Avrupa, rüyasını arıyor

‘BURADA her şey isminle başlıyor.’

Görünürde hiçbir engel yok ama eğer ismin Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet ise artık iş bulma umudun çok zayıf.

Amsterdam’da Hollandalı film Yönetmeni Theo Van Gogh’un vahşice öldürülmesi bir dönüm noktası. Liberalizmin kalesi Hollanda’da ırkçılık, ‘entegrasyon’ kalkanı arkasına gizlenerek adım adım ilerliyor.

Müslümanların, Avrupa toplumuna uyumunun zorluğundan, eğitim sorunlarına kadar her şey konuşuluyor ama yabancı düşmanlığının adı bir türlü konulamıyor tartışmalarda.

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği’nde salı sabahı sohbet sırasında söz geliyor, ‘Burada her şey isminle başlıyor’ noktasında kilitleniyor.

Amsterdam Belediyesi Danışma Organı üyelerinden Bülent Okyay, Amsterdam’da 36 bin Türk yaşadığını söylüyor, yüzde 60’ı Hollanda Vatandaşı, ama sadece yüzde 10’u kendisini Hollandalı hissediyor. Neden? Çünkü ‘Misafir ev sahibi ilişkisi var.’

* * *

BİR gün önce ODTÜ Avrupa Araştırmaları Merkezi ile Hollanda Çok Kültürlü Gelişme Enstitüsü FORUM’un, Amsterdam’da düzenledikleri sempozyumda duyduklarımız da Avrupa’nın kendisiyle yüzleştiği çok kritik bir süreçten geçtiğini ortaya koyuyordu.

Amsterdam Üniversitesi öğretim görevlisi Paul Scheffer, Türkiye’nin Avrupa üyeliğini bu açıdan bakıldığında çok önemli gördüğünü anlattı. Eğer Türkiye dışlanırsa bu Avrupa’daki Müslümanlara ‘Siz Avrupalı olamazsınız’ demek anlamına gelecekti.

Aynı zamanda Hollanda Hükümeti’nin danışmanı da olan Prof. Scheffer bir beklentiyi de dile getirdi. ‘İslam dünyası içinde bir sorun olduğu’ görüşündeydi. Şiddete karşı Müslüman dünyası sorumluluğunu kabul etmeliydi ve ayrımcılığa karşı üzerine düşeni yapmalıydı. Bu noktada Türkiye de rol oynayabilirdi.

* * *

ON yıl önce Hollanda’ya ilk gittiğimde beni Rotterdam’da bir Türk okuluna götürmüşlerdi. Hükümet Türk çocuklarına Türkçe eğitim veriyordu. Her şey iyi güzeldi de aklıma bir soru takılmıştı, ‘Neden bu okulda sadece Türk çocukları vardı? Hollandalı çocuklar neredeydi?’

O çocuklar birbirlerinden kopuk olarak büyüdüler, kendi kültürlerini öğrendiler güçlendirdiler ama Hollandalılık ortak paydasını kazanamadılar.

Amsterdam Üniversitesi Siyasi Teori Profesörü Jos de Beus, konuşmasında açıkça söyledi: ‘Hollanda’da çok kültürlülük çökmüştür. Krizdedir. Paniktedir. Almanya’da da öyle. Güçlü bir demokrasi için alt kültürlerin zayıf olması gerekir. Alt kültürler kuvvetlendikçe demokrasi zayıflar. Amerikan rüyasına eş değer bir Avrupa rüyasından söz edebilir miyiz bugün? Hayır, yeniden bir Avrupa rüyası oluşturmak durumundayız.’

Avrupa’nın bugüne kadar söyledikleri ile yaşadıkları arasındaki makas açılıyor.

Amsterdam’daki toplantıda, Türkiye’de Kürtçe eğitimi ile ilgili şikayetlere, ‘Biz Türkçeyi yasaklarken nasıl okullarda Kürtçe eğitiminde ısrar edebiliriz’ yanıtı verilmesi son gelişmeler ışığında hiç de şaşırtıcı değildi.

Avrupa rüyası, Türkiye’nin üyelik tartışmaları sayesinde yeniden gözden geçiriliyor.

Bu rüyanın, Türkiyesiz yaratılamayacağını her gün, her olay daha belirgin biçimde ortaya koyuyor.
Yazarın Tüm Yazıları