Avrupa’ya geri dönüş

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, dört yıl aradan sonra bugün Brüksel’e gidiyor.

Demek Başbakan, müzakereler başladıktan sonra Brüksel’e adımını atmamış.

Avrupa ile temas tamamen Dışişleri Bakanı’na bırakılmış.

Bir aday ülke değil de, komşu ülke gibi.

Müzakere kararının ardından geçen dört yıl, Türkiye’yi Avrupa’ya yaklaştıracağına uzaklaştırmış.

Aday ülkelerdeki sürece baktığımızda ilk kez böyle bir durum Türkiye’nin başına geliyor.

Bunda Avrupa Birliği’nin isteksizliği var tabii. Ama tek neden mi?

Türkiye’de de özellikle 2007’den sonra müthiş bir yavaşlama oldu.

Bunun da gerekçeleri var.

AKP’nin kapatılma davasını bahane ederek hükümet siyasi risk gerektiren reform adımlarını atmadı.

Brüksel de, bu süreçte Türkiye hükümetini sıkıştırmamayı seçti.

İşine de geldi. "Biz üzerimize düşeni yapıyoruz, haydi siz de verdiğiniz sözleri tutun" diyen bir aday olsaydı Türkiye, Avrupa’nın işi bu dört yıl içinde hiç de kolay olmayacaktı.

Kesin bir karar almak zorunda kalacak, "Biz ne yapacağız, devam edecek miyiz yoksa etmeyecek miyiz" sorusunu kendilerine soracaklardı.

Oysa, karşılarında "Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri haline getirir, biz kendi yolumuza devam ederiz" diyen bir hükümet vardı.

Türkiye ile Avrupa ilişkilerine hakim olan muğlaklık herkesin işine geldi.

* * *

BAŞBAKAN
Brüksel’de Avrupa Komisyonu yetkililerinin yanı sıra düşünce kuruluşlarına da seslenecek. Bu görüşmelerde mutlaka İsrail’in saldırıları ve enerji konusu gündeme gelecek.

Çok merak ediyorum. Acaba İsrail konusunda nasıl bir üslup kullanacak.

Şiddete karşı çıkmak ile Yahudi karşıtlığı arasındaki ince çizgiyi doğru biçimde çekeceğini umuyorum. Bugüne kadar yaptığı gibi değil.

Enerji konusu da Avrupa için çok ciddi. Rusya vanaları siyasi araç olarak kullanıyor. Bu yüzden Avrupa, Rusya’ya bağımlılıktan kurtulmak ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmek istiyor. Türkiye üzerinden geçecek Nabucco doğalgaz boru hattı projesinin bugünlerde yeniden canlanması bu yüzden.

Acaba Erdoğan bu konuyu nasıl ele alacak? Avrupa’nın Türkiye’ye muhtaç olduğunu söyleyerek mi yoksa enerji kaynaklarının çeşitlenmesi için önümüzdeki dönemde daha sıkı işbirliği ve uyumu yakalama zorunda olduğumuzu anlatarak mı?

***

ŞİMDİ
AKP yeniden Avrupa Birliği konusunu gündeminin üst sıralarına taşıyacağını söylüyor.

Başbakan Brüksel ziyareti ile Avrupa’ya dönüşün işaretini veriyor.

Umuyorum öyle olsun.

AKP, iktidarının ilk döneminde olduğu gibi yine iç politika ihtiyaçları nedeniyle değil, kararlı bir biçimde Avrupa Birliği sürecine sahip çıksın AKP Hükümeti.

Egemen Bağış’ın başmüzakereci olarak seçilmesi bir değişim umudu veriyor.

Pek ayrıntılı biçimde açıklanmadı ama anlaşılan Avrupa Birliği işlerinden sorumlu bir devlet bakanlığı da oluşturuluyor.

Baştan beri, müzakere sürecinin Dışişleri Bakanı tarafından yürütülmesinin zor olduğu söylendi, eleştirildi ama hükümet bunu hiç kabul edilmedi.

Şimdi değiştiriliyor. Hiçbir özeleştiri yapılmadan.

Hatanın neresinden dönülürse kárdır.

Ama hiç akıldan çıkarılmasın, bu süreç sadece Brüksel ile ilerleyemez. Oraya Türkiye’yi anlatmak yetmez.

Avrupa vizyonu etrafında halkı seferber edemedikten sonra, reformlar gerçekleştirilemez.
Yazarın Tüm Yazıları