Brüksel, basın özgürlüğünü yakın takibe aldı

BİR gazeteciye inen darbeleri dehşetle izledim. Alanya’nin Mahmutlar İlçesi’nde yayınlanan bir yerel gazetenin muhabirini döverek yazdığı haberin hesabını sormaya kalkışan Belediye Meclis üyesi, bu cesareti nereden alıyor?

İşin bu noktalara gelmesinde, medya mensuplarını hedef göstermenin, gazete almayın kampanyalarının yarattığı atmosferin hiç payı yok mu?
Var tabii ki.

Ama medyayı şamar oğlanına dönüştürerek, muhalif sesleri kısmak isteyen her girişim, sahibine zarar getirir.

Umuyorum, AKP de artık yerel seçimlerdeki havanın ne kadar olumsuzluklara yol açtığının farkına varmıştır ve durumu gözden geçirir.

Zaten, 301’de yapılan değişikle Türkiye’de basına yönelik tüm baskıların ortadan kalktığı efsanesinin de sonu geldi.

Basın özgürlüğünü tehdit eden uygulamaları uzun bir süre Avrupa Birliği Komisyonu "Hükümet ile bir iş adamı arasındaki mesele" olarak yorumlamıştı. Ama son günlerde Brüksel’den farklı açıklamalar geliyor.

2009 İlerleme Raporu’nda basın özgürlüğü konusuna daha titiz bir yaklaşım olacağı şimdiden açıklandı.

***

AB
Komisyonu Genişlemeden sorumlu Komiseri Olli Rehn, geçen hafta bazı Avrupa parlamenterlerinin Doğan Yayın Holding’e kesilen vergi cezasıyla ilgili sorularına yanıt verirken Türkiye’deki gelişmeleri yakın takibe aldıklarını söyledi.

Yerel seçimlerdeki basın karşıtlığı, Brüksel’in gözlerini açtı anlaşılan.

Rehn’in, "Türk siyasetinin önde gelen isimleri tarafından basına karşı yapılan açıklamalar, Türkiye’de basın özgürlüğüne tam saygı atmosferinin yaratılmasına yardımcı olmuyor" demesi de bunu gösteriyor.

Saygı atmosferinin nasıl dinamitlendiği, gazetecilere fiziki saldırılardan tutun da, akreditasyon keyfiliklerine kadar her alanda kendini ortaya koyuyor.

***

REHN
, Doğan Yayın Holding’e kesilen vergi cezasıyla ilgili gelişmeleri izlerken üç ilkeyi dikkate alacaklarını söylüyor.

Bunları, "yargının bağımsızlığı, yargının tarafsızlığı ve orantılılık" olarak sıralıyor.

Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı demokratik hukuk devletinin en temel ilkeleri. Siyasal hesaplardan arındırılmış gerçeğin ortaya çıkması için temel koşul.

Orantılılık ne anlama geliyor?

Rehn’in burada kast ettiği, iki kamusal çıkar arasında doğru bir orantının kurulması şartı.

Yani vergi bir kamusal çıkar ama basın özgürlüğü de halkın haber alma, bilgiye ve gerçeğe ulaşma hakkı olarak bir başka kamusal çıkar.

Hiç biri bir diğeri uğruna feda edilemez.

Dolayısıyla bir kamusal çıkar korunurken, diğer kamusal çıkar olan basın özgürlüğünün baskı altına sokulmaması gerekir.

Bütün mesele, ölçüyü tutturmakta. Brüksel bu ölçünün kaçıp kaçmadığına göre nihai yorumun yapacak.

***

BASIN
özgürlüğü ile ilgili uyarıları ille de Brüksel’in yapması gerekmiyor. Biz de söylüyoruz, Basın meslek örgütleri, gazeteciler durumun ciddiyetine dikkat çekiyor. Dinletemiyoruz.

Örneğin Youtube yasağı birinci yılını doldurdu. Başbakan bile farklı adreslerden izlediğini açıklamışken yasak neden devam ediyor. Anlamak zor. Sadece o değil, çok sayıda web, her hangi bir mahkemenin tedbir kararlarıyla hiçbir savunma almadan, bilirkişiye baş vurmadan erişime kapatılıyor. İnternet Teknolojileri Derneği Başkanı Mustafa Akgül, "Ülkemiz, dünya internetine savaş açmıştır" diyor.

Ölçü kaçınca dünyaya savaş açma noktasına gelmek çok kolay oluyor.
Yazarın Tüm Yazıları