, çocuğun biri parmak kaldırıp ‘Peki bilgisayarın cinsiyeti nedir?’ diye sormuş.

Öğretmen, soruyu yanıtlamak yerine, sınıfı kızlar-oğlanlar şeklinde ikiye ayırmış ve bilgisayar kelimesinin eril mi dişi mi olması gerektiğini kendilerinin bulmaya çalışmalarını istemiş. Her iki grubun da savını dört sağlam gerekçeyle savunması gerekiyormuş.

Erkek grubun kararı, bilgisayarın dişi (la computer) olduğu yönündeymiş; çünkü:

1) İçsel mantığını sadece ve sadece onu yaratan anlayabilir.

2) Ağ bağlantısı olan diğer bilgisayarlarla arasında kullandığı lisan, başkaları için tamamıyla anlaşılmazdır.

3) Yapılan en küçük hatayı bile uzun süre belleğinde saklar.

4) Bir tane edindiniz mi maaşınızın yarısını, onunla ilgili ekstra aygıtlara harcarsınız.

Kızların grubunun fikriyse, bilgisayarın erkek (le computer) olduğu yönündeymiş; çünkü:

1) Onlarla herhangi bir şey yapmanız için ille ki ‘o düğmelerine’ basmanız gerekir. (Burada İngilizce’de hem tahrik etmek, hem de çalıştırmak anlamına gelen ‘turn on’ kalıbı kullanılmış; bizimki biraz köfteden bir devşirme oldu; idare ediniz.)

2) Birçok bilgiyle donanmışlardır ancak kendi başlarına düşünmekten acizdirler.

3) Problemleri çözümlemek için tasarlanmışlardır ancak çoğu zaman bizatihi problemin ta kendisidirler.

4) Bir tane edinir edinmez, azıcık bir süre daha beklemeniz hálinde daha iyi bir model edinebileceğinizi fark eder ve pişman olursunuz.

Bilin bakalım? Tabii ki kızlar haklı çıkmış... (Ne yani herhalde benden erkeklerin haklı çıktığı herhangi bir şey aktarmamı beklemiyordunuz?)

Alemin terminatör-predatör-o’tör-but’örü, biyonik kahramanlı aksiyon filmlerinin değişmez androidi Arnold Schwarzenegger, bildiğiniz üzre Bush yanlısı, üstelik kimi zaman Bush’tan bile denyo laflar etmeyi başarabilen bir politikacı oldu. Kendileri California valisi...

Schwarzenegger, Beyaz Saray’ın Demokrat Partili eski Genel Sekreteri Leon Panetta’nın konuğu olarak Panetta Siyaset Enstitüsü’nde bin kişilik bir topluluğun önüne çıkmış.

Birbuçuk saatlik konuşmanın en çok alıntılanan bölümü ne oldu peki?

‘Başkan Kennedy’nin yeğeni olan eşiniz, Bush’u övmenize nasıl tepki gösterdi?’ sorusuna verdiği yanıt:

‘Her şeyin yan etkileri vardır. O konuşmadan sonraki 14 gün boyunca seks yapmadık.’

Şimdi tabii, Schwarzenegger büyük ihtimalle latife şey ettirmiş de olabilir ama yine de...

Bunu duymak bile iyi geliyor bünyeye...

Ben olsam adamı kapının önüne koyardım, ayrı...

Kadından şu olur mu, bu olur mu geyiği, bitmez tükenmez bir mevzudur ya hani...

Málûmunuz, reklamların Ace Teyze’si, pardon Ayşe Teyze’si bile aksiyon kahramanı oldu artık.

Demem o ki öyle astım kestim tonundan politika güden bir aksiyon kahramanı olmak marifet değil.

Ayrıca aksiyonsa mesele, onun da alásını, bir kadın, bal gibi yapabilir.

Hem üstelik düz mantık güdünce(!), Ayşe Teyze’nin işi daha bile ‘temiz’dir.

Şimdi, ‘Arnold ile Ayşe Teyze’nin bilgisayarlarla ne alákası var?’ diye soracaksınız.

Ben de size ‘Ne var ne yok?’ diye soracağım karşılığında.

Sistem dağılacak, o olacak...

Ya da şöyle söyleyeyim: Feministim, ayrıca Bush’a ve uçan yazılara kılım.

Konuyu illa ki bağlamak gerekiyorsa, bunca yıllık hukukumuz var; bugüncük de fiyongunu siz atıverin...
Yazarın Tüm Yazıları