Bira bu müziğin altındadır (2)

Dünden devam: Bu satırların ballı olduğu kadar oportünist yazarı, geçtiğimiz Salı, Efes Pilsen Blues Festival 15’in Diyarbakır ayağını izlemek amacıyla Diyarbakır’daydı.

Bu arada esas meselem orada bulunan Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları, Yönderlik Programı’ndaki kardeşim Eylem ile buluşmaktı. Yanisi bu bir devam yazısı, klip mılip aramayınız, saygılar.

*

Diyarbakır’a gitmek üzere havaalanında buluşacaktık. Ehem, saat 06.15’te...

Bu da benim için 05.30’da kalkılacak, 15 dakikada evden çıkılacak anlamına geliyordu ki bilenler iyi bilir:

Daha ziyade, o saatlerde ancak uykuya dalabilmekle, bir kez uyudum mu uyumaktan ziyade bayılmakla ve uyanamamakla, binmem gereken vasıtaları, özellikle de uçakları kaçırmakla tanınırım maalesef. Ne hikmetse, o uçağı yakaladım.

Gerçi, havaalanında kahveyle afyon patlatmaya çalışırken fazla oyalanıp uçağı kaçırma tehlikesi de atlatmadık değil, ayrı...

Bir sürü anons manons edilmiş. Biz duymadık. Akşamüstü, eski bir dostum Antalya’dan arayıp; ‘Kızım ne yapıyordun sen sabahın köründe havaalanında? Hangi dağda kurt öldü? Ayrıca Diyarbakır’da ne işin var?’ diye sorunca uyandık. Havaalanındaymış; o duymuş anonsu, biz duymadık.

Neyse kapıyı yüzümüze kapattılar; biz tabiri caizse kapıları yıktık, ‘Bi’ daha yaparsanız almayız ona göre’ fırçamızı yedik, başımız önümüzde, uçağa bindik filan...

Sonra işte, okulu paydos olunca Eylem’le, yani kardeşimle buluştuk. Sarılıştık, hasret giderdik, ailesiyle tanıştım, o da benimle konsere geldi, gece benimle otelde kaldı...

Öyle yani. Muhteşemdi. O muhabbet bize kalsın.

Ben size yiyip içtiklerimi değil dinlediğim müziği anlatayım.

Yani Diyarbakır’a gittik diye sevindirik olduysak da abartmanın álemi yok; neresinden baksanız bu da müzik sayfası.

PHILADELPHIA İSTANBUL’A TAŞINIYOR

Dün de belirttiğimiz üzre, festivalin İstanbul, İzmir, Ankara ve Eskişehir ayaklarında Cahit Berkay ile birlikte sahne alan Philadelphia Jerry Ricks, sadece şahane bir akustik blues üstádı değil aynı zamanda güzel insan gönül adamı.

Yıllar önce ABD’deki ırkçılığa isyan edip Avrupa’ya yerleşen Ricks, ilk kez geçtiğimiz yıl geldiği Türkiye’yi dolaştıktan sonra burasıyla aşka düşmüş. Şimdilerde Türkçe öğreniyor ve buraya yerleşmek için İstanbul’da kendine ev arıyor.

Onun yanında, basketbol camiasında ‘Beyaz adam zıplayamaz’ şeklinde ilerleyen bir deyiş vardır ya, o biraz blues müzisyenleri için de yerleşik bir inanıştır: Beyaz adamın blues ile ne işi olur kanaati, müzik piyasasında epey yaygındır.

Fakat şu anda okuduğunuz da dahil olmak üzere her genelleme yanlıştır ya bir yandan da (Bu seferki yazı da tercüme deyişler sözlüğüne döndü be birader!), işte Little Charlie & The Nightcats de bu kanaatin müthiş istisnaları.

Kaide bozarlar yani, öyle söyleyeyim...

San Francisco’lu grup, bebop’dan giriyor, swing’den çıkıyor; çok eğlenceliler, öyle böyle değil.

Mighty Sam Mc Clain’e gelince, o söylesin, biz dinleyelim yani.

Ses, ben diyeyim Barry White karizması, siz deyin ilahi-davudi kırması, ama ille ki büyüleyici bir ton taşıyor.

Hakikaten iyi performanslardı. Hani ben bir saadet buhranı geçirdim, bana öyle geldi diyeceğim ama diyemem... Çünkü blues gibi blues’a doydu bünye; şimdilerde şükretme safhasında.

Seyirci de çok iyiydi; ortam süper, arkadaşlık süperdi.

Böyleyken böyle... Festivalin kalanını yakalama imkánı olanlara kaçırmamalarını öneririm.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden -Eylem’ciğim, ziyadesiyle seni varlığının her santimkaresinden- öperiiim...

Not: Daha önce Kıbrıs, Antalya, Konya, Ankara, Kayseri, Samsun, Trabzon, Adana, Gaziantep, Diyarbakır, şimdilerde İstanbul’da gerçekleşen konserler, 6 Aralık’ta Tekirdağ’da, 8 Aralık’ta Bursa’da, 10-11 Aralık’ta İzmir’de sürecek ve 14 Aralık’ta Eskişehir’de son bulacak.
Yazarın Tüm Yazıları