Ajanstan al haberi

MESLEKLERİNDEN atılanlar mesleklerine dönüyor.

İyi, güzel. Mesleklerine dönmek isteyenler arasında Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararıyla meslekten çıkartılan yargıç ve savcılar da var.
Onlar arasında 52 yargıç ve savcı HSYK’ya başvurarak, haklarındaki ihraç kararının kaldırılmasını istiyor.

14 Nisan günü HSYK on iki kişinin durumunu inceliyor. Onlardan yedi kişi yazılı savunma veriyor. Beş kişi sözlü savunma isteminde bulunuyor.

Sözlü savunmalar 14 Nisan günü saat 15.10’da başlıyor. Her savunma 10 dakika kadar sürüyor. Giriş çıkışlarla birlikte, sözlü savunmalar 16.30’da bitiyor. Savunmalar bittikten sonra, HSYK’nın çalışması saat 18’e kadar sürüyor.

SAATLERE DİKKAT

Buraya kadar hayat normal.

Sözlü savunmalar saat 16.30’da bitmesine rağmen, saat 16’da Anadolu Ajansı bir haber geçiyor:

“Adalet Yerini Buldu” başlığı altında verdiği haberde, Van eski Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın cezasının kaldırıldığını duyuruyor.

Saat 17.02’de ise, bu kez “Diyarbakır DGM eski savcısı Hüseyin Altun hakkındaki kararın da kaldırıldığını bildiriyor.

Ben bu cezaların kaldırılmış olmasına seviniyorum. Meslekten ihraç çok ağır bir ceza. Haklı, haksız, bilemem, ama ceza çok ağır. Şimdi kalkıyor ve iyi oluyor.
Ancak, olmayan ortaya çıkan şu soru:

“Anadolu Ajansı nasıl oluyor da, HSYK toplantısı daha bitmeden, HSYK’nın bu kararlarını duyuruyor?”

Müthiş bir gazetecilik başarısı mı, birilerinin belli yerlere haber servisi mi, yoksa şarkılardaki gibi, “hep beraber Mathilda” vaziyeti mi, yani ortak çalışma mı?

ATİLLA KART’IN DİKKATİ

Olayı aktaran CHP Konya milletvekili Atilla Kart soruyor:

- On iki kişi başvurduğu halde, HSYK diğer kişilerle ilgili bugüne kadar neden açıklama yapmıyor?

- Mesleğe dönüşe imkan veren yasa, sadece Sarıkaya ve Altun için mi çıkartılmıştır?

HSYK herhalde bu sorulara açıklık getirecek. Açıklaması gereken diğer soru ise, Anadolu Ajansı’nın acar gazetecilik sırrı ile ilgili. Toplantı daha bitmeden Anadolu Ajansı habere nasıl ulaşıyor?

TRT’de bakalım kimler soracak

TRT atak yapıyor, “Liderlerle Seçim Programı” düzenliyor. Bunun için AKP, CHP, MHP ve belki başka partilerin de genel Merkezlerine başvuruyor.

Liderler tek tek TRT ekranlarına çıkacak, gazeteciler liderlere soru soracak. Seçime giderken klasik bir program.

TRT yönetimi geçen gün CHP Genel Merkezini arıyor, hatta Kemal Kılıçdaroğlu’na soru soracak gazetecilerin isimlerini veriyor. Kim bu gazeteciler? Zaman’dan Ekrem Dumanlı, Star’dan Ergun Babahan, Radikal’den Oral Çalışlar. Bu üç gazetecinin ortak yanı ne? Gözü kapalı CHP’ye muhalif olmak, her fırsatta AKP’yi savunmak.

Tartışmanın tarafsız ve heyecanlı geçmesi, genel başkanların sıkıştırılması için muhalif isimlerin seçilmesi yerinde.

Aynı kuralın Tayip Erdoğan ile Devlet Bahçeli içinde geçerli olması gerek.

Şimdi ben merak ediyorum, Tayyip Erdoğan bu programa katılmayı kabul ederse, Erdoğan’a hangi gazeteciler soru soracak? Kılıçdaroğlu’na olduğu gibi, TRT bu kez AKP’ye muhalif gazetecileri mi önerecek? Yoksa o gazetecileri Erdoğan mı seçecek?

Baykal: Hep davet edildim

DEVLET protokolünde tepedeki sıra şöyle. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Ana Muhalefet Lideri, Genelkurmay Başkanı, Bakanlar.

Bütün törenlerde, davetlerde, toplantılarda gelenek böyle işliyor. Oturma düzeni, tören ayakta ise, katılım sıralaması buna göre.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç mahkemenin kuruluş yıl dönümünde Ana Muhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na davetiye göndermiyor. Bu ayıp yetmiyormuş gibi, hepimizin gözünün içine baka baka, “yasada yeri yok” gibi, bir mazeretin arkasına sığınmaya çalışıyor.

Başka kurumlarda ve Anayasa Mahkemesinde benzer törenlere, “Ana Muhalefet Lideri” olarak pek çok kez katılan Deniz Baykal’a soruyorum dün. Baykal:
“Ben Anayasa Mahkemesi’nin bütün törenlerine davet edildim, zamanım el verdiği ölçüde çoğuna katıldım. Yasa filan hiç duymadım. Günümüzde işler çığrından öyle çıkmış ki, kurallar, gelenekler, demokratik moral bir kenara itilmiş.”

Haşim Kılıç hangi nedenle, ne zaman konuşsa, mutlaka bir olay çıkıyor. Anayasa Mahkemesi Kılıç’la birlikte, AKP’nin sanki arka bahçesi. İnanılmaz politik ve müthiş yanlı.

Arka bahçeden yükselen nağmeler, koca bir kurumun saygınlığını yerle bir ediyor. Bu saatten sonra Anayasa Mahkemesi’ne kim güvenir?
Yazarın Tüm Yazıları