Bunlar böyledir

BUGÜN okuyacağınız başka hiçbir haberin, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) tarafından dün kabul edilen "karar" metni kadar önemli olacağını sanmıyoruz.

Çünkü inanılmaz bir Avrupalı ikiyüzlülüğü söz konusu.

Sözde "demokrasi" savunuculuğu yapıyorlar.

Ama aslında bu ülkedeki demokrasinin mezarını kazıyorlar. "Bağımsız değil" diyemedikleri, işleyişinde, uygulayacağı yasalarda "hukuka aykırı" hiçbir şey bulamadıkları Anayasa Mahkemesi’ne inanılmaz bir saldırganlıkla baskı uyguluyorlar.

Ve bunu sözde "hukuk" adına talep ediyorlar.

Anlatalım:

"Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) dünkü genel kurul görüşmelerinde Belçikalı parlamenter Luc Van den Brande tarafından hazırlanan, "Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi" konulu raporu görüştü. Rapor tahmin edeceğiniz gibi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında açılan "kapatma" istemli davaya müdahale amacıyla hazırlanmıştı.

Çünkü AKPM dünyası dahil Avrupalılar bugün Türkiye’yi yöneten AKP’den çok memnunlar. Eğer aksi söz konusu olsa, "Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi" konulu bir raporda AKP’nin kendi iç işleyişinde "demokrasi"nin "d" harfinin bulunmadığını da ifade etmeleri gerekirdi.

Mesele dediğimiz gibi AKPM adına Anayasa Mahkemesi’ne baskı yapmak, bu mahkemeyi yıldırıp AKP’nin kapatılmasını vicdanen ve hukuken gerekli görseler bile buna engel olmak.

Nitekim başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere hepimizi korkutacaklarını sanarak, "Türkiye için izleme süreci mekanizmasının, gerektiği takdirde ciddi bir biçimde tekrar gözden geçirilmesine" karar verdiler.

Demek istiyorlar ki, AKP’nin kapatılması halinde biz "Türkiye’deki demokrasinin işleyip işlemediğini denetleriz. Hatta gerekirse sizin Avrupa Konseyi’ne üyeliğinizin devam edip etmemesini tartışmaya açarız."

İnsanın hiç bekletmeden, "Açarsanız açın! Biz hukuktan ayrılmadıkça ve demokrasimizin temel direği olan laik sistemi ayakta tuttukça, sizin o kararlarınıza beş paralık değer vermeyiz. Çünkü yaptığımızın doğru olduğunu eninde sonunda görür, kapımıza gelirsiniz" diyesi geliyor.

Ama bu defa tehdidi orada bırakmamışlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hem Refah Partisi davasında hem de meşhur Leyla Şahin davasında aldığı kararları da hiçe sayan bir ibareyi karar tasarısına ekleyip kabul etmişler. Orada, "Avrupa Konseyi kendi üyeleri arasındaki laik devletleri güçlü şekilde destekler. Ancak dini temellere dayalı partilerin üye ülkelerde yaygın şekilde mevcut olduğunu dikkate alarak siyasi partilerden laik olmalarının istenemeyeceği görüşündedir. Bir dini parti ülkeyi yönetirken anayasaya aykırı kararlar alırsa o kararlar aleyhine dava açılması mümkündür ama o kararı çıkarttığı gerekçesiyle siyasi parti aleyhine dava açılamaz" demişler.

Türkiye bilindiği gibi 1950’den beri Avrupa Konseyi’ne üyedir.

Türk Anayasası’nın ve Türkiye’deki demokrasinin temel direğinin laiklik olduğunu ve o yıkılırsa Türkiye’de demokrasi bir yana çağdaş hiçbir değerin kalmayacağını bunlar yaklaşık 60 senedir bilmiyor muydu?
Yazarın Tüm Yazıları