Aşk olsun size Ertuğrul Bey

Valla sizi pek severim, duruşunuzu, bakış açınızı beğendiğimi de eklemek isterim ama geçen günkü yazınızda şoklara düşürdünüz beni.

Haberin Devamı

Ertuğrul Özkök sizden bahsediyorum. Aldatmak kelimesini sevmediğinizi, yasak ilişki yerine birisiyle birlikte olmak ya da birisiyle sevişmek denmesini daha doğru bulduğunuzu söylemiş ve inşallah da bu kavramın yaygınlaşmasını dilemişsiniz.

Aldatılmak sözünün yerine başka hiçbir söz koyamazsınız, bir kadına ya da bir erkeğe yapılmış en incitici şeylerden biri olan aldatılma durumunu hiçbir tabirle yumuşatamazsınız.

Bu acıyı, bu arkanızdan bıçaklanışı duygusallaştıramazsınız. Sevişmek kadar özel, güzel, unutulamaz bir anla eşdeğer tutamazsınız. Siz aldatılmayı içinde sadece seks barındıran bir şey mi sanırsınız? Söylenen yalanlar, arkanızdan dönen ayak oyunları, salak yerine konmanız... Peki, bunları nasıl konumlandıracaksınız? Peki, güven kelimesinin yerine koyacak bir kelimeniz de var mı? Varsa ondaki kavram değişikliğine varım ben de.

Hadi bulalım başka bir tane, bulabilirsek elbette.

Kelimeyi yumuşatmak niye? Bence tam tersi yerine daha rezil, duyulduğunda daha utandıracak bir söz bulalım. Ayrıca aldatılma lafı kesin olarak kalmalı çünkü herkes birbiriyle sevişmiyor bazen buna sadece “yatmak” deniyor.

“Dün gece bununla yattım ben” diyorlar. Sevişmekte aşk var, yatmakta ise duygu yok sadece cinsellik var ama sonuç değişmiyor her ikisi de aldatma.
Yani karınız, kocanız, sevgiliniz gelip de “dün gece başka biriyle yattım” derse sizi aldatmamış mı olacak kelimeyi değiştirip yumuşatınca? Hangi kelime yaşadığınız hayal kırıklığını hafifletebilir?

Ayrıca madem bu kavram işine el attık, o zaman aldatan erkek sadece çapkın, kadın ise fahişe olmasın...

Kadına da fırlama, flörtçü ya da aşk kadını falan gibi bir isim bulalım. Başkasıyla sevişip gelen kadınla bunu bilerek yine aynı zevk ve istekle yine onu koklayarak sevişebilir miydiniz?

Sabah yine onu o mahmur, çapaklı gözlerinden öpebilir miydiniz?

Haberin Devamı

Bekar kadına ayar çekmek

Şimdi anlıyorum bazı kadınları, eşleri öldüğünde ya da boşandıklarında yüzüklerini hâlâ parmaklarından çıkarmayanları. O yüzüğün korumacı tarafını, kadına verdiği güveni.

Zor çünkü bekâr kadın olmak. Zor hem de her açıdan ama hele bir şey var ki beni en çıldırtan da o...

Bekâr kadına çekilen ayarlar, sıkıyorsa evli kadınla öyle konuşsana. Üst kat komşun olan adam arar, “Yeter, o müziği kapatın artık” diye.

Sıkıyorsa kocamı telefona vereyim de ona söyle.

Borcun var bakkala ya da oraya buraya, “Aybaşı ödedin ödedin, bilmem anlatabildim mi?” Sıkıyorsa kocama da böyle söylesene...

İşyerinde patron, “Bu hafta sonu full time çalışman lazım, bu akşamki yemeğe de zorunlu katılacaksın, anlaşıldı mı?”

Sıkıyorsa kocama da söylesene, “Bu hafta sonu seninkini sürekli çalıştıracağım, akşam da yemeğe bekleme” desene.

Yok, kardeşim yok, sahte mahte de olsa, şöyle üç beş karat adam cinsinin gözüne sokacağın bir yüzüğün olacak, bir de bir doksanlık, yüz kiloluk bir erkek kankan olacak...

Çağırdın mı gelecek, icabında senin anlatamadıklarını, söyleyemediklerini bir zahmet senin adına söyleyecek.

Olmadı evleneceğiz yine, bilemedim işte.

Haberin Devamı

Katil, sapık, ruh hastası

Allah tependen baksın, e mi? Sen nasıl bir zavallısın?

Ben hâlâ seninle uğraşıyorum, senin siteni kapattırana kadar da uğraşacağım.

Senin siteni hâlâ açık tutanlara, defalarca yazmamıza rağmen uyuyanlara da sözüm bitmedi daha.

Sizler nasıl insanlarsınız, nasıl bir kontrol mekanizmanız var?

Defalarca şikayet ettik, yazdık. Kapatılana kadar da yazmaya devam edeceğim. Kardeşim bu hale isteyerek gelmediysen de bu halden kurtulmak senin elinde.

Önce o siteyi kapat ki başkalarını da zehirleme, sonra da bir psikiyatriste git ve tedavi ol.

Yazarın Tüm Yazıları