Aziz Yıldırım’a yıldırım işlem

PEK görülmeyen hız, alışılmadık çabukluk.

Haberin Devamı

Yargıtay 5. Ceza Dairesi Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın mahkûmiyetini onaylıyor, kararını ertesi gün Yargıtay Başsavcılığı’na gönderiyor. Çok dikkat çekici. Oysa, normalde onama kararı sekiz-on gün, hatta on beş gün bekliyor, savcılığa sonra gönderiliyor. Aziz Yıldırım için özel bir hız.
Yargıtay Başsavcılığı kararı İstanbul Savcılığı’na, orası İnfaz Bürosu’na gönderecek. İnfaz Bürosu Aziz Yıldırım’a tebligatta bulunarak, “en kısa sürede teslim olmasını” isteyecek. Dün sabah itibariyle, dosya İstanbul’a gelmiş değil.

BEŞİNCİ DAİRE

Yıldırım’ın mahkûmiyetini onaylayan Yargıtay 5. Ceza Daire üyeleri 2010 anayasa referandumu sonrasında, başkan ise iki ay önce atanıyor. “Yetmez ama evet” referandumunda Yargıtay’a 160 yeni üye atanıyor. 5. Ceza Dairesi o atamalar sonrasında oluşuyor. Daire kararını Yargıtay Başsavcılığı’na neden jet hızıyla gönderiyor? Aziz Yıldırım ne kaçıyor, ne başka bir şey, hapse üç gün önce, beş gün sonra girmiş, ne çıkar? Karara tepki büyük. Yıldırım’ın havaalanında karşılanması, Bağdat Caddesi’ne gelişi bunun kanıtı. Binlerce taraftar hükümet aleyhine sloganlar atıyor. Bazı kanallar o sloganları sansür ediyor, Fenerbahçe TV yayınlıyor, taraftar müthiş öfkeli.

Haberin Devamı

Dilekçe 700 sayfa

Aziz Yıldırım-’la ilgili hukuki durum şu. Avukatları üç gün önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na, ekleriyle birlikte yedi yüz sayfalık itiraz dilekçesi veriyor. “Eksik inceleme nedeniyle yeniden yargılama” istemiyle.
Başsavcı itirazı yerinde görürse, mahkûmiyet kararını Yargıtay Genel Kurulu’na götürebilir. Götürür mü, bir hafta-on gün içinde belli olur. Daha önce Balyoz kararına itiraz edildiğinde, aynı başsavcı sesini çıkarmıyor. Balyoz’da çıkarmadı, şimdi de çıkarmaz diye düz mantık elbette yok. Genel kurula götürmezse son çare, Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak. Ama, Anayasa Mahkemesi’ne gidinceye kadar, “Teslim ol” tebligatı yapılmış olur.

FATURA HÜKÜMETE

İster yeniden yargılansın, ister hapse girmesin, bu saatten sonra Fenerlisi, Beşiktaşlısı, sokaktaki insan faturayı çoktan hükümete kesiyor. Hükümet de farkında ki, onun için telaşlı, tam belediye seçimleri öncesinde. Aziz Yıldırım’ın suçlu olduğuna kimse inanmıyor. Pek çok davada yıllardır hapiste yatanlar gibi. Yargıtay mahkûm etmiş ne olacak, ben Beşiktaşlıyım, benim gibi, kamuoyu vicdanı onu çoktan aklamış.

Haberin Devamı

Adalete bakın, 330 gün sonra

KİMİNİN oğluna silah doğrultularak, kimi üç aylık bebeğiyle, kimi kemoterapi odasından çıkarken, kimi bacağı alçılı, 19 Şubat 2013’te sabaha karşı emniyete götürülüyorlar. KESK’e bağlı sendikalara üye doktor, hemşire, adliye ve belediye personeli, öğretmen, maliye memuru, YSK ve PTT çalışanları. 28 ildeki baskında 650 KESK üye ve yöneticisinin ifadesi alınıyor, 184’ü gözaltına alınıyor, 47’si tutuklanıyor. Onlara yöneltilen sendikaya üyelik, 1 Mayıs kutlamalarına ya da Alevi mitingine katılım, kadın tutuklulara mektuplar, ücretsiz sağlık taraması, birlikte pikniğe gitmek gibi soruların arkasında hep “örgüt” aranıyor. Herkesin en doğal hakkı olan, “vergide adalet, parasız eğitim” gibi taleplerin arkasında yine “örgüt” aranıyor.
19 Şubat 2013’ten bu yana 28’i tutuklu, 56 KESK yöneticisi ilk kez bugün yargıç karşısında. Tam 330 gün sonra. Ne adalet ama. Geç gelen adaletin, adalet olmadığına örnek bir dava.

Yazarın Tüm Yazıları