Avrupa genişleme yorgunu

PRAG
ÖNCEKİ gün ben, Avrupa ile Türkiye arasındaki kültür farkını gördüm. Prag Kongre Merkezi’nde, "Avrupa Birliği genişlemesinin beşinci, Demir Perde’nin çöküşünün 20’nci yılı nedeniyle uluslararası bir toplantı düzenlenmişti. (Zaman nasıl geçiyor değil mi?)

Dönem Başkanı olduğu için Çek Cumhuriyeti’nin inisiyatifi ile gerçekleşen toplantıya, AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn ve Avusturya’nın eski Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik de katılmışlardı.

İlk oturumda Çekler söz aldılar. Konuşmalar tahmin edeceğiniz gibi Çekçe yapılacağı için kulaklıklarımızı alıp yerlerimize geçtik.

Gazeteci milletiyiz ve her şeye hakim olacağız uçan kuşu kaçırmayacağız ya. Ben de öyle yapıyorum. Hem dinleyip, hem not alırken bir yandan da en öndeki sırada yan yana oturup konuşmaya dalan Rehn ile Plassnik’i izliyorum. Oturum başkanı olan Forum 2000 Vakfı’ndan Cerny’nin toplantıyı açtığının farkında değiller.

BİZ OLSAK

KONUŞMANIN
ortalarına doğru toplantının başladığını ve Çekçe konuşulduğunu fark ediyorlar. Bir kıpırdanma oluyor önde. Rehn ve Plassnik’in, çeviriyi dinlemek için kulaklık aradıklarını görüyorum. Masada bir tane var. Olli Rehn, onu alıyor ve kulağına geçiriyor.

Ya Plassnik? Ona kulaklık yok. Kalkıyor, salonu dolaşıyor, en arkadan kulaklık alıp geliyor.

İşte Türkiye’yi Avrupa’da istemeyenlerin her fırsatta altını çizdikleri "kültür farkı" dank ediyor.

Biz olsak, diyorum içimden, o mikrofonu birbirimize ikram eder, sonu "Allah aşkına"lı, "ölümü öp"lü (çevirisi bile mümkün değil) itiş kakışa bile yol açacak olsa, katiyen kendi kulağımıza geçirmezdik.

Ya da politikacılarımızın omuz başlarında mutlaka birileri olur, leb demeden leblebiyi anlar, ne yapar eder bir değil beş mikrofon kapıp getirirlerdi.

YENİ GENİŞLEMELER ÇOK DAHA SANCILI OLACAK

ŞAKA
bir tarafa kültür farkı en kolay mazeret. Avrupa Birliği’nde sadece Türkiye’ye karşı değil, genel olarak genişlemeye karşı bir direnç var artık.

Çek Cumhuriyeti Avrupa İşlerinden sorumlu Başbakan Yardımcısı Alexander Vondra, konuşmasında "Avrupa’nın gelecekte atacağı genişleme adımları 2004’dekinden çok daha zor olacak" diyor.

Olacak mı? Ya şu anda yaşananlar?

Yunanistan ismini değiştirmediği için Makedonya’nın AB’ye yaklaşmasını engelliyor. Bir Makedonyalı gazeteci, Olli Rehn’e "Neden genişlemeden söz ederken hiç Makedonya’nın adını geçirmiyorsunuz" diye sorunca, şaka gibi bir yanıt aldı: "Sizin adınızın telaffuzu çok zor da ondan."

Slovenya, sınır sorunları yüzünden Hırvatistan ile AB arasındaki müzakerelerin ilerlemesini engelliyor. Sırbistan, Hollanda artık yeni üye istemediği için bekletiliyor. Almanya, Karadağ ile ilişkileri bloke ediyor. Türkiye ile görüşmelerde fasılların bir kısmını Kıbrıs, bazılarını da Fransa bloke ediyor.

KIBRIS KARARI KARIŞIK BİR İŞ

AVRUPA
Adalet Divanı’nın, Kıbrıs mahkemelerinin kararlarıyla ilgili görüşünü soruyorum Rehn’e. "Bu karar Kıbrıs’ta çözüm sürecini olumsuz etkilemez mi" diyorum.

Üstüme varmayın havasında, "O iş çok karışık" diyor. Ne "Evet AB hukukudur herkes uyar" ne de "Önemli değil. Son kararı İngiltere Mahkemesi verecek" diyebiliyor. Hiçbir şey söyleyemem, söylemek istemiyorum, kem ve küm. Beş yıl önce göreve gelirken hedeflerinden birinin de "Türkiye’yi Avrupa Birliği yoluna sağlam biçimde sokmak" olduğunu söyleyen AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri de işlerin gittikçe karıştığının farkında.
Yazarın Tüm Yazıları