Büyük günah

Valla sinir oluyorum. Astrologlar, falcılar, kendini öyle ya da böyle bilirkişi sananlar etrafımızı sarmış durumdalar.

Haberin Devamı

Her gün her kafadan bir ses çıkıyor. Rusya neredeyse olağanüstü hal ilan etti.
Tibetli bir gerzek 21 Aralık’ı kıyamet günü ilan etti, NASA’yı uyardı.
Hayatta kalmak isteyenlerin gitmesi gereken iki yer belirlendi.
Neymiş, biri Şirince, diğeri de Fransa’nın güneyindeki Bugarach köyüymüş.
Geriye kalan biz zavallıların başına gelecekler de şunlarmış;
Sonbahar, kış sıcak olacakmış.
Tam karanlık çökecekmiş.
Sessizlik olacakmış.
Işık, elektrik, iletişim yok.
Arada ışık patlamaları olacakmış.
Ölen ve aklını kaybeden insanlar olacakmış.
İki aylık erzak alınacakmış.
Ha bir de uzağa falan gitmeye kalkarsak kaybolacakmışız...
Yahu bu nasıl büyük günahtır.
Yaradan’dan başka kim, neyi bilebilir?
Korkarım ki biz, insanoğulları bu kafayla gidersek başımıza çok şey gelecek...

Haberin Devamı

Yatak arkadaşı in sevgili out

Bunu da yeni duydum.
Hem uzak çevremden hem bana bu konuda gelen yüzlerce e-postadan sonra bu konu kafama takılıverdi.
Hele ki bu durumu itiraf edenlerin ağırlıklı olarak kadın olması beni oldukça şaşırttı.
“Nasıl yani?” dedim, merak ettim, sordum.
Onlar da anlattı.
Şöyle ki...
Sevgili zor iş... Güveneceksin, seveceksin. Evlilik ondan da zor. Her iki şekilde de başın ağrıyacak, mutsuz olacaksın.
En iyisi güvendiğin, seni satmayacak biriyle sadece istediğin zaman aynı yatağı paylaşmak.
Hesap vermek yok, bir sonraki adımı merak edip kafanda kurup tasalanmana gerek yok.
Her iki taraf da mutlu.
Herkes kendi hayatını huzurlu bir şekilde yaşayıp gidiyor.
Ne kavga var, ne kıskanma.
Ne hakaret var, ne dışlanma.
“Peki” dedim, “sevgi olmadan nasıl olur ki?”
“Yoo, seviyorsun” dediler, “ama tabi deliler gibi değil, hastalıklı bir şekilde değil.
Zaten bir süre sonra kankaya bağlıyorsun işi.”
“Ben geri kafalıyım” dedim, “bana uymaz” dedim.
Millet karısını, kocasını sürekli aldatıyor, sence öylesi daha mı namuslu?” dediler.
Cevap veremedim.
Ne diyeyim, alan memnun, veren memnun olduktan sonra bana laf düşmez, daha doğrusu kimseye düşmez.
Her koyun kendi bacağından asılır diye boşa dememişler.

Ve sapığım

Geçen haftalarda yazmıştım bir sapığım var diye.
Benimle ilgili her bilgiye sahipti, 15 gün kadar içime etti.
Korkmadım desem yalan olur.
Haliyle korktum çünkü başımda beni koruyacak bir adam da yok.
Sonunda bulundu.
Avukatımla beraber dedektif gibi çalıştık.
Nasıl bulunduğunu buradan yazamıyorum ama şükürler olsun artık kafam rahat.
Ancak sapığın “kim olduğu” beni dehşete düşürdü.
Yıllar öncesinden yarım kalmış bir hikâyenin kahramanı çıktı.
Kanunen şikâyette bulunmadık, karısı yalvardı durdu, akıl sağlığının yerinde olmadığını bize anlattı.
Sanırım bir süre tedavi görecek, ben de artık rahat bir nefes alacağım.
Allah kimsenin başına vermeye.

Yazarın Tüm Yazıları