Ayıbın teşhiri

ANAYASA Mahkemesi’nin dünkü gazetelerde yayınlanan açıklamasını acaba Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin okudu mu?

O okumadıysa acaba sayılarının 4000 kadar olduğunu bildiğimiz cumhuriyet savcıları hiç göz attı mı?

Bir ülkede sizin, benim onu bunu göreve davet ediyor olmamız fazla bir anlam ve önem ifade etmeyebilir. Ama o ülkenin en yüksek yargı organları dahi "Ey savcılar neredesiniz?" diye kamuoyu önünde çağrı yapmak zorunluluğunu hissediyorsa...

Kimse o ülkenin adaletinin bağımsız ve sağlıklı bir şekilde adalet dağıttığını iddia edemez. Çünkü o durum, cumhuriyet savcılarının iktidardan çekinip görevlerini yapamadıklarını gösterir.

İşte bu düşünceyle biz Anayasa Mahkemesi’nin dünkü gazetelerde yayınlanan açıklamasındaki pek çok haklı tespit ve görüş içinde en çok;

"Görülmekte olan davalar hakkında yapılan ve söylenenlerin Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olduğu açık ve belli iken bu konuda yetkili ve sorumlu olanların hareketsiz kalması düşündürücüdür" şeklindeki ifadeyi önemsedik.

Önemsemekle kalmadık. Hani Sayın Başbakan dahil ağzını açan her yetkili her fırsatta, "Siyasi iktidarımız hukuk devleti ilkelerine bağlıdır. Hukukun üstünlüğüne inancımız tamdır" anlamında sözler söylüyorlar ya... Bu beyanların beş paralık değeri olmadığını en sonunda bizzat Anayasa Mahkemesi’nin ifade etmek zorunda kalmasını, bugünkü iktidarın siciline konulmuş en kötü kayıtlardan biri olarak görüyoruz.

Tabii bu tespitimiz "cumhuriyet savcılarımızı" hoş ve mazur gördüğümüzü ifade etmez.

Anayasa Mahkemesi’nin resmen "suç duyurusunda" bulunmak zorunda olduğu sözlerin söylendiği, yayınların yapıldığı, gazetelerin çıktığı yerlerdeki savcılar buna ilişkin işlerini yapmıyorlarsa hangi işle meşguller?

Daha önce de bu sütunda her fırsatta yazdık.

Hangi uygar ülkeye giderseniz gidin, bizde mahkemeler hakkında söylenen sözlerin, -daha doğrusu mahkemeleri hedef alan edepsizliklerin- yüzde birini yapanın hayatını karartırlar.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kapatılması istemiyle dava açıldığı zaman Türk adaletini edepsizce beyanlarla hedef alan Avrupalılar başta olmak üzere herkese bu gerçeği anımsattık. Onlar kendi memleketlerindeki gerçeği bildikleri için "Hayır, öyle bir şey yok" diyemediler.

Daha da üzüntü verici olanı... Adalet sistemimiz bütünüyle hakarete uğrarken, örneğin Anayasa Mahkemesi’nin alacağı kararın "siyasi" olacağı söylenirken bu ülkenin hükümeti tek kelimeyle karşı çıkmadı.

Adalet sistemimiz kötü olduğu ve bizim hükümet de "eğriye eğri, doğruya doğru" dediği için mi ses çıkarmadı?

Bir an öyle kabul edelim ve "Bizim mahkemelerimiz mahkeme değildir, savcılarımız da savcılık nedir bilmezler. O yüzden hükümet ne yargı sistemini savundu ne de Anayasa Mahkemesi’ne yapılan hücumları göğüsledi" diyelim.

Peki ama sormazlar mı, 6 senedir iktidarda siz armut mu topluyordunuz? Neden düzeltmediniz diyene verecekleri yanıt var mı?

Var! Henüz "yandaş yargı" inşa edecek vakitleri olmadı!
Yazarın Tüm Yazıları