BDP Türkiye’ye veda ediyor

KÜRTLERİN partisi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) önceki gün tarihsel öneme sahip bir kongre düzenliyor. ‘Türkiye ile ilişkilerde’ dönemeç niteliğinde bir kongre.

Haberin Devamı

1- ‘Türklerle Kürtler arasındaki kardeşliğin temelinin tarihin derinliklerinde yattığını’ belirten tüzük maddesi kaldırılıyor.
2- Kaldırmakla kalmıyor, yerine demokratik özerklik ekleniyor. Türk siyasal tarihinde bir siyasi parti, kendi tüzüğüne ilk kez demokratik özerklik kavramını yerleştiriyor.
3- Meclis’e gelmek için ‘gerekli demokratik koşulların’ oluşmadığını bildiriyor.
4- ‘İmralı’da hukuksuz tecridin derhal kaldırılmasını’ istiyor.
Düşünce düzeyinde, şiddete başvurmadan, bizlere aykırı gelen bu taleplerde bulunmak herkesin demokratik hakkı. Hatta seçilmiş, fakat tutukluluğu devam eden diğer milletvekillerini düşünürsek, ‘gerekli demokratik koşulların eksikliği’ yaygın bir görüş.
AMA TÜZÜK
Ancak, burada önemli olan, demokratik özerkliğin parti tüzüğüne konulmuş olması.
Tüzüğe bu maddeyi koymak, demokratik özerkliği BDP’nin temel hedeflerinden biri haline getiriyor. Bu istek, anayasaya aykırı. Türkiye’nin siyasal yapısıyla taban tabana zıt. “Bu bölge bize ait, burayı biz yönetiriz, siz bize karışmayın” anlamına geliyor.
Böyle bir parti sizce Türkiye’nin partisi mi?
Ayrıca, ‘İmralı’da hukuksuz tecrit’ denilen durum, Türk Hukukunun verdiği bir karar. BDP bu hukuka da karşı.
KURULUŞU FARKLI
BDP kuruluşu sırasında, “Bütün Türkiye’yi kucaklamak, sadece Kürtlerin değil, bütün Türkiye’nin partisi olmak” iddiasıyla yola çıkıyor.
Bugün çok farklı, “Ben sadece bir bölgenin ve Kürtlerin partisiyim” diyor.
Normal olan, uzlaşma zeminini yitirmeden Meclis’e katılmak ve siyasal anlamda ilişkileri daha da germemek. Ama, BDP’nin buna niyeti yok gibi. Yanılmayı çok isterim.
TBMM ile BDP, diğer siyasal partiler ile BDP, iktidar ile BDP arasında yeni bir süreç başlıyor. BDP kongresi ile birlikte bunu ilk kez yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu bu araçta idi

TEKNİK adı biraz karışık, Cobra Açık Kuleli Personel Taşıyıcı Araç.
Son zamanlarda Güneydoğu’da özellikle mayın patlaması sonucu şehit veriyoruz. Aslında mayından korunmak için ordunun elinde ciddi bir araç var. Adı uzun ve karışık olan ‘Cobra’ mayından korunmak için düşünülmüş dokuz personel kapasiteli, lastik tekerlekli, zırhlı bir araç.
Bu aracın içinde iken, mutlaka kemer takmak şart. Mayın patlarsa, araç ters dönse bile, kemerliyseniz, hayatınız kurtuluyor, yoksa ölüm tehlikesi yine de var.
Araçta, şoförün göremediği tepelerin arkasını, bayırları, ormanı tarayan termal kamera var. Silah da var. Sınırda askeri birlikleri ziyaret eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve yanındaki ekibi, bir yerden bir yere giderken, bu araçla götürülüyor.
Araç Türk yapımı, sadece motoru Alman marka.

Haberin Devamı

CHP liderine brifing: Yalnız silahla olmaz

SINIR karakolları eskiden sadece kaçakçılığa karşı düşünülerek yapılıyor. Son yirmi yıldır kaçakçılıkla birlikte teröre ve silahlı çatışmaya göre inşa ediliyor. İran ve Irak sınır boylarında yer alan eski karakollar bu mantığa göre yenileniyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu iki gün önce sınırda görev yapan askerleri ziyareti sırasında Aktütün Karakolu’na gidiyor. Yeni karakolun duvarları 80-90 santim kalınlığında, karakol alanı içinde cep telefonu çekmiyor. Karakolun tepesinde 360 derece dönebilen silahlı kule karanlıkta ısıya duyarlı termal kamera ile takviyeli.
Bu maddi önlemlerin ötesinde, asıl önemli olan, terörle mücadele eden, sınırda görev yapan askerin morali çok yüksek. Kılıçdaroğlu’nun ziyareti onları çok memnun ediyor.
Oradaki komutanlar Kılıçdaroğlu ile arkadaşlarına verdikleri brifingde önemli sözler söylüyor:
“Terörle mücadele yalnız silahla olmaz. Teröre elbette silahla karşılık vereceğiz ancak, teröre karşı mücadelede toplumsal gelişim mücadelesi vermek şart”.
Ne demek toplumsal gelişim? Ekonomik ve sosyal kalkınmayı anlatmak istiyor askerler. Yıllar yılı bunun ihmal edilmiş olduğunu askerler de vurguluyor. Bunu artık Türkiye’de bilmeyen yok ama, bunun gerçekleşmesi için var olan engeller hâlâ aşılmış değil. Örneğin, bir komutan ‘ekilebilir, verimli topraklardan’ söz ediyor. Ancak, bugünkü koşullarda orada tarım imkânsız.
Kuş uçmaz, kervan geçmez sınır boylarında terörle savaşan askerler yaptıkları mücadeleye sonuna kadar inanıyor, ancak “bunun Türkiye’ye daha iyi anlatılmasını” diliyor.

Yazarın Tüm Yazıları