Çeşme güncesi (2)

Gözünün yağını yidiğimin okurları; dövmeyiniz, sövmeyiniz, vallahi bugün son.

Görmemişin yıllık izni olmuş, tutmuş geyiğin boynuzunu koparmış modeli bir tefrika olabilir bu ama neylersiniz ki salt kalbim değil, aklım da fena hálde Ege’de kaldı.

Yine de sözüm söz: En azından yaz sonuna kadar bir musluktan bahsediyor olsam bile çeşme kelimesini sarf edersem o zaman gelir hesabını sorarsınız, he mi?

İcazet aldık mı? Affınıza sığındıysak, devam edelim mi?

Efen’im, Çeşme Belediyesi’nin ‘gezelim görelim’ programının (!) ikinci gününün sabahında Çeşme’nin en güzel yerlerinden biri olan Altın Kum’a gittik. Kum Beach’e...

Ayıptır söylemesi, burası da bizim bir arkadaşın mekánı oluyor. Sormayın, yaş kemale erince ahval buralara geldi dayandı.

Gençlik demlerinin şaşmaz muhabbetidir ya hani: Abi, büyüyünce kendimize ait bir mekán açalım, sermayeyi kediye yükleyelim, içmenin coşmanın bokunu çıkartalım, saçı başı dağıtalım, ve saire... İşte o hikáye...

Kimileri büyüyünce bu denileni yapıp, sonradan nasıl zorlu bir sektöre girdiğine uyanıp, vakt-i zamanında o fikri aklına sokmuş eski dostlarına küfrediyor, kimileri de arkadaşlarının dükkánlarına postu serip denizanası misali yayılıyor.

İşte bizim yáren envanterimizde o küfürbazlardan birkaç adet mevcut. İnsanın yatıp kalkıp şükredesi geliyor.

Bugünlerde Kum Beach açılışa hazırlık safhasında. Orada da ‘Ommmm’cu tayfa’yı ağırlamak üzere bungalovlar inşa edilmekte. Plajın bir bölümü, ATV’lerle off-road faaliyetlere, bir bölümüyse, Uzakdoğu öğretilerine dair seminerlere, etkinliklere ayrılmış vaziyette.

Anlayacağınız, ister adrenalinle olsun, ister ‘new age’ tarzda maneviyatla, alkolsüz kafa bulmanın formülleri hizmete sunuluyor. Bu arada endişeye mahal yok, ‘Yok kardeşim, ben klasik tatların adamıyım’ ısrarında olanlar için alkol de satılıyor!

Veeee şimdi de sıra, benim dükkana, ciğerimin parelerinin mekánına geliyor: Coffeeco...

Şimdiii, tamam, dükkánın sahipleri benim dünya ahret bacım-biraderimdir. Ve fakat sitayişte tezahüratta en ufak bir abartısı söz konusuysa, bu satırların yazarı, namerttir ve dahi şerefsizdir.

Vallahi, çocuğu ÖSS’yi birincilikle kazanmış bir ananın gururunu taşımaktayım.

İlk kez Alsancak’da küçük bir kafe olarak hizmete girmiş, kısa bir süre zarfında klásik statüsüne ermiş Coffeeco’nun Çeşme şubesi, bu yaz coşmuş durumda.

Domus Academy tezgáhından geçmiş Ömer kardeşimiz, dükkana bir el atmış; Mövenpick’den transfer edilen yıldız aşçılar Brandon ve Derek’i sanatlarını sergilerken izlemek mümkün olabilsin diye, dükkána açık mutfak yapmış.

İşte öyle, yukarıda tadına doyulmaz mamalar yiyor, lezzetten yana orgazma eriyor, sonra birkaç orgazm sigarası tüttürüp birkaç dans figürü attırmak için ister yukarıdaki oturma ünitelerinde, ister aşağıdaki barda içkileri yuvarlıyor, sonunda da bünyeyi plajdaki yastıklara yayıyor ve denize, yıldızlara ve kadim dost aya nazır, muhabbetin belini kırıyorsunuz. Mutlu oluyorsunuz.

Ben o iki günün ardından zaten ha pasa Coffeeco’daydım, ya da ruhumun öbür yarısı canım-cananım-yárenim ve adaşım Carfi’yle ve Dilek’le ev ya da balık muhabbetindeydim. Başka da bir yere gitmem zaten. Deliyimdir ama yani niye gideyim? Deli miyim?!?

Yahu, biz ne şanslı piçkurularıymışız. Ve ne şükür ki hálá da öyleyiz.

Ağız dolusu gülmek ve eski dostlar ve aile ve Çeşme gibisi yok.

Mutluyuz, gururluyuz; cem-i cümlenizi, -küfredenler de dahil- gözlerinden, yüreğinden, içten bir tebessüm, dalgacı bir kıkırdayış ve hinoğluhin bir sırıtışla bus ederiz...

Asparagas

İmaj mundar oldu

Bill Clinton’ın Hayatım isimli otobiyografisinde kendisiyle ilgili olarak ‘Her görüşümde memnunluk duydum. Geniş görüşlü bir adamdı’ şeklinde bahsetmesinden ‘memnun olduğunu’ söyleyen, ‘Tansu Çiller için de zeki ve modern bir kadın ifadesini kullandığı’ hatırlatılınca, ‘O da onun görüşü. İyi, iyi şeyler söylemiş’ şeklinde cevap veren 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Clinton’a küstüğü söyleniyor. Çok yakın çevresinden birinin yaptığı açıklamaya göre, Demirel’in konuyla ilgili yorumu şöyle: ‘Yahu, adam Kardak’taki keçilere koyun, bizim Tansu’ya da zeki demiş, eyi mi? Böyle maddi hataların yapıldığı bir kitapta, benim Doğu’yla Batı arasında bir köprü olduğumun söylenmesinin ne hükmü olabilir? Bana geniş görüşlü, Tansu’ya zeki öyle mi?! Bu mevzu burada kalmayacak. Binaenaleyh, siyasete dönme kararımı erteledim, oturup kendi kitabımı yazacağım kardeşim. Şimdiki başkan Bush’tan Einstein gibi bahsetmezsem, ben de Süleyman değilim. Küstüm binaenaleyh; şapkamı alır, giderim.’
Yazarın Tüm Yazıları