Ben diyeyim, bir katalog çekimi siz deyin, eski bir TRT yılbaşı güzelliği

Önden koşan pek mühim not:

Canımın içisi okur;

Birkaç gündür, hasta olduğu için iş yerine geliş gidişleri aksamış, köşe komşusu Tolga Akyıldız’ın ne yazdığını sormayı ihmal etmiş ve bir onunla pişti olmuş bu naçiz kulunuz, sizlerden bu haftalık idare etmenizi istirham eder.

Bu arada her ikimizin de aynı zatı, benzer kelimelerle yazmamız da nasıl bir tesadüfse artık... Üstelik ikimiz de Ayşe’nin (Arman) röportajından faydalanmışız. Cümleten seviyoruz Keremcem Bey’i velhasıl...

Allah yolunu açık etsin...

*

Ve popvirüsle kombin model kliptoman:

Standart detoks dönemine girdim. Akşamdan değil, haftadan değil, geçtiğimiz aydan kalmayım desem yeridir...

Şu yılbaşı dönemleri insanın üzerinden silindir gibi geçiyor azizim.

Bünye, tabii bir anda detoks şoklamasına maruz kalınca (Sıfır alkol, alkol kullanmayınca otomatikman nispeten daha az sigara, sabaha karşı götürülen kayıntılar yerine sulu yemekler ve salata malata...) şaşaladı háliyle...

Bilin bakalım ne oldu? Hasta düştüm!

Hem böyle biraz kırık hem de eşek gibi yorgun olunca, TV’deki, ‘normal’ zamanlarda izlemelere doyamadığı vulgar programları ve cıvık şarkıları da kaldıramıyor zavallı beyin.

Ekrana bakıyorum...

Taptaze ve tertemiz görünümlü bir genç adam, Keremcem; dingin bir su gibi, Alihan Samedov’un duduku ve Müge Zümrütbel’in vokali eşliğinde şarkısını söylüyor:

‘Nerelere gideyim? / Sen yanımda olmayınca / Gecelerim uzun oluyor / Sabahlarımda sen olmayınca...’

Geriniyorum: ‘Aaah, güzel kardeşim, seni bilemeyeceğim ama ben hiçbir yere gidemeyeceğim valla... Bir süre şuracıkta kıvrılıp battaniyenin altında süt içip uyuyayım. İyiymiş böyle...’

Şimdi, böyle romantik bir şarkıyı, kendi hırtlığıma alet etmem, bir yerde ayıp, biliyorum. Ama yalanım yok, valla ilaç gibi, Sandoz gibi, bir tas sıcak çorba gibi geldi. Hadi mevzuya illa romantik bir tat da katacaksak, çok çok bol tarçınlı, karanfilli sıcak şarap diyelim...

Keremcem’in albümü Eylül de, albümün çıkış parçası Nerelere Gideyim de hakikaten henüz 26 yaşındaki birinden beklenmeyecek derecede olgun, yetişkin...

Klip de keza... Ben diyeyim, atıyorum, Damat&Tween filan için yapılan bir katalog çekimi, siz deyin, eskilere ait bir TRT yılbaşı güzelliği...

Smokini çekmiş Keremcem’in, tek başına bir stüdyada şarkısını söylerken görüntülendiği klip, başka birisine çekilseydi, herhalde babasının elbiseleri gibi üzerinden akardı. Fakat Keremcem, her nasılsa, bu háli üzerinde gayet şık taşıyor.

Pek çok şarkıcı, bu piyasaya bir zıpır olarak girer, müziği, yıllar içinde yavaştan yavaştan oturur.

O anlamda sahibinin sesi şarkılar söyleyen, kendi sesine sahip Keremcem’in, uzun süre bu álemin en ‘oturaklı’ adamlarından biri olarak anılacağını zannediyorum.

Ve efendim, yazının bu noktasında, sizleri yan köşeye pas ediyorum...
Yazarın Tüm Yazıları