BM, teröre övgüyü suç ilan etti

BİRLEŞMİŞ Milletler Zirvesi’nde, belki Genel Sekreter Annan’ın öngördüğü reform adımları atılmadı ama terör konusunda alınan karar önemliydi.

Altmış yıllık tarihinde üçüncü kez liderler seviyesinde toplanan Güvenlik Konseyi’nin oybirliği ile benimsediği karar, yüzyılın kaderini belirleyecek olan terörizm tartışmasına yeni boyut getiriyor.

Çünkü karar, sadece teröristlerin değil, terörizmi teşvik edenlerin de cezalandırılması için üye ülkeleri yasal düzenlemeler yapmaya çağırıyor.

1624 sayılı kararda, terör eylemlerinin teşvikinin yasaklanması çağrısı ile kalınmıyor daha da ileri gidiliyor ve bu eylemlerin haklılığını savunanlara, mazeret bulanlara ve onları yüceltenlere karşı gerekli önlemlerin alınması çağrısında bulunuluyor.

Zirveden sonra kararla ilgili eleştiriler terörizmin tarifinin yapılmadığı noktasında toplandı. Terörizm tarifi yapılmıyor ama bana göre buna gerek de yok.

Çünkü, ‘Amacı ne olursa olsun, nerede olursa olsun ve kimin tarafından yapılırsa yapılsın terörizm, güvenlik ve barışın bir numaralı tehdidi’ ilan ediliyor.

Belki örgüt isimleri verilmiyor. Gerek var mı?

BM Zirvesi’nden çıkan karar terörizme karşı güçlü bir mesaj içeriyor.

Terörizmin önlenmesi, teşvik edenlerin cezalandırılmasının yanı sıra terörle ilişkisi saptananlara ‘güvenli bölgeler’ yaratılmaması isteniyor.

* * *

İNGİLTERE tarafından kaleme alınan ve tartışmaya açılan kararın kabul edilen son halinde, yoksulluk sorununun ve çatışmaların çözümü de terörizme karşı mücadele önlemleri arasında ele alınıyor.

Uygarlıklar arası anlayışın artırılması, farklı din ve kültürlere sahip olanların dışlanmasının engellenmesi, bölgesel çatışmaların çözümü’ mücadele yöntemleri arasında.

Mücadelenin bu yönünde medya, sivil toplum ve iş dünyasına, eğitim ve dini kurumlara da görevler biçiliyor. Farklılıklar arasında diyaloğun, karşılıklı anlayışın ve bir arada yaşama ikliminin yaratılmasında bu kurumların rol oynaması isteniyor.

Tabii ki terörizme karşı en etkili mücadele, bataklığı kurutmak.

* * *

EVET karar tüm üye ülkeleri yasal önlemler almaya çağırıyor ama bunların, uluslararası hukuk, özellikle de uluslararası insan hakları hukuku, iltica yasaları ve mülteci hakları ve haklar konusunda kabul edilen tüm uluslararası anlaşmalar çerçevesinde değerlendirilmesini istiyor.

Çağın tartışması da bu. Güvenlik ve haklar arasındaki dengenin, bir diğeri lehine fedakarlık etmeden kurulması.

Bu kolay değil. Ama günümüz koşullarına göre yeni düzenlemelere gidilirken akıldan çıkartılmaması gereken bir denklem.

Aslına bakarsanız yeni de değil.

Her zaman, her düzenin temelindeki sihirli formül.

Ermenistanlı gençler geliyor

AKP Balıkesir Milletvekili Dr. Turan Çömez, siyasi kariyerinin merkezine barış kavramını yerleştirmiş olan bir milletvekili. Irak’taki çalışmalarından sonra bir süredir Ermenistan ile Türkiye arasında, kendi deyimiyle ‘mayınsız bölgelerde’ diyalog kanalları açmak için çalışıyor. Çömez’in daveti üzerine Ermenistan’ın yedi büyük üniversitesinden biri olan Erivan Fransız Üniversitesi’nin rektörü Paul Rousset İstanbul’daydı. Bu ziyaretin amacı Türkiye ile Ermenistan’dan üniversite öğrencilerini bir araya getirecek projeler geliştirmekti. Nitekim, çok yakında Galatasaray Üniversitesi ile Erivan Fransız Üniversitesi arasında ortak bir girişimcilik projesi gerçekleştirilecek. Ayrıca öğrenci değişimi yapılacak. Önce Ermenistan’dan 40 öğrencinin Galatasaray Üniversitesi’ne gelecekler. Bu girişim, hem Türk hem de Ermeni hükümetleri tarafından destekleniyor. Dr.Çömez, ‘Mayınlı alanlarda tartışmalar sürerken, mayınsız alanlarda yakınlaşma sağlanabiliyor. Üniversite gençliği Ermenistan’da reform istiyor ve tek çıkış alanlarının Türkiye olduğunun bilincinde. Gençler arasında diyalog kanallarını güçlendirmeyi, ön yargıların aşılmasında etkili bir yöntem olarak görüyorum’ diyor.
Yazarın Tüm Yazıları