Basın özgürlüğüne diplomatik baskı

BAŞBAKAN Erdoğan, dün "Bu bahsi burada kapatıyorum" dedi.

Bence bu bahis burada kapanmamalı. Çünkü bu tartışma Türkiye’de basın özgürlüğünün derinleşmesine yardımcı oluyor.

Elini hiçbir taşın altına koymadan, dağ başının bilge ihtiyarı olarak hayatlarını tepelerden aşağılara tavsiyeler, talimatlar yağdırmakla geçiren, herkesi karalayarak kendilerinin ne kadar ak olduğunu ispatlamaya çalışanları bir kenara bırakıyorum. Başarılarının devamını diliyorum.

Bu tartışmalar medyanın, basın özgürlüğü konusunda ne kadar çok çalışmak, ne kadar güçlü bir dayanışma içine girmek zorunda olduğunu bir kez daha gösteriyor.

İnternetle birlikte araçlar çeşitlenip, iktidarların ve güç odaklarının, haberlerin yayılmasını engelleme mekanizmaları kısıtlandıkça basın özgürlüğüne yönelik baskılar artıyor ve çeşitleniyor.

Amerika’da Ulusal Basın Klübü’nün bu hafta başı başlayan toplantısında, "Günümüzde hükümetin medyaya mali baskılar yaptığı bu yüzden de gazetecilerin iktidarla ilgili soruşturmacı haberleri yapmaktan vazgeçtiği" görüşü ağırlık kazandı.

Basına yönelik bir başka baskı modelini de Finlandiya ile Slovenya arasındaki diplomatik bir krizde izliyoruz.

* * *

FİNLANDİYA
televizyonu YLE’de yayınlanan araştırmacı ve soruşturmacı gazetecilik programı "MOT" 1 Eylül günü büyük bir rüşvet skandalını ortaya çıkarttı.

Haberde, Patria adlı Fin şirketinin zırhlı askeri araç satışı için Slovenya hükümetine, Başbakan da dahil olmak üzere 21 milyon euro rüşvet verdiği iddiası ortaya atıldı. Haber yayınlanır yayınlanmaz, Slovenya Başbakanı Jansa’nın yalanlaması geldi. Başbakan Slovenyalı gazetecileri Finli meslektaşlarına yalan haber yaymakla suçluyordu.

4 Eylül’de Slovenya’daki Fin Büyükelçiliği’ne haberi protesto eden bir nota geldi.

Nota’ya göre, haber Slovenya’da yaklaşan seçimleri etkileme amacı taşıyordu, kabul edilemezdi ve Fin hükümeti gerekeni yapmalıydı. Eğer durum açıklığa kavuşturulmazsa iki ülke ilişkileri bundan zarar görebilirdi.

Finlandyalı Dışişleri Bakanı’nın notaya verdiği yanıt "Fin medyası bağımsızdır, siyasi müdahale mümkün değildir" oldu.

Bugünlerde ikinci bir notun daha iletildiği haberini aldık. Ama içeriği açıklanmadı.

Avrupa Birliği üyesi olan iki ülke arasında, medya krizi yaşanıyor.

Birisi "müdahale et, yalan haber yapıldı" diyor, diğeri "Basınımız bağımsızdır biz müdahale edemeyiz" yanıtını veriyor.

* * *

BASIN örgütleri medyanın neden olduğu bu diplomatik krizi dikkatle izliyorlar.

Uluslararası Basın Enstitüsü, bu konuda bir açıklama yaptı ve Slovenya hükümetinin, Finlandiya medyasında yer alan bir haber nedeniyle hükümete baskı yapmasını, editoryal bağımsızlığa müdahale girişimi olduğu için kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Ben olayları onlardan öğrendim.

Bu açıklama, Uluslararası Basın Enstitüsü’nün web sitesinde (www.freemedia.at), Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskılarla ilgili açıklamanın tam altında duruyor.

Özgürlükler kaçıcıdır, ihlal olan her yerde, herkesin hakkına sahip çıkmadan kendimizinkini korumak mümkün değil.
Yazarın Tüm Yazıları