Ayşe'nin Gözlüğü







Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Hayli mahçup ve çekingenim

Radikal Gazetesi Yayın Yönetmeni İsmet Berkan'ın özel hali

Arnavutköy'de oturuyor. Daracık bir çıkmaz sokakta. Zaten yön ve adres özürlüyüm, bir de geri çıkmak zorunda kalıyorum ki, tüy dikiyor! Evi, o güzel semtin dokusuna uyum sağlayan ahşap, üç katlı pek keyifli bir bina. Çok sevdim. Güzel yapmış. Modern duruyor. Belli ki, malzemeleri kendisi özenle seçmiş. Sevgilisini görmedim ama köpeklerine bayıldım. Gerçi cezalı oldukları için bağlanmışlardı. Babalarını çok seviyorlar, sözünü de dinliyorlar ama demek ki ara sıra yaramazlık yapıyorlar! Giriş katında bir piyano bir de mutfak var. Kocamaaaan ince uzuuun bir ahşap masa. Çok kullanışlı. O masa üzerinde herşeyi yapabilirsiniz. Çalışma masası olarak da kullanılabilir, yemek de yenilebilir. Biz röportaj yaptık. Kısa pantolonundan girdik, emekliğinden sonra yaşamak istediği hayattan çıktık. Tabii süre bu kadar uzun olunca, sığmayan röportaj sendromu yaşanıyor. Bu sendrom size de yansıyor...

SİYASETİ UZAYLI

GİBİ YAZMAK

Sizden önce Cumhuriyet'e ‘‘kısa pantalonu’’yla gelen var mıydı? Millet kafanızı okşuyor muydu?

- Kafamı okşayan olmadı ama çocuk muamelesi gördüm. Benim kadar küçük bir de mürettiphane çırakları vardı!

Cumhuriyet yıllarından aklınızda kalan en önemli kare?

- Bir tek fotoğraf karesine sığmaz Cumhuriyet. 14 yılım geçti. Hiç unutmadığım karelerden biri: 11 Eylül gecesi. Nöbetçiyim. Darbe fısıltıları var ama saat gece bir buçuk olmuş, evli evine, köylü köyüne. Basınköy'e geldiğimde, annem penceredeydi, gece amiri telefon etti, gazeteye geri dönmen gerekiyormuş dedi. 12 Eylül olmuş, harekat başlamış. Gazeteye geldiğimde Oktay Kurtböke'yle Çetin Özbayrak birinci sayfayı tasarlıyorlardı... Bir de, Hasan Cemal'in yayın yönetmeni olduğu günün gecesini hatırlıyorum. Oktay Kurtböke, Orhan Erinç, Turhan Ilgız, Çetin Özbayrak aramızdan ayrılıyor, bir veda yemeği var. Oraya gitmeden de birinci sayfayı görmüşüm, dümdüz bir gazete yapılmasını istemiş Hasan Cemal. Biraz da ona kötülük olsun diye, hayatta görüp görebileceğim en çirkin birinci sayfayı yapmışlar. Gecenin sonunda haber geldi ki, Ronald Reagan'a suikast yapılmış. Sayfası o sayede kurtuldu!

O dönemin gazeteciliğinize kattığı şeyler?

- Gazeteci olabildiysem, o dönem sayesindedir. Belli titizlikler, haberde derinlemesine bakmak ve en önemlisi serinkanlılık orada öğrendiğim şeyler.

Siyaset yazan protatip gazeteci imajına uymuyorsunuz.

- Siyasetçiler çok uzun zamanımı geçirdiğim insanlar. Onları hakir görüyor filan değilim ama ben o işi asla yapmam! Politika üzerine yazarken, kendimi uzaylı bir gözlemci yerine koymayı tercih ediyorum. Uzaydan geldim Türk parlementosunda bugün ne oluyor? Sanki bu konularda hiç bilgim yokmuş gibi bakıyorum ve benim gibi bu konuda hiçbir bilgisi olmayan insanlara yazıyorum. Bazen tekniğe kaçtığım oluyor, bu Ankara şikayetlerim, çünkü insan Ankara'da kalınca kendini de yaptığı işi de gereğinden fazla ciddiye almaya başlıyor. İçeriden yazıyor. Diğer politika yazarlarıyla aramdaki fark bu, ben içeriden yazmıyorum.

‘‘Benim ne işim var bu siyasetçilerin arasında’’ dediğiniz olmuyor mu?

- Dünyanın en keyifli işi değil tabii ki! Yeterince param olsa siyasi haberleri hiç okumadan yaşayabilirim. Hatta bilmemek daha iyi, çünkü insan mutlu olmak ister değil mi? Ama bu benim mesleğim.

ANKARA BENİ FAKİRLEŞTİRİYORDU

Neden Ankara'yı bu kadar çok seviyorsunuz!

- Beş yıl Ankara Temsilciliği yaptım. Yedi gün üst üste orada kaldığım o kadar azdır ki. Rahatlıkla Ankara'dan nefret ettiğimi söyleyebilirim...

Küfreden yazılar yazdınız. Korkmadınız mı? Ve nasıl tepkiler aldınız?

- Benim sayemde Ankara tartışıldı bu memlekette! Ankara alehytarı yazılarıma cevap verenler oldu. Ankara, başlı başına bir ruh hali. Ve ben o ruh halinin parçası olmak istemiyordum. Ankara'nın beni fakirleştirdiğini hissediyordum. Orada tek boyutlu oluyorsunuz. Geceniz gündüzünüz siyaset ve ekonomi! Bir lokantaya gidiyorsunuz, garson bile ‘‘Abi, n'olacak bu ülkenin hali?’’ diyor.

Sizi en çok hayatta ne heyecanlandırır. Ne olunca yüzünüzün ifadesi değişiyor?

- Zeka beni şaşırtır!

Demek ki, ben bir geri zekalıyım, söyleşinin başından itibaren yüzünüzde bir şaşırma ifadesi yok.

- Beni samimiyet buhranına sokmaya çalışıyorsun. Ancak bu kadar oluyor!

Ne kadar hasta Beşiktaşlısınız?

- Hiçbir şeye hasta değilim ben!

Sezercilerin hepsinin kendilerine göre gerekçeleri var. Sizinki ne?

- Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı'nı çok olumlu buluyorum. Kendisinin de hepimizin de önemli bir imtihandan geçtiğini düşünüyorum. Türkiye'nin çalkalanmaya ihtiyacı vardı, o bunu yapıyor şu anda.

Mesut Yılmaz'la bir gün barışma ihtimaliniz var mı?

- Kişisel olarak onu affedebilmem mümkün değil. Hatalı olduğumu söylediğim bir yazı üzerine, ‘‘Özür dilemiş, ama onun yaptığının Apo'nun yaptığından ne farkı var?’’ diyen bir siyasetçiden söz ediyoruz. Böyle bir kıyaslamayı hakettiğimi düşünmüyorum.

SÜLEYMAN DEMİREL SEDAT ERGİN'İ SEVER

Peki Demirel'in sizi sevmesini nasıl açıklıyorsunuz?

- Bana sorarsanız, Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde en sevdiği gazeteci Sedat Ergin'dir. Söyleyeceği her önemli şeyi, yaygın efsanenin aksine Yavuz Donat'a değil, Sedat Ergin'e söylemiştir. Ama Sedat Ergin öyle iyi bir gazetecidir ki, bunların hiçbiri üzerine yapışmaz. Süleyman Bey'le benim ilişkime gelince, özel sohbetlerim cumhurbaşkanlığı süresince olmadı, ayrıldıktan sonra oldu. Bir kitap projem var, kendisiyle bir ön görüşme yaptım, 28 Şubat'la ilgili bir çalışma.

Ne kadar tutkulu bir adamsınız?

- Aşkıma sahip çıkma konusunda çok tutkuluyumdur. İlla da bunu, bağırış çağırışla köprünün üzerinde yapmak gerekmiyor!

Yüzünüzden hiç anlaşılmıyor ama gizli tutkularınız var mı?

- Romancı olmak istiyorum. Sonra, her genç Türk erkeği gibi benim de film yönetmeni olma tutkularım var. Bir de becerebilirsem kırkımdan sonra akademisyen olmak istiyorum.

Radikal kimleri yazar olarak Türk halkına armağan etmiştir?

- Mine Kırıkkanat'ı, Perihan Mağden'i, Hakkı Devrim'i, Murat Belge'yi, Turgut Tarhanlı'yı, Erdal Güven'i, İsmet Berkan'ı ve tabii Mehmet Yılmaz'ı. Kazandırdığı en önemli isim Mehmet Yılmaz. Maalesef şimdi yazmıyor. Umarım yakında yeniden başlar yazmaya...

Çekingen ve içine kapanık bir adam olduğunuz söylenebilir mi?

- Evet. Hayli mahçup ve çekingenim!

Yazarın Tüm Yazıları