Az sonraa!

İÇİŞLERİ Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay’ın sözlerinden anlıyoruz ki filmin henüz başındayız.

Haberin Devamı

Gerçi Atalay, filmin PKK ve yandaşları tarafından büyük bir zafer şovuna dönüştürüldüğüne ilişkin görüntülere kızmış. Aynen Başbakan gibi ciddi tehditler dile getirmiş.


Ama asıl önemlisi, “Göreceksiniz daha ne gelişmeler olacak” demiş.


Gerçekten ilk karelerde bunları görünce, sonra geleceklere hayret etmemek gerektiğini de kabule zorlanıyor insan.


O bağlamda Abdullah Öcalan’ın, ana hatlarını özetlediği ve dün kamuoyuna yansıyan “yol haritası”na ilişkin düşüncelerimizi sonra paylaşırız.


Biz şimdi Beşir Atalay’ın ne demek istediğini, eskiden yaşadıklarımızla karşılaştırarak anlamaya çalışalım:

Başbakan Tayyip Erdoğan önceki gün Ağrı ve Erzurum gezisinden dönerken uçakta konuştuğu gazetecilere ilginç yanıtlar vermiş. Örneğin Irak’ın kuzeyindeki bölgenin Başkanı Mesut Barzani’yi zımnen (örtülü şekilde) neredeyse “bağımsız bir devlet” gibi tanıma noktasına geldiğimizi saklamamış.

Haberin Devamı


“PKK ile mücadele”
bağlamında aldığımız dış destekten söz ederken söylediği şu:

“ABD’nin (PKK’nın üç yöneticisini) uyuşturucu baronu ilan etmesi önemli. Irak da önemli. Irak’a son seyahatimizde bazı gelişmeler oldu. Irak’ın kuzeyine bir ekip göndereceğiz. Sayın Ahmet Davutoğlu ve Zafer Çağlayan Bey’in başkanlığında işadamlarını göndereceğiz. Ekonomik ilişkileri görüşecekler. Tabii siyasi ilişkiler de görüşülecek. Kuzey Irak’ın Eyalet Başbakanı Behram Salih’le görüştüm. Erbil’de de konsolosluk açacağız. (...) Diplomatik bir ilişkiyi Kuzey’le de başlatmış olacağız. Süreci oradan da yakın biçimde izlemiş olacağız. Bu atılan adımlar bazı gelişmeleri kolaylaştıracaktır.”


Burada, “iki bakanını” beraberlerinde işadamları olduğu halde Mesut Barzani’nin huzuruna gönderecek olan ve onunla “siyasi ilişkiler” de görüşmekte sakınca görmeyen Başbakan Erdoğan, “Diplomatik bir ilişkiyi (Bağdat’tan ayrı olarak) Kuzey’le de başlatacağını” ifade ederken Barzani’yi bir “devlet başkanı” yerine koymuş olmuyor mu?


“Muhatap”
konularında çok titiz olduğunu bildiğimiz Erdoğan, aynı konuşmada Behram Salih’le görüştüğünü söylemekle, yukarıda dediğimiz hususu teyit etmiş hale gelmiyor mu?

Haberin Devamı


Oysa Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gözünde Barzani, 22 Ekim 2007 tarihinde, “Bizim muhatabımız oradaki Kürt liderler değildir, Irak’ın merkezi hükümetidir. Ben merkezi hükümetin cumhurbaşkanıyla da, başbakanıyla da görüştüm. Bunun dışındaki bir kabile reisi ile ben görüşemem. Görüşmesi gereken olursa ‘Git, görüş!’ de deriz. Bunu da yaparız, ben görüşemem. Barzani veya bir başkası” dediği kişiydi.


Sonra, yani 31 Ekim 2007 tarihli gazetelerdeki beyanına göre de, “Türkiye olarak bizim muhatabımız Barzani olamaz” şeklindeki görüşünde ısrarlıydı.


Şimdi anlıyor musunuz Beşir Atalay’ın sözlerinin altında daha neler yatabileceğini? 

Yazarın Tüm Yazıları