Beş yıl önce beş yıl sonra

OBAMA, dün Prag’da yaptığı konuşmada, "dünya değişmez sanmayın" diyordu. Yeni Amerikan Yönetimi’nin dünyaya vermek istediği mesaj işte bu "Değişim".

Obama’lar kendi konumları ile de bu mesajın temsilcisi. Çalışkanlıkları ve değerlere bağlılıkları ile zorluklar içinde geçen hayatlarını değiştiren iki insan, Michelle ve Barack Obama.

G-20’de Amerika yüzünden çıkan krize birlikte çözüm kararı aldıran, ardından NATO’nun 60’ncı kuruluş yılında Avrupa’daki durumunun sağlamlığını test eden, dün Prag’da Avrupa Birliği ile ABD asındaki ilişkilerin çerçevesini çizen Obama, bugün Türkiye’de.

Türkiye, Irak savaşı yüzünden Amerikan karşıtlığının en yüksek olduğu ülke.

Ama Barack Obama, her yerde olduğu gibi Türkiye’de de insanlara sıcak gelen, umut veren bir politikacı.

NE DİYECEK?

IRAK
savaşının en yakın tanığıyız biz. Bir ülkenin müzelerine, arşivlerine varıncaya kadar sıfırlanışını, milyonlarca insanın evsiz barksız, geleceksiz kalışını baştan sona izledik.

Bu noktaya adım adım nasıl gelindiğini bildiğimiz gibi, hiç üstümüze vazife olmayan bedellerini de ödedik. Hem de 1990’da beri. Yani bizim Irak Savaşı’mız Amerikalılarınkinden uzun sürdü. Onlar çekilse bile süreceğini de şimdiden tahmin etmek mümkün.

Obama, Amerika’nın savaşı yüzünden bedel ödeyen, Amerika’nın krizi yüzünden işsiz kalan insanların arasına geldiğini bildiği için, mesajlarını da ona göre verecek.

Biraz bizim duymak isteyeceklerimizi söyleyecek.

"Sizi dinlemeye, sizden öğrenmeye, değişimi birlikte nasıl sağlayacağımızı anlamaya geldim" ile başlayıp ne kadar büyük bir ulus olduğumuz ile devam edecek. Ama önemli ve ciddi mesajları da olacak.

BUSH İLE ARASINDAKİ FARK

ESKİ
Başkan Bush 2004’de NATO zirvesi sırasında Türkiye’ye geldiğinde, PKK terörünü kınamış, Türkiye’nin AB üyeliği’ne destek vermiş ve AB reformlarını gerçekleştirme konusunda yapılanları övmüştü.

Obama’nın da bu noktalar üzerinde duracağını sanıyorum. Dün Prag’da Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusundaki açıklaması da bunu gösteriyor. Bush da aynı açıklamayı yapmıştı (Chirac’ı kızdırmıştı, dün de Sarkozy’den tepki geldi).

Ama Bush ile Obama’nın mesajları arasında önemli bir fark olacak.

Bush, Türkiye’yi demokrasi ve İslami bağdaştıran bir ülke olarak Ortadoğu’ya örnek göstermişti.

O zaman Irak, Nato’nun esas meselesiydi ve Büyük Ortadoğu Projesi rafa kalkmamıştı. Türkiye’nin Müslüman yüzü öne çıkartılıyor, demokratikleşme mücadelesi de " ılımlı" oluşuna bağlanmak isteniyordu.

Obama’nın ılımlı İslam demeyeceğini düşünüyorum.

ABD’nin yeni yönetimi, Türkiye’yi Ortadoğu’da örnek gösterilecek bir müttefik değil, NATO’nun ikinci büyük gücü olan eski bir partner olarak algıladığı mesajını verecek. Aradaki dostluk ve işbirliğinin "Batı" eksenli olduğunu öne çıkartacak.

Enerjiden, ekonomiye, Irak’ta istikrarın sağlanmasından, Afganistan’da sorumluluk üstlenmeye kadar geniş bir yelpazede ortak çıkarları olan partner.

Türkiye ziyaretinin, Avrupa gezisinin son durağı olarak belirlenmesinin nedeni de bu.

Zaten artık NATO’nun esas meselesi de Irak değil, Afganistan.

PÜRÜZLER AŞILACAK MI

ABD
’nin yeni yönetimi, transatlantik ittifakın çatlaması sonucu Avrupa’daki durumunun sarsılmasından dersler çıkardı. Avrupa’da zayıflayan bir Amerika’nın dünya ile başa çıkması kolay değil. Türkiye ise, Ortadoğu’da bir müttefik olarak değil, transatlantik ittifakın güçlü üyesi olarak ABD’nin konumunu güçlendirir.

Bu da, Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkilerini güçlü tutması ama Avrupa vizyonunu bulandırmaması anlamına gelir.
Yazarın Tüm Yazıları